19.

436 24 18
                                    

Zaman gelip cuma gününe çatmıştı. Annemden izin almıştım zaten, babam desen ona ulaşamıyordum. Akşam gidecektik, Yalın bütün çocukları toplayıp sonra beni alacaktı. Zorlanmadan giyecek kıyafetlerimi hazırladım, özel ihtiyaclarimi da aldıktan sonra makyaj çantamı ayarladım.

Herşey bittiğinde ise elime telefonu alarak vakit geçirdim. Öyle böyle akşam olduğunda ve annemle vedalaşarak ayrıldığımızda Yaman aşağıda olduğuna dair mesaj atmıştı.

Merdivenlerden inerken elimde tuttuğum çantaya biraz daha sıkı tutum. Binanın kapısını açarak bedenimi dışarı attım ve kapı aniden kapanmış oldu. Arkadaşlarımı gördüm an gülümsedim ve koşarak kapıyı açıp arka koltuğa oturdum.

"Hele şükür be kızım!"dedi Yaman, oflayıp gözdevirdim.

"Geldim işte Yalın."

Sevda ve Buket göz kırparak gülümsedi. İkisiyle konuşarak dedikodu yapmaya başladık.

Sevda kahverengi saçlarını geriye atarak,"Ulaş'ın yanındaki kızı biliyor muydunuz?"dediğinde dışarı bakan gözlerim Sevda'da durdu.

"Bilmiyorum ben."dedi Buket, Sevda cevap almak ister gibi bana baktığında bilmiyorum der gibi dudak büzdüm.

Ben nerden bileyim canım. Onun uşağı mıyım ben? Ayrıca ne yapıyorsa yapabilirdi kendisi, çokta umrumdaydı. Hayır yani gerçekten öyleydi yani. Tamam kanka birşey demediler sakin.

Herkes burdayı fakat Derya yoktu. Kafamı öne uzattım."Derya yok mu?"diye sordum Melih'e karşı.

Melih kafası bana doğru çevirdi ve tebessüm etti."Defnem olmadan olmaz. Seni aldıktan sonra onu da alacaktık."

Başımı salladım ve eski yerimi aldım. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve telefonumdan spotify açarak Yaşlı amca-hoşuma giderdi şarkısı açarak kulaklığımı takıp dinlemeye koyuldum. Benim en sevdiğim şarkılardan bir tanesiydi.

Araba bir ara durdu ve birisi bindiğinde Defne olduğunu anladım. O tarafa bakmayıp şarkıya odaklanıp gözlerimi kapattım.

Ulaş bana mesaj atmıştı fakat dönmüş ve eski samimiyeti vermemiştim. Neden bunu yapıyordum bilmiyordum ama oluyordu işte.

Derin bir nefes alıp verdim. O da gelmiyordu herhalde. Otele gidesiye kadar gözlerimi kapattım ve uyumaya tercih ettim.

Babam asker olduğu için parada sıkıntı yoktu aynı şey arkadaşlarım içinde geçerliydi.

"Ormana mi geldik?"dedim bağırarak. Herkes sıçradığında ve baş parmağıyla üst dişine götürdü.

"Kanka o ses neydi öyle ya?"dedi Arda, elini kalbine götürerek.

"Güzelim, burda iki kez öldüm, üç kez ruhum ağaşa kalktı."dedi Yaman, nefessiz konuşurken.

Kızlar gülmeye başladığında Melih,"Beğenmedin mi Gülçehre?"diye sorduğunda başımı iki yana salladım.

"Hayır beğendim. Kim ormanı sevmezdi?"

Ayrıca Ulaş'ın proje ödevini yapmak için buraya geliyoruz, ben ona hayalimdeki evi söylüyorum o çiziyor, diyemedim.

Çocuklarla ormandaki küçük otele doğru ilerledik. Rezervasyona ilerleyip bizimle ilgilenen danışmandan otel nunaralarımızı alarak odalarımıza çıktık. Herkes kendi odasında kalıyordu.

Eşyalarımı yerleştirdim ve duş alarak bedenimi rahatlattım. Son zamanlarda kafam fazlasıyla doluydu ve bu iki günlük tatil bana iyi gelecekti. Okuldan çıkış saatimiz 15.30 da çıkmıştık. Saat henüz 18.00'dı.

Üstümü giyinip telefonu da alarak ve saçlarımı sadece tarayarak bıraktım. Hava sıcaktı. Kapıyı kilitleyip anahtarı yanıma alarak bizimkilere mesaj çekip onlara aşağıdaki kafede olacağıma söyledim. Saatler önce burda kafe vardı yani otelin içinde. Elimle önüme gelen saçlarımı itekledim.

"Mesaj atan da yok."diye mırıldandım. Sen istedin.

Cafeye geldiğim an direk buz gibi bir içecek alarak parayı kadına uzattım. Iccegi açıp dudaklarıma götürdüm ve bir solukta içtim.

İyi gelmişti ya.

"Gülçehre."Tanıdık fakat tanımak bile istemediğim kişi adımı maalesef söylemişti.

Boğazımda kalan içeceği ne yutabilir ne püskürtebilirdim. Zor durumda kaldığım için mecbur olarak yuttum. Ohhh yarasın.

Arkamı dönüp gülümsedim. Karşımda duran, beni terk eden, eskiden aynı okulda ve aynı sınıfta olduğum eski sevgilimdi.

"Seni burda görmek ne güzel?"dedi gülümseyerek. "Değişmişsin kızım hemde baya."

Başımı salladım gülümseyerek. O sıra kadraja arkadaşlarım girdiğinde ve süpriz diğer kişiyi gördüğümde dilimi yutacağımı sandım.

Ulaş, arkadaşları ve yanındaki o günkü kız.

Ulaş beni gördüğü an bakışlarında değişiklik olmadı fakat eski sevgilim Oğuz'u görünce kaşlarını çattı.

Bizimkiler buraya gelirken Sevda ve Buket kıs kıs gülüyorlardı.

"Kanka tanıştırmayacak mısın?"diye sordu Sevda, gözlerimi kıstım.

Oğuz değişik birisiydi ve biraz burnu havada birisiydi.

"Gülçehre?"diye sordu Yalın, burun kemerini sıkarken.

Arda Yalın'a kaşlarını catarak bakıyor, onun aksine Ulaş kaşlarını çatık hala öyle bekliyor, Melih desen Defne'nin beline sarılmış olacakları bekliyordu. Buket, Sevda ve Defne gülümseyerek birbirlerine bakıyorlardı. Ulaş'ın yanındaki kız da aksine bizim kızlara bakarak masumca bakıyordu.

Bu hikaye de niye yanan ben olmak zorundayım?

"Şöyle ki açıkla-"

Sözlerim onun sözleriyle karıştı ve pus. Bundan sonra benim helvam bol fıstıklı olsun.

"Eski sevgilisiyim."

Essela.

<Bölümün Sonu>

Evet evet biliyorum kısa oldu.







GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin