38.

92 10 0
                                    

Buket İnci.

Hayatım boyunca yanlış hatalardan kaçtım ve hep kendim olmak için çabaladım. Kimsenin önüne geçme gibi bir düşüncen olmadı, kimseye kinlenmedim ve kendimi de ezmedim. Hep arkaya attıkları fakat görünmeyen kısmı oldum ve bundan hiçbir zaman gocunmadım.

Bir kişi görmezdi beni, kimse görmezdi. Sevda'yı çoğu kişi görürken, bazen kendimi bunu yediremiyordum. Doğru bazen kitaplardaki gibi aşk bulabilmek için aglacağım tutuyordu.

Ve bunun için kendimi asla afetmeyecektim. Aynaya baktığımda yüzleşmekten korktuğum fakat asla son kez kendime bakmadığım o dönemlerde, nefret ettim kendimden.

Onun beni sevmesi başlı başına hataydı. Belki aşıktım belki de hoslantı. Yanlış bir histi belki de. Düşüncelerim bir yılan gibi beynime dolanıyor ve beni öldürüyordu sanki. Sevda onu seviyordu ve Sevda, Erdem'i hak ediyordu.

Görmüştüm. Erdem, Sevda'ya bakıyordu, orda bütün imkazlığına rağmen.

Gözyaşlarım akarken sade parmak uçlarımla sildim. Bu zamana kadar nasılsın bile demediler, annem dışında. Annem benim tek dayanağımdı. Babam küçükken trafik kazasında ölmüştü. Tek çocuktum ve kitap okumayı severdim. Kahve benim için sanki dünya rengarengi gibiydi.

Kendimi korumayı babam öldüğünde başlamıştım. Babam yaşadığı anlarda beni korurdu, fakat babam öldüğünde korumayı kendim öğrenmiştim.

Şimdi yine yağmur yağıyor ve birazdan Enes gelip beni burdan kaldıracaktı. O beni anladığını düşünüyordum ve bu yolda, gerçek hislerimi bilen kendisiydi. Beni alaya almayan, gerçekten bana bakan ve düşüncelerimin önemi olduğunu gösteriyordu.

Yağmur yağmaya devam ederken, şimşek caktiginda ve mont yerine ceketime sarılıp gözlerimi yumdum. Yağmur sesine ve şimşek sesini severdim. Beni ürkütmezdi.

Akmak için bekleyen gözyaşlarım sessizce akıyor, yüreğimde yanan ateşi sadece ben biliyor ve bunu kimseye söylemiyordum.

Yanıma oturan kişiye bakmadan konuştum."Beni burdan kaldırmak istiyorsan yanılıyorsun-"dedim gülerek ona döndüğüm an susmayı bırakmıştım. Gördüğüm kişi Enes değildi, Gülçehre'ydi.

Kaşlarım çatıldı."Gülçehre? Ne yapıyorsun burda? Hasta olursun gel kalkalım?"diye sorduğumda ayağa kalkacağım sırada kolumu tuttu.

Gözlerinde gördüğüm üzüntü kendi için değil, benim içindi."Biliyorum Buket. Herşeyi biliyorum, senin Erdem'i sevdiğini biliyorum."

Başımı sağa sola salladım."Hayır Gülçehre. Sakın birşey deneyim deme. Sevda Erdem'i seviyor ve değer veriyor. Onu üzmeni istemiyorum, bunu bana ve Sevda'ya yapma. Kimse bilmesin lütfen."dediğimde dudak buktu ve başını salladığında gözyaşlarım akarken bile gülümsedim.

Acım benimle kalsın ama canım acırken bile, arkadaşlarım kahkaha atsın.

"Ne zamandan beri biliyorsun?"diye sordum, burnumu çekerken. Gözleri ıslak kaldırımda durdu.

"Uzun olmadı. Oğuz bizim yanımıza geldiği gün işte, parkta."dediğinde ıslık çalarak gelen birisi yüzünden susmak zorunda kaldık.

Deri ceketi, krem boğazlı kazağı ve siyah pantolunu ile karşımızda duran kişi Enes'ti. Şapkayı başına örtmüş, parmaklarında yüzükler, boyunda zincir ve ıslık çala çala geliyordu.

Beni nerde bulacağını iyi biliyordu.

"Bölmüyorum umarım."dediğinde Gülçehre gülümsedi. Bu gülümseme bir şey vardı sanki.

GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin