hoş geldinizzzzz.....
arkadaşlar.. neden yorum yapmıyorsunuz?
(yapanları tenzih ediyorum ve kendilerini çok sevdiğimi belirtmek istiyorum ama) bölümü okuyup sadece "yeni bölüm" yazdığınızda ne düşünmeliyim bilemiyorum. ben de yazı makinesi değilim, hikayeyi de hobi olarak yazıyorum. bu sebeple de okuyanlar ne düşünüyor duymak istiyorum.
o yüzden satır arasında buluşursakkk çok sevineceğim. hepinizi çok öpüyorum ve iyi okumalar diliyorummm
————
Kurul odasından çıktıktan sonra bahçeye geçtim, bir sigara yaktım. Cezam bitmişti, Şırnak'ta görevime iade edilmiştim. Yaklaşık bir saat bana çekilen nutuktan sonra başıma giren ağrıyla başımı iki yana eğip hafifçe kütlettim.
Sigaradan bir nefes çekerken bahçenin diğer tarafında Sultan'ın tüylerini tarayan Tekin'de durdu gözlerim. Dudaklarımda bir sırıtış belirdi. Bir saat duraksız koşmak onu yormuş olacak ki suratı kıpkırmızı olmuştu. Sultan, Alman çoban köpeğimiz, koşmaktan sıkılıp durmaya karar verince Tekin'in cezası bana yetmemiş, kendisinin köpekle biraz daha ilgilenmesini rica etmiştim. Şimdi de kendinden sürekli kaçıp duran köpeğin tüylerini taramaya çalışıyor, Sultan'la resmen savaşıyordu.
Oflayarak gözlerini kaldırıp bahçede gezdirirken benimle göz göze geldi. Tedirginlikle başını sallayıp bakışlarını kaçıracakken elimi havaya kaldırdım, iki parmağımla "gel" işareti yaptım.
İşaret parmağını kendine çevirip "Ben mi?" diye sorduğunda kaşlarım çatıldı. Köpeği çağıracak değildim ya. Kaşlarımın çatıldığını gören asker hemen ayaklanıp üzerini düzeltti, yanıma doğru ilerledi.
"Buyurun komutanım," dedi kısık bir sesle.
"Bu savcı," diye mırıldandım. "Hangi zamanlar geliyor askeriyeye?"
Kaşlarını kaldırıp biraz düşündü. "Onlar her sabah buraya gelirler, üç gibi de savcılığa geçerler komutanım." dedi. "İletişim kopukluğu çok yaşandığından bakanlık böyle bir görevlendirme değişikliği yapmış."
Başımı salladım. Elimi oturduğum bankın üzerine koyup biraz geriye doğru yaslandıktan sonra çatık kaşlarımla bakmaya devam ettim. "Ne zamandır burada çalışıyor?" diye sordum.
Çocuk başını eğdi. "Valla komutanım," dedi gerginlikle. "Şırnak'ta ne zamandır var bilmem. Ama bakanlık görevlendirmeyi bir ay önce falan yaptı."
"Anladım," Karşımda hala tedirginlikle gözlerime bakamayan çocukla gülmemek için zor tuttum kendimi. "Nerede yaşıyor bu savcı?"
Tekin, gerginliği iyice artınca ağzını açtı, bir şeyler söyleyemeden tekrar kapattı. "Valla bilmiyorum komutanım," diye bir şeyler geveledi.
İyi. Çok da bir bilgisi olmaması iyiydi.
Boynumu tekrar kütlettim. "Ne zaman geri döner askeriyeye?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sığınak
Literatura KobiecaSenden başka gidecek yerim yoktu ama sana gelecek cesaretim de yoktu. Yine de nereden kaçarsam kaçayım hep sana sığındım. ---- "Hep kaçmışsın," dedi kulağıma doğru. "Seni buna zorlamışlar belki de. Kaçmaya alışmışsın. Ama benden kaçmasan olur mu Def...