26.

391 23 14
                                    

Yazar'ın ağzından.

Okuldaydılar ve teneftü. Hava her zamanki gibi güneşli ve parlaktı. Ulaş üniformasının kravatını salaş yaparak boynunu kütletti. Bu sıraları boynu ağrıyordu, dersler yüzünden kafasını kaldıramıyordu. Popüler çocuktu fakat öyle değildi işte. Resim çizmeye bayılırdı fakat henüz hazır değildi. Biraz daha zaman geçsin yapacaktı.

Ulaş, sınıfından çıkarak kantine gittiğinde Enes ve Erdem'i soru çözerken yakaladı. Yine o gamzeleri ortaya çıktığında hızlı adımlarla onların yanına giderek sandalyeyi çektiğinde, çıkan görültü sayesinde iki arkadaşı da bakmak zorunda kaldı gelen kişiye.

Enes dudak bükerek,"Ulaş şu soruya bakar mısın?"dediğinde başını salladı Ulaş.

O anda, kapi açıldığında ve gülümseyerek içeri giren Gülçehre bütün kantinin ona bakmasına sebep oldu. Gülçehre korksa da yanında arkadaşları olduğu için kendini güvende hissetti. Yalın gözlerini diktiğinde bütün kantin kendi işine döndü.

Yalın tek kolunu, Gülçehre'nin omzuna atarak diğer eliyle şapkasına vurdu. Gülçehre gülümsedi. "Teşekkür ederim."

Yalın gülümsedi. Arkadaşları kahve aldığında Gülçehre soğuk bir içecek almış ve arkadaşlarının oturduğu masaya oturmuştu. Ona en iyi gelen arkadaşlarıydı. Annesi arada hap kullanıyordu, başı ağrıdığı için. Babası ise askerdi ve eve nadir gelirdi.

Gülçehre bundan şikayetçi değildi, sonuçta ülkeyi kurtarıyordu ve bütün çocuklara derman oluyordu. Gülçehre'nin içini ısıtıyordu fakat babasızlık diğer kalbini buza çevirmişti. Bir kere görsem diyordu? Çok mu? Bir kere görsem ve bir daha görmesem de olur diyordu.

Babasızlık hiç kapanmaz bir yara gibiydi. Ne tuz basıp acıyı hatırlayacaktın ne de merhem sürüp iyileşecektin. Çünkü merhem ve tuz bile zıtken birbirine, babasıyla kesişmeyen biri baba biri evlat, elbet zıt düşerdi.

Gülçehre güldüğünde, Ulaş kaşlarını çattı. Bir ses bile göğüs kafesine geçirmiş gibiydi.

Ulaş kafasını kaldırmadı bile fakat dayanamadı ve kaldırdığında onu gördü. Onu aramıştı, çünkü geçenlerde şapkasını düşüren bu kızdı. Ulaş gözlerini daldıkça daldı kıza. Öyle ki bir an düşünceleri yüzünden gülümseyecekti.

"Kime bakıyor?"diye sordu Erdem, Ulaş'ın baktığı yere bakarak.

"Şapkalı kız."diye mırıldandı o an. Enes gülümsediğinde, Erdem Enes'e bakarak gülümsemişti.

GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin