Zil çaldığında Arda'yla merdivenlerden inerken gözümden uyku akıyordu. Akşam bir türlü uyamamıştım. Melih'in numarasını yazacakken son numarayı yanlış yazmıştım.
Hayatımı değiştiren numara 8 olmuştu. Onun yüzünden zaten.
Kafam karışıktı. Söyleme imkanı varken aslında yoktu da. Adını öğrenmiştim, Ulaş Soysal.
Hayatıma fırtına gibi çakmıştı gerçekten. Kafamı sağa sola salladım, düşüncelerinden çıkmak isteyerek. Arda elini omzuma koyarak kantine giriş yaptık, Arda meyve suyu aldığında bende kahve alıp bardağa biraz daha sıkı kavradım. Parayı verip bizimkilerin oturduğu masaya doğru adımladık.
Masa da Derya vardı. Üzerinde okul üniforması altında siyah kot eteği vardı. Sarı saçlarını dalgılandırmış salık bırakmıştı.
Hiç bir zaman Derya'ya kötülecek birşey yapmamıştım. Sonuçta o da seviyordu Melih'i ve elde etmişti.
Melih seviyordu Derya'yı. Kıskanıyorum fakat elimden birşey gelmezdi. Bir erkek için hemcinslerime düşman olamazdım ayrıca.
"Hoşgeldiniz!"diyerek ellerini boynuma sardı Sevda. Gülümseyip sarılışına karşılık verdim.
Sandalyeye oturdum ve kahveden bir yudum aldım.
"Eee ders nasıldı?"diye sorduğumda, herkesin bakışı bana doğru döndü.
"İyi geçti ya. Zil çalmış matematik hocası diyor ki, bu soruyu da çözeriz. Ya Allah aşkına beş dakika süremiz var zaten, ders saatin 45 dakika senin. Benim teneffüsüme niye laf yapıyorsun?"diye konuştu Yalın, normalde böyle konuşmazdı.
Demek ki gerçekten sinirlenmişti. Herkes ona güldü. Konu konuyu açınca herkes hevesle birşeyler anlatmaya başladığında, gözlerim hissetmiş gibi bana bakan iki çift yeşil gözde durdu. Buraya doğru adımlıyordu, öyle kötü hissettim ki bir an midem bulandı. İlk başka korku hissettim ama belli etmemeye özen gösterdim.
"Derya."dediğinde Derya sesin geldiği yöne baktı ve abisini görünce gülümsedi. Yine yanında arkadaşları vardı, sarışın ve esmer.
Adlarını henüz bilmiyordum.
Ulaş yanımıza geldiğinde oldukça uzundu boylu olduğunu anlaşmış oldum. Güneşten boynundaki gümüş zincir parlıyordu. Yeşil gözleri canlı bakıyordu ve ufakta yakından bile belli olan gamzesi varlığını belli ediyordu.
"Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?"diye sordu Derya'dan ayrılırken.
Derya üzgünce baktı abisine."Abi, telefonumun şarjı bitmiş. O yüzden açamadım, kusura bakma."
Ulaş başını salladı anlayışla. Herkese karşı farklıydı, bu sadece Derya için ve ailesi için geçersizdi. Gozleri kısa bir süre bana baktı ve dudaklarında silik bir gülümse görür gibi oldum. Bu bir rüya bile olabilir ya da hayal bile olabilirdi.
"Akşam eve geç geleceğim, haber vereyim dedim." Derya başını salladı ve gülümsedi.
Derya abisi ve sevgili konusunda gerçekten de şanslıydı. Ne bir sevgili ne de abim vardı. Bir acı hissettim, öyle kötü bir acıydı ki bu inlemiştim. Derya ve Ulaş'a bakarken elimdeki kahve üstüme dökülerek canımı yakmıştı.
Masadaki bütün gözler bana çevrilmişti ve sırf onlar değil, kantindeki bütün insalar bana bakıyordu. Ulaş anında gözleri beni bulurken kaşları çatışmıştı.
Arda bana baktı ve panikledi."Gülçehre canın yanıyor mu?"diye sorduğunda başımı sağa sola salladım.
Gülümsedim."İyiyim birşeyim yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦
Teen FictionSiz: Gerçekten artık yetti. Siz: Bana bunları söylemezsin. Siz: Seni seviyorum diye bunları bana söylemezsin. Siz: kalbimde hükmünü sürdürüyorsun diye, bana bunları diyemezsin. Siz: Hoşlandığım adamsın diye sana öfkeli olmayacağım anlamına gelmiyor...