48.

202 21 21
                                    

Ulaş Soysal.

Biliyordum herşeyi, biliyordum. Gülçehre'yle birlikte ormana gittiğimiz gün mesajlar geliyordu ve Gülçehre bana söylememişti.

O mesaj Oğuz'dan geliyordu. Yine onu rahatsız ediyordu ve dün gece bardağı taşıran su son damlaydı.

"Bu sevgi değildi Ulaş, bunun adı tacizdi."

Aklıma gelen, aklımda Gülçehre'nin sesleri dönüp dönüyordu ve hep aynı mevzuda duruyordu. Hiç susmuyordu ve çıldıracak dereceye geliyordum, bir şey yapmam lazımdı.

Gelen arama ile telefona bakıp gülümsedim. Sevgilim.

"Efendim sevgilim?"diye sordum, gülerek.

İç çekti."Nerdesin? Okula da gelmedin ki seni göreyim?"

Bakışlarımı sokakta tuttum."Birazdan geliyorum bebeğim. O zamana kadar dersleri iyi dinle ve konu atlama."

Dudak büktüğüne kalıbıma basabilirdim."Çabuk gel ama."

Gülerek başımı salladım göremese de."Geleceğim bebeğim."

Gülçehre telefonda beni öpücüklere boğarken hiçbir zaman böyle olacağımızı düşünmemiştim. Adımlarım direk sokağın arka tarafında kalan bahçede durduğunda, içeri girdim ve kapıyı kapattım. Seri adımlarla bahçenin içindeki kapının kilidini açarak içeri girdim ve karanlık olan odanın kapısını açtım.

"Bir merhaba yok mu?"diye sordum, karşına geçerek.

Tam karşımda gözleri baygın bakan, ağzı, kolları, bacakları bantlı adlı kişisi Oğuz iti duruyordu.

Bantlı olmasına rağmen konuşmayı ara vermiyordu."Seni dalmayacağım it, boşuna heveslenme."

Bana baygın bakmaya, oturduğu yerden hareketlenmeye devam ediyordu. Kapıyı kapattım ve ağzındaki bandı sertçe, canını acıtmak istercesine, bilerek çektim hızla. Bağırdığında gülümsedim ve korkunç derecede gözüken gözlerimle sandalyeye oturdum.

"Beni ne zaman salacaksın?"diye sordu, gözleri bir açıp bir kapanırken.

Dudaklarım kıvrıldı."Hiçbir zaman."

Alayla güldü bana."Demek söyledi ha?"diye sorduğunda öfkeme yenik düşmedim.

Yutkundum ve başımı sallayarak,"Şimdi seni birilerine vereceğim fakat ömür boyu orda kalacaksın."

Bana sorular sorsa bile cevap vermedim. Gözlerim kan akmış gömleğinde, morarmış gözlerinde, yırtık olmuş kıyafetlerinde gezdirdim. Cebimden çakı çıkartıp çakmakla üzerinde gezdirdim ve kızgın demiri ona benden hatıra kalacak iz hediye ettim.

Tam, yanağında.

Bağırdığında,"Sen benim sevgilime taciz ettin diye oturup bekleyeceğimi sandın. Sen benim güzel kızıma piskotpatça takip ederken ve ona nefes aldırmazken rahat nefes alabileceğini mi sandın?!"diye bağırdım, çakıyı daha sert bastırken.

"Bu yara, bu iz benden sana hatıra kalsın. Hiçbir bedel, hiçbir acı benim güzel sevgilim, canımın yaktığın ruhu kadar olamaz!"dedim ve çakıyı cebime koyup yüzünü yumruk attığımda, ağzından kanlar akmaya devam etti.

Sertçe vurmaya devam ettim. Durmadım fakat o bayıldığında ona üstten iğrenerek baktım. Telefonu alıp yazan kisma girip telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo?"diye açtı telefonu, özlemiştim.

"Baba, nasılsın?"diye sorduğumda güldü.

"İyi oğlum sen nasılsın?"diye sorduğunda iyi diye cevap vermiştim.

GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin