2

5K 297 75
                                    







Günlerdir içinde sıkıştığım bu evden artık çıkmam gerektiğinin farkındaydım. Hiç yoktan bir hava alıp geri dönebilirdim. Hakkari'ye askerlerle beraber gittikten sonra bana ihtiyaç olmadan Egemen abiyi kurtarmışlardı. Ama sonrasında babamla -Zifir'le- iletişim kuramamışlardı. Zifir hala dışarıda bir yerlerdeydi ve benim ölmediğimi biliyordu. Beni arıyor olmalıydı.

Söylediklerine göre Bozkurt timi deli gibi Zifir'i arıyordu ve bana bir zarar gelmesine müsade etmeyeceklerdi.

Doğrusunu isterseniz artık çok da fazla korkmuyordum. Belki de artık kaçacak gücüm kalmamıştı. Beni bulduğu yerde yanına alacak, belki de o kamplardan birine geri götürecekti. En baştan beynimi yıkamaya çalışacaktı, tıpkı eskiden yaptığı gibi. Böyle bir durumda da yapacağım ilk şey belliydi zaten... Yıllar önce yapmaya kalkışıp yapamadığım şeyi yapacaktım. Hem bu sefer Leyla gibi bir kurtarıcım da olmazdı büyük ihtimalle.

Düşünceler denizinde boğulacağımı hissedip derin bir nefes aldım, kafamı hızlıca iki yana salladım. Sürekli saklanamazdım. Evcil hayvanı bile günde bir saat dışarı çıkarıyordun, benim de bacaklarımı esnetmeye ihtiyacım vardı.

Hızla salonda oturduğum koltuktan kalktım. Mutfağa gidip masanın üzerinde duran, okuyor olduğum kitabın sondaki boş sayfalarından birini yırttım. Yanında duran kalemi alıp buzdolabını açtım. Eksik gedik ne varsa kağıda listeledim. Kağıdı yanıma alıp odama geçtim.

Hakkaride görev bittikten sonra Kilit timiyle beraber Şırnak'a geçmiştim. Beni bu eve yerleştirmiş, başıma da koruma vermişlerdi. Başta Eskişehir'e dönmek istemiştim ama Zifir bulunana kadar mümkün değildi. Ben de hem Leyla'yı daha fazla zorlamamak için hem de olası bir durumda çevremdeki masumlara zarar gelmesin diye kabul ettim.

Odada kıyafetlerimi değiştirdim, çantama cüzdanımı ve hazırladığım listeyi attım ve kapının önüne geldim. Kapının önünde, birazdan vereceğim savaş aklıma geldiğinden daha da gerildim. O yüzden kapıyı açmadan ayakkabılarımı giyip derin nefesler aldım.

Hadi Defne! Yaparsın kızım. Sen bu savaştan da galip çıkarsın!

Kapıyı açıp anahtarı dış kilide taktım. Evden çıktığımda kapımda günlerdir olduğu gibi kıpırdamadan ve gözlerini ayırmadan bekleyen Bekir'in gözleri bana döndü hızla. Onu umursamadan -en azından öyleymiş gibi davranarak- arkamı döndüm, kapıyı kapattım ve kilitlemeye başladım.

Bekir, şaşkınlıktan olsa gerek, birkaç saniye bir şey söyleyemedi. Sonunda anahtarı kilitten çekip merdivenlere yönelecekken aniden atılıp kolumdan tuttu.

"Hayırdır?"

"Markete gideceğim. Evde birkaç eksik var."

"Tamam," dedi. Ben izin verdi, bir şey demeyecek, itiraz etmeyecek, diye sevinecekken beni hafifçe kapıya sürüklemeye çalıştı. "Ben birini gönderir aldırırım ne eksikse. Sen geç eve."

Onu engelleyip kolumu elinden kurtardım. Bir süre daha evde kös kös oturmaya gerçekten takatim kalmamıştı. Sinirlendim.

"Yok, özel ihtiyaçlarım da var."

Der demez bir de üstüne kendime sinirlendim. Hayır ne diye bahane üretiyorum ki? Çıkmak istiyorum ve çıkacağım, bu kadar basit ya!

"Tamam, Sevda'yı gönderirim." dedi sert sesiyle. Beni böyle korkutup bastırabileceğini düşünüyor olmalıydı.

"İstemiyorum." dedim bastırarak. "Dışarı çıkacağım."

"Defne Hanım," Beni taklit eder gibi bastıra bastıra söyledi. "Yasak. Anlamıyor musunuz? Tehlikedesiniz."

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin