Onun gözlerine bakarken sevgim bir deprem gibiydi. Sarsılmam sandım, fakat öyle bir sarsıldım ki ben bile kendimi toparlamayadım. İçimde o kadar o vardı ki, içimdeki beni görmüyordu. Gözü öyle körelmişti ki, sadece beni ihtimal vermiyordu. Kalbim öyle kırgındı ki, kimse düzeltemezdi.
Acıyla bağışıklık kazanmıştım sanki. Herşey bir oyundan ibaretti ve gözünü açtığında orda seni bekliyor olacak gibiydi. Sanki kimse beni sevmeyecek ve ben hep yanlız kalacaktım.
Ona karşı birseyler hissediyordum ve ona plotiniktim. Aşkım hep göğüs kafesime gömecek ve bir daha onu ordan çıkarmayacaktım.
Ben ona uzaktan sevmeye alışkındım. Onun yanında başka kızı da.
"Hey!" Hafifçe sıçradım gelen sesle. Bana kaşlarını catarak bakan Arda'ya sadece baktım.
"Sende bir haller var. Ne oldu? Seni üzecek birisi birsey mi dedi?"diye sorduğunda başımı hayır anlamında salladım.
Yatıp kalkıyorsundur sen şimdi.
İçimdeki ağlama dürtüsü öyle baskindı ki, kırık ellerim tam kalbimin üstündeydi.
"Bir şey yok. Sadece son zamanlarda halsizim hepsi bu kadar."
Arda pek inanmasa da başını salladı. Arda beni hep anlamıştı fakat şuan anlayamazdı.
Herkesin beni anlamasını istememiştim ki, sadece yanlız olmak istememiştim. Onlar beni anlabilirdi fakat anlamak sadece gözle de olmuyordu. Ellerini kulaklarını kapatarak beni anlamalarını engellemiştıler.
Bu dünya da o kadar yanlız kaldım ki, kırık ellerim ve paramparça kalbim olmasaydı belki ölebilirdim.
Arda ile soruları konuştuk ve sınıfa hoca girdiğinde konuşmayı ara verdik. Hoca gelip ara verdi ve derse geçerek konuları anlatmaya başladı.
Ders bittiğinde konuları da not almış ve ders kitaplarını çantama koyuyordum. Arda ise hocaya sınavlar için soru sormaya gitmişti ve sınıf artık boştu. Eşyalarımı koyarken sınıfın kapısı tıklandığında içeri Ulaş girdi.
Islık çalarak elinde rubuk küpüyü döndüre döndüre karşımda durdu. "Selam Şapkalı kız."
Kaşlarımı çattım."Neden şapkalı kız diyorsun? Şapka da takmıyorum oysa."
Ulaş gülümsedi."Bu söylediğini cevapsız bırakıyorum."
"Her şeye söylecek cevabın var. Bir buna mı yok yani?"diye sordum alayla. Başını salladı ve elindeki rubük küpüyü döndürmeye devam etti.
"Düşündün mü?"diye sordu sorumu duymazdan gelerek. Başımı salladım ve gülümsedim."Biliyorsundur Derya sana söylemiştir büyük ihtimalle. Akşam parkta toplayacağız ve Derya'da orda olacak."dediğimde başını salladı.
"Biliyorum Derya söyledi, haber almak için."dediğinde rubuk küpü döndürmeyi durdurdu."Ne için söylüyorsun şimdi bunu bana?"
Tek hamlede çantamı omzuma atarak karşısında durdum."Akşam sende gel ve cevabı öğren."
Kaşlarını havaya kaldırdı."Tuzak falan kuruyorsun değil mi?"
Hayır anlamında başımı sağa sola salladım. "Hayır, cevabın akşam senle olur."
🦋
Geçmiş seni bırakmazsa onu sen bırakırsın. Görünmez ağlar vardı seni kendine çeken. Dipsiz kuyular vardı bağırsan bile, konuşsan bile seni içine çeken.
Bazen öyle korkardın ki, korkusuz nasıl olunur onu düşünürdün. Kalbinin atış seslerini dururken karşında ona gelen kalbi elinin tersiyle iterdin. Ona nasıl aşık oldum fikrim yoktu. Kalbim göğüs kafesimde atarken onun o kahverengi gözlerinde yok olmuştum sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDERDİ HOŞUMA| TEXTİNG ❦
Novela JuvenilSiz: Gerçekten artık yetti. Siz: Bana bunları söylemezsin. Siz: Seni seviyorum diye bunları bana söylemezsin. Siz: kalbimde hükmünü sürdürüyorsun diye, bana bunları diyemezsin. Siz: Hoşlandığım adamsın diye sana öfkeli olmayacağım anlamına gelmiyor...