-36-
❝Lâl❞
Ortamda ölüm sessizliği hâkimdi. Wendy'nin araya girip gerçeği söylemesi üzerine herkes şok hâlindeydi. Tabii aramızda bilenler de bu haberi öyle uluorta söylemesine şaşırmış olmalıydı. Şahsen ben bile Wendy'nin beni kurtarmak için Luigi'nin yanında bunları söylemesini beklemiyordum.
O an daha da beklenmedik bir şey oldu ve Luigi'nin arkasından bir ses yükseldi. "Hayır, benim!" diye zıplayarak gelen Ahmet'den başkası değildi. Herkes nasıl yani diye garip bir biçimde bakarken ben sağ elimi utançla yüzüme kapatıyordum. Ahmet. Ben bir de bu çocukla aynı evde kalıyordum, düşünün zekâ gerilemesini.
Wendy söylediklerinin arkasında duran bir ifadeyle Luigi'yle bakışırken az önce Ahmet'e nasıl yani bakışı atan kişilere cevap borçlu olan salak ev arkadaşım "Hani Kara Murat benim gibisinden." diye açıkladı. Aman ne komik. Tam da zamanı bu şakanın, emin ol. Kimse de gülmemişti zaten. Gülünecek bir ortam değildi çünkü.
Ben daha fazla dayanamayıp utançtan kapadığım yüzümü açıp ona baktım. "Kapa çeneni Ahmet!"
"Of tamam be! Ortam yumuşasın diye-"
"Görüyorsun ki yumuşamadı!"
Ahmet de karşılık olarak "Harbi, niye yumuşamadı ya?" diye geveledi ağzının içinden. "Hiç böyle hayal etmemiştim." Ensesini kaşıyarak bir adım geri giden Ahmet pes etmiş bir biçimde durdu. Bu ortamı yumuşatacak bir espri icat edilmediğini anlamış olmalıydı.
Benimse öldürücü bakışlarım Valentino'ya dönmüştü. "Gördün mü bak yaptığını?" dedim dişlerimin arasından. O ise hiçbir şey söylemedi çünkü sanırım Luigi gibi o da şaşkındı. Sahte kocamı kolundan tutup çekiştirirken Luigi ve Wendy'ye baktım ve "Ben kalan eşyalarımı sonra almaya gelirim, siz benim odamda rahat rahat konuşun." dedim. Merdivenlere yönelirken diğer elimle Ahmet'i de atılacak bir çöp gibi çekiştiriyordum çünkü ben onu çıkarmasaydım yüzsüz gibi kavgayı izlerdi.
Kolunu elimden kurtaran Ahmet "Uff... Ne çekiştirip duruyorsun be?" derken önümüzden aşağıya indi. İlk kez ona laf yetiştirmedim, sadece bir annenin misafirlikte söylenmemesi gereken şeyi söyleyen çocuğa attığı o korkutucu bakışı attım ve yeniden Valent'e döndüm.
Çıkış kapısının önünde tam evden çıkarken "Mutlu musun? Herkesi birbirine düşürdün." diye söylendim. Her şey onun meraklılığı yüzünden olmuştu. "Ya ne vardı da çantamı karıştırdın sanki? Hangi hakla?"
"Çantanı falan karıştırmadım, Lâl. Kazayla gördüm."
"Eminim öyledir! Hiç yapmadığın şey çünkü mahremiyetime saldırmak."
Sabırla gözlerini kapayan Valentino suçu üzerine almayı başardı sonunda. "Bak, Lâl affedersin ama hamilesin sandım, gerçeğin farklı olduğunu nereden bilebilirdim?"
"Her şeye burnunu sokma sen de! Bilmediğin konulara burnunu sokma mesela!"
Aniden olay bizim konumuzdan çıkıp Wendy ve Luigi'ye doğru evrilmişti. "Ne yani, bu olay olmasaydı Wendy bebeği gizleyecek miydi?"
"Orası Wendy'yi ilgilendirir."
"Nasıl yani?" Gözlerini kısan adam arabanın önüne geldiğimizde bana sorgulayıcı bakışlar attı. "Luigi'nin haberi olmadan bebekten kurtulmayı mı düşünüyordunuz?"
"Ha aynen, yatıracaktım Wendy'yi masaya, çıkaracaktım bebeği karnından. Tövbe tövbe!" Sakin kalmaya çalışarak soludum. "Birincisi, Wendy henüz bir karar vermemişti. Kararını verene kadar gizli tutmayı planlıyordu." Sonra Luigi'ye olan bütün sinirimi kusmak üzere Valentino'ya ters bakışlar attım. "İkincisi, Luigi sanki bu bebeği inanılmaz istiyormuş gibi davranmayı da kes Valentino. Arkadaşımı kararsızlıklarıyla nasıl üzdüğünü, yıprattığını biliyoruz." Bir avukat edasıyla da ekledim. "Ayrıca bebeği karnında taşıyan Wendy olduğu için elbette son karar Wendy'nin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rio'da Bir Gece | Gecedeki Aşk Serisi - III ღBİTTİღ
Ficción General❝ Ölüm bizi ayırana dek... Ne iddialı bir söz değil mi? Evlilik için fazlasıyla meydan okuyan bir söz. Biz bu sözü vermekle kalmayıp birbirimize evet diyecekken ölüm bizi ayırmıştı. Ne trajikomik, değil mi?❞ ⚝ Müstakbel eşi herhangi biri değildi. Lâ...