15

4.2K 301 73
                                    

hoş geldinizz. satır arası yorumlarda buluşalım mı 😽

————

Bekir'den


Uzaktan baktığım için ne konuştuklarını anlamasam da karşısındaki veterinerle gülüşe gülüşe bir şeyler konuşan Defne'ye sıkıntıyla baktım. Bir haftadır evde benden köşe bucak kaçan, ufacık bir sohbete gireceğiz diye eli ayağına dolanan Defne Hanım, şimdi benden esirgediği tüm gülüşlerini ve güzel sesini başka bir adama bahşediyordu. Daha fenası, onu kendimden daha çok itmemek için sesimi çıkarmıyor, şimdilik umursamıyormuş gibi davranıyordum.

Yine de zordu. Karşımdaki güzel kadının bu kadar hayat dolu, neşeli ve mutlu olması; üstelik tüm geçmişine rağmen hala böyle enerjik olabiliyor olması benim için çok zordu. Yanımda zorlanıyor olmalıydı. Benim gibi soğuk, neşesiz bir herifin yanında karakter olarak muhakkak zorlanıyor olmalıydı. Ama ben de zorlanıyordum. Onun başka insanlara karşı tatlı tatlı hareketlerini görmek benim için daha zordu.

Daha Ankara'ya geleli bir hafta olmuştu ama iki gündür dışarı çıktığımız iki seferde de mahalledeki esnafların yarısına el sallıyor, parktaki çocuklar onu görünce selam veriyor ve komşularımız sürekli kapımızı çalıyordu. Başta apartmanın yeni evli çifti olarak meşhur olduğumuzu sanmıştım ama olay ikimiz değildik, olay Defne'ydi.

Kadınlar buna aura mı diyorlardı bilmiyorum ama öyle hoş bir havası vardı ki insanı istemeden de olsa kendine çekiyordu. Bunun farkında olmak da benim için çok zordu. Etrafa sürekli gülücük saçan bu kadını sevmemek sadece benim için değil, tanıştığı herkes için imkansızdı.

Şırnak'a gelir gelmez Ayşe Hanım ve Talip komutanıma kendini sevdirmişti. Aynı zamanda karakolda tanıştığı herkes ona bayılmış, gittiği üç sene boyunca hayretle ara ara onu anmışlardı. Halam daha görür görmez ona bayılmıştı. Komşularımız da ilk haftadan onu aralarına almış gözüküyorlardı. Üstelik komşularımızdan biri buradaki komutanlarımdan biri ve eşiydi ve öğrendiğime göre komutanın eşi de kendisini baya baya sevmişti.

Artık Defne'yi birilerinden saklamak imkansız gibi bir şeydi yani. Zaten yürürken etrafına ışıklar saçan bir kadını nasıl saklayacaktım ki başkalarından? Nasıl başkalarından esirgeyip bana kalmasını sağlayacaktım?

Üstelik bir haftadır o üç sene önceki malum mevzuyu nasıl açacağımın yolunu gözlüyordum ama cesaretimi toplayabilidiğim hiçbir zamanda Defne'yi yanımda bulamıyordum. Yemeğe benimle oturmuyor, erken saatte yediğini söyleyip ben işten eve döndüğümde muhakkak odasında oluyordu. Evde kahvaltıya kaldığım zaman, hızlıca kendine bir şeyler hazırlayıp odasına götürüyor ve odasında yiyordu.

Normalde kızıp izin vermeyeceğim şeylere sırf o daha fazla kırılmasın, evde kendini yabancı hissetmesin diye sesimi çıkarmıyordum. Yoksa artık evliydik ve ikimizin ayrı yemek yemesi bana göre kabul edilemezdi ama bunu ona söylediğimde evde sanki onu kısıtlıyormuş gibi olmak istemiyordum.

Benimle geçirebileceği vakitleri o elindeki çirkin kedi yavrusuyla geçiriyor, odasına geçip kedisiyle kıkır kıkır gülüşüyor ve tüm bunları benden esirgiyordu. Gün geçtikçe bu siyah ucubeyi eve almış olmamıza nasıl ikna olduğumu düşünüyor ve pişman oluyordum.

Veterinerin camından izlediğim Defne'nin bana dönüp eliyle beni içeri çağırmasıyla yaslandığım yerde dikleşip ayağa kalktım. Veteriner dükkanının içine girip sabahtan beri Defne'nin güldüğü adama ters bir bakış attım. Sadece ve sadece Defne benden daha da uzaklaşmasın diye sesimi çıkarmıyor, onun yanında kimseye kaba davranmıyordum. Bu, bu adamlarla bir tenhada denk gelmeyeceğimiz anlamına gelmezdi. Ve bence bakışlarım bunu karşıdaki adama yeterince açıklamıştı.

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin