-43-
❝Valentino❞
Kapının önünde kim için geldiğimi soran yardımcıya "Umay Kutlu." dedim sakince. Az sonra kıyameti olacağım eve girmeden iki dakika önce.
Kısa süre sonra içeri alındığımda evin bahçesinde koltukların önünde bir kadın duruyordu. Saçları ve beyaz teniyle karımı andıran kadının bunun dışında bir benzerliğini bulamadım. Fiziksel olarak çok benziyorlardı ama bakış, duruş, aura olarak çok farklılardı. Yine de Lâl'in annesine babasından daha çok benzediğini söyleyebilirdim.
Ukalâ bir bakış, neden geldiğimi merak eden bir tavır. Tamamen yabancı bakışları onunla konuşma sebebimi öğrenmek için sabırsızlandığını gizlemiyordu.
Her şeyden habersiz kadın kibarlığından vazgeçmeden "Hoş geldiniz." dedi. Ancak bakışları beni tanımadığına dair soru dolu olduğunu açıkça belli ediyordu.
Adımı sorar gibi başını yan yatırdığında "Valentino Riccardo." diyerek tanıttım kendimi. Elimi uzatmadım ancak o uzattığında kısa bir an düşündükten sonra isteksizce sıktım. "Buraya geliş amacımı merak ettiğinizi biliyorum, bu yüzden kısa sürsün istiyorum." Kararlı, sert ama sakin bakışlarımı çok yakından tanıdığım, ezbere bildiğim kadına benzeyen yüze diktim. "Ben Lâl'in eşiyim."
Kim olduğumu duyunca az önceki misafirperverliğinin yerinde yeller esen kadının gülümsemesi yok oldu. Yerini donuk bir yüz aldı. Endişeyle etrafa bakındı. Biri duyacak korkusuyla. Bu midemi bulandırdı. "Buraya neden geldiniz? B-Biz onunla konuştuk, bu konuyu kapattık. Rica ederim bu konuyu daha fazla kurcalamayın." Endişeyle sordu. "Ne istiyor benden, para mı?"
Son cümlesiyle mide bulantım artarken yüzümde aşağılayıcı bir gülüş benden bağımsız dudaklarıma yayıldı. "Para mı?" Tıslayarak güldüm. Ona olan her şeyi paramla kaç kere satın alabileceğimi bile düşünmedim. Acınası. Her şeyin para olduğunu düşünmesi çok acınasıydı. Lâl'i dünyaya getiren kadının karşımdaki kişi olduğuna inanamadım. "Lâl'in paraya ihtiyacı yok. Şefkate, bir anneye ve babaya ihtiyacı vardı. Artık ona da ihtiyacı kalmadı."
Kısık sesle "Lütfen sessiz olun." diye mırıldandı yalvarır gibi. "Kocam evde, oğlum evde." Daha da kısıldı sesi. "Lütfen."
Bense onun ricasıyla ilgilenmiyordum. "Buraya ilk ve son kez sizi uyarmaya geldim." Evin bahçe girişinden bir adam ve bir çocuğun girdiğini görsem de durmaya niyetim yoktu. Bunun için bana yalvardığı hâlde. Susmadım. Ben gerçek yüzünü, dünyasını bilmediğim biriyle aynı evi paylaşmak istemezdim. Bence kocasının da bu kadar korkunç biriyle evli olduğunu bilmeye hakkı vardı.
Orta boylu, gri saçlı adam oğlunu birkaç adım gerisinde bırakırken tanıdık gözlerle beni süzdü. Nazikçe bana yaklaştı ve teyit etmek ister gibi "Valentino Riccardo?" diye sordu. Başımla onaylamayı yeterli buldum. Dostça bir tebessümle elini uzattı. "Enver Kutlu."
El sıkıştım. Karşımdaki kadın her şey açığa çıkacak diye tir tir titriyordu. Umursadığım söylenemezdi. Adam ise ellerini hafifçe iki yana açarak "İş dünyası küçük." dedi ve ekledi. "Sizinle tanıştığıma memnun oldum." Burada olmamdan memnun görünüyordu. Arkadaşça davranıyordu ancak konuyu bilseydi eminim öyle davranmazdı. Sonunda benim düşündüğüm şeyi merak edip sordu. "Hangi rüzgâr attı sizi buraya?"
Umay Kutlu, karşımda yalvarır gibi ezilip büzülürken onun o acınası hâline son kez baktım. Susmayı bir an bile düşünmedim. Lâl'in çocukluğunu, gençliğini, hayatını mahveden birini, ailesinin mahvolmasını umursayacak değildim. Üstelik yüzleşmeye geldiğinde bir özür çok görmüş, onun kalbini kırmıştı. Bu hayatta herkes yaptığı hataların bedelini ödemeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rio'da Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - III ღBİTTİღ
Ficción General❝ Ölüm bizi ayırana dek... Ne iddialı bir söz değil mi? Evlilik için fazlasıyla meydan okuyan bir söz. Biz bu sözü vermekle kalmayıp birbirimize evet diyecekken ölüm bizi ayırmıştı. Ne trajikomik, değil mi?❞ ⚝ Müstakbel eşi herhangi biri değildi. Lâ...