42.

110 12 2
                                    

Bir zamanlar babamın geleceğini hep inandım ve inanmaya da devam etmiştim. Fakat son bir kaç aydır umutlarım elimin tersiyle ittiğim doğruydu.

Ulaş'ın suçu yoktu, hayır onun hiçbir zaman suçu yoktu. Sorun benim böyle birisi olmamdı. Gözlerimi yumdum ve Ulaş'ın okula girmesiyle ve kaşları çatık bi şekilde izlemesiyle son bulmuştu. Arkasında arkadaşlar vardı ve onlarda olanlar karşında sessizce bekliyor, arada Ulaş'ı izliyorlardı.

Başımı yere eğdim ve Ulaş'ın tam karşında durdum, gülümsedim. Burda değil.

Ulaş'ın kaşları çatıldığında bana ne oldu der gibi bakıyordu. Gözyaşım akmak için bekliyordu fakat şuan zamanım yoktu. Gülümsedim, fakat içim kan ağlamaya devam etti. Ulaş'ın elini sıktım ve onu herkesin gözünün önünde okula soktum. Ulaş birşey diyordu fakat artık algılamıyordum bile.

"Gülçehre ne oldu?"dediğinde elini bıraktım. Ulaş ayrılan elimize baktı ve kaşlarını çattığında ağzım alayla ha sesi çıktı."Ne mi oldu? Dün birisiyle tanıştım, seninde tanıdığın birisi."dediğimde devam ettim anlatmaya."Neva Demir, hatırlıyor musun?"diye sorduğumda yeşil gözleri artık kötü bakıyordu.

"Gülçehre bak-"dediği an, elimle onu susturdum. Kızım bi dinlesiydik.

"Ulaş anlatmana gerek yok. Gerçekten yok. Bak senin suçun yok tamam mı? Yok bunu bil ve seni sevdiğimi bil lütfen. Bizi kimsenin ayırmasına izin vermeyeceğim fakat seni de hemen affetmek istemiyorum."dediğimde Ulaş'ın yeşil gözlerine hüzün çöktü.

"Neden yapıyorsun bunu bana?"dediğinde sesinde çaresizlik vardı.

"Ben sana birşey yapmıyorum."dediğimde yeşil gözleri bana özlemle baktı.

"Beni kendinden ayrı bırakıyorsun, bana bi yabancı gibi bakıyorsun, kokunu benden esirgiyorsun. Gülçehre beni kendinle sınıyor, beni sensiz bırakıyor ve sensizlikten ölmemi istiyorsun."diye fısıldadıĝında, kalbim eziliyordu."Peki, sen nasıl uygun görürsen öyle olsun sevgilim."

Gözlerim kapattım ve derin bir nefes alıp dudak bükerek kollarımı kaldırıp Ulaş'a sarıldım. Birden ağlama dürtüsü gelip beni yakalamış ve o an içli içli ağlamamı sağlamıştı. Ulaş'ın elleri saçlarımda, saçlarımı öpücük bahsettiğinde gözlerimi daha çok kapatmıştım.

Zil çalıyordu fakat bizden tık yoktu. Saçlarımı kokladı ve beni kendine çekerek küçük olmamı sağladı.

"Hoşuma gidiyorsun sevgilim."dediğinde sesi çaresizdi artık."Benim çok hoşuma gidiyorsun Gülçehre, seni öyle böyle seviyorum ki, senin için, senin uğruna herşeyi yapar, senin için bile kendim mahvederim."dediğinde başımı hızlı atan kalbine bastırdım.

Biz öylece orda durduk.
Öylece...

🦋

Bugün Ulaş'ın eski sevgilisi Neva gelmemişti. Hayret. Okul çıkışı Ulaş'ı da görmemiştim. Kızlarla evden ayrıldığımızda onu gördüm. Ulaş'ı. Ofalayarak yanına gittim, Ulaş motoruna yaşlanmış bütün yakışıklığına rağmen duruyordu. O fotoğraf aklıma geldikçe delleniyordum.

"Senin burda ne işin var Ulaş?"diye sordum karşısında dikilirken. Benim aksine Ulaş'ın yeşil gözleri canlıydı.

"Bahar anneden seni bir kaç saatliğine istecektim."dediğinde ona şaşkınlıkla baktım.

"Anne mi?"diye sorduğumda, capkinca sırıttı.

"Gülçehre, bu eziyeti bu zamana kadar sürmez. Ömrümüzün sonuna kadar sevgili kalmayacağımıza göre evleneceğiz."dediğinde ona alayla baktım.

GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin