5

4.4K 306 129
                                    

hos geldinizz lutfen oy vermeyi unutmayin. satir aralarinda bulusalim mi 👉🏻👈🏻
————

Çalan kapının sesiyle uyandığımda gördüğüm ilk şey salonun kapısından çıkan Bekir'di. Yattığım yerden kalkıp gerindim ve nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Gece en son Bekir dizlerime uzanmıştı ve ben de o uyuyorken otomatik saçlarıyla ve hafif hafif kirpikleriyle oynuyordum. Sonra bana da uyku bastırmıştı ama devamı bende yoktu. Şimdiyse gece oturduğum koltukta uyuyordum ve kafamın altında bir yastık, üzerimde de gece Bekir'in üzerine örttüğüm battaniye vardı. Ben burada uyuduysam Bekir de kalkıp karşıya yatmıştır diye düşünüp gözlerimi karşı kanepeye çevirdim. Oradaysa ne yastık vardı ne de örtü.

Hala gece nasıl uyuduğumu, buraya nasıl yattığımı hatırlamaya çalışırken Bekir salona gelip omuzunu kapıya yasladı.

"Günaydın," dedi çatallı sesiyle. Bir an için erkeklerin sabah seslerinin ne kadar çekici olduğunu düşündüm. Kalın, sert ve hafif çatallı...

"Günaydın," diye karşılık verdim. "Ben nasıl yattım buraya?"

"Ben yatırdım."

"E sen nereye yattın?"

Sorumla omuzunu kapıdan çekip yanıma yaklaştı. Yere bıraktığı silahı, cüzdanı ve ceketini aldı.

"Ben uyumadım seni yatırdıktan sonra."

"Anladım." dedim ama yalan söylediğini de biliyordum. Çok üzerine varmak istemedim. Belki de o an cevabı duymak istemedim.

"Hazırlan da çıkalım."

"Şimdi mi gideceğiz karakola?"

Başını sallayınca yataktan kalkıp banyoya geçtim. Her şeyi halledip hazırlandım. Salona geri döndüğümde Bekir'i koltuğa oturmuş elinde bir kağıttan bir şeyler okuduğunu gördüm.

Yanına yaklaşıp "Ne okuyorsun?" dedim.

Elindeki Arapça yazılı kağıdı kenara koyup "Bir şey yok, Kuran." dedi. "Hadi, çıkalım artık."

O kapıya ilerlerken kağıdı elime aldım. Yazıları okuyunca nazar duası olduğunu fark ettim. Ben de peşinden kapıya çıkıp ayakkabılarımı giymeye başladım.

"Kuran değil o. Niye yalan söylüyorsun?"

"Söylemiyorum."

Başlamıştık yine tek kelimelik cevaplara.

"Ne demek söylemiyorum?"

"Hafız falan mı oldun şimdi de başıma. Hadi."

Merdivenleri hemen bir basamak arkasından inerken hala ona laf yetiştirmekle meşguldüm.

"Arapça biliyorum ben. Sen her Arapça kağıdı Kuran diye mi okuyorsun?"

"Hee Defne, öyle yapıyorum."

"Nazar duasını kime okuyordun?"

Cevap vermedi. Apartmanın önündeki arabasının kilisini açıp yolcu kapısını açtı. Geçmem için bekledi. Ben de arabaya binip onun binmesini bekledim. Arabayı çalıştırdı.

"Ne o? Dışarıda yakışıklılığına zeval gelmesin diye falan mı okuyorsun?"

Dediğime dudağının kenarı kıvrıldı.

"Kemerini tak." dedi anayola çıkarken.

"Seninle de iki çift laf edilmiyor." diye homurdanarak kemerimi taktım.

"Sorguya gireceksin."

"Ha, oradaki sohbet sana yeter mi diyorsun?"

Güldü. "O anlamda söylemedim."

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin