41

3.1K 265 132
                                    

Hos geldinizzzzz... Uzun bir ara oldu biliyorum, cok da uzgunumm ama napalim... napiyorsunuzz 👉🏻👈🏻

lutfen oy vermeyi, yorum yapmayi ve benimle satir arasinda bulusmayi unutmayin.

ben sizi inanilmaz ozledim. yorumlarinizi falan vallahi burnumda tuttunuz. ama yine de fazla tutmayayim sizi. iyi okumalar ciceklerim 🌸🌸

————

"O tabağı bitir."

Yandan yandan yemek boyunca bana emir verip durmuş olan Bekir'e gözlerimi devirip sinirle çatalımı masaya koydum. Sahte bir gülüşle Doruk'a döndüm.

"Ee," diye mırıldandım. "Sen ne yapıyorsun Ankara'da?"

"Defne'cim ben burada yaşıyorum. Geçen de anlatmıştım sana ama hatırlamıyorsun sanırım."

Babam yemek masasından gözlerini kaldırıp ikimize bir bakış attıktan sonra kaşlarını merakla çattı ve bir anda deli gibi öksürmeme sebep olan o soruyu sordu. "Siz nereden tanışıyorsunuz Doruk evladımla?"

Masada hızlıca yana dönüp öksürmeye devam ederken ayılır ayılmaz Ankara'da, annemlerin evinde aklıma bir bir düşen sarhoşluk anılarımla yüzüm kızardı. Bekir usul usul sırtıma vurup bir yandan okşarken yalnız kaldığımızda o sarhoşluğuma dair herhangi bir konuyu açmaması için dua ettim.

Babam kaşlarını iyice çatıp şüphelenirken "Helal kızım," diye mırıldandı ve Bekir'e döndü. "Çeksene oğlum sen de elini. Kızın sırtını acıtacaksın."

"Ay nereden tanışacağız." Tedirgin bir gülme sesi çıkardıktan sonra gözlerimi Doruk'a çevirdim. "Doruk, Meltem'in arkadaşının kardeşi de... Öyle tanışmıştık yani Şırnak'ta, tesadüfen."

"Ee, sen niye hatırlamıyorsun o zaman?"

"Aman niye hatırlamasın Talip amcacığım?" Yekta bir kahraman gibi konuya girip az kalsın bir şeyler zırvalayacak olan Doruk'un sözünü kesti ve hemen yanında oturan çocuğu  kolunun altına aldı, koluyla boynunu sıkıştırdı hafifçe. "Savcı hanım cin gibi maşallah. Hiç hatırlamadığı bir şey olur mu onun? Doruk işte... Zevzektir biraz."

Annem de Yekta'nın sözünden sonra bana gururlu bir gülümseme gönderdikten sonra Doruk'un kafasını Yekta'dan kurtardı. "Niye öyle diyorsunuz," diye yalandan homurdandı. "Ben çok sevdim bu çocuğu."

"Yaa," diye güldü Yekta hafifçe. "Bekir de çok sever valla Doruk'u Ayşe teyze."

Doruk gözlerini annemden çeker çekmez büyük bir heyecanla yan yana oturan ben ve Bekir'e döndü. "Aaa," diye yükseldi. "Bu adamın adı Bekir mi ya? Ben de Kandemir sanıyordum. Defne'cim o gece 'Kandemir, Kandemir,' diye seslenince..."

"Hangi gece?"

"Ay hangi gece olacak babacığım?" Ben de bir anda gerginlikle sesimi yükseltip büyüttüğüm gözlerimle Doruk'a bakınca yüksek sesimden kaynaklı olacak, masada tabağıyla uğraşan Bekir dışında bütün gözler bana döndü. Ben de hem herkesin benden bir açıklama bekliyor olmasının gerginliğiyle, hem de Bekir'in şu an yaşananları ve birazdan yaşanabilecek olan kaosu hiç umursamamasının siniriyle elimi masanın altından Bekir'in bacağına atıp hafifçe sıktım. Bekir hafifçe irkildikten sonra sırtını dikleştirdi, bana dönüp çaktırmadan bacağının üzerindeki elimi yakaladı, sıkıca tuttu. "Askeriyede nöbetçi olduğum gecelerden biridir. Yoksa hangi gece olabilir Allah aşkına? Doruk sen sarma yemiş miydin? Annemin sarması meşhurdur, bak yemeden gitme sakın."

Konuyu değiştirme çabam şükürler olsun ki işe yaradı, annem masadaki sarma tabağını Doruk'a yaklaştırıp ona bir şeyler sormaya başladı. Babam da kendine yemek almak için kalkıp tezgaha ilerlerken yanımda oturan Bekiir'in homurdanmasıyla dikkatim ona çevrildi.

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin