13

4K 277 104
                                    


hosgeldinizzz iyi okumalar dilerim... yorumlarinizi bekliyorum hele ki bolum sonunu...

————

Taşlı yolda ilerlerken gelen büyük bir gürültüyle yüzümü buruşturdum. Gürültünün hemen ardından arabanın benden tarafı çöktü ve araba büyük bir gıcırtıyla yolda sürüklenmeye başladı. Bekir elini hızlıca kemerime attı, kemerimi açar açmaz kafamı aşağıya doğru bastırıp "Eğil! Defne eğil." diye bağırdı.

Araba durunca hızlıca kafamı aşağı indirdim. Bekir beni biraz geri çekip torpidodan silahını çıkardı. Kapıya uzanacakken kolunu tuttum. "Tek çıkma," diye durdurdum onu.

"Ben arabadan iner inmez yere çöküyorsun ve ben geri dönene kadar kalmıyorsun, anlaşıldı mı? Anahtarı al ve arabayı kilitle."

"Bekir yalvarırım tek çıkma, ben burada kalamam."

Bekir arkasını dönüp yüzümü elleri arasına aldı. Burnuma ufacık bir öpücük kondurdu. "Hemen gelicem güzelim, tamam mı? Sözümden çıkma."

Gözümden akan yaşlar görüşümü buğulandırırken Bekir arabadan iner inmez anahtarı çıkarıp kapıları kilitledim ve söylediği gibi yere çömedim. Dışarıdan gelen silah sesleri gözyaşlarımı arttırırken kalkmak, Bekir'e bakmak istedim ama zor da olsa kendimi engelledim.

Arabaya isabet eden birkaç kurşundan sonra sertçe yüzümdeki yaşları sildim. Karşı taraftan geşen silah sesleri çok fazlaydı ve Bekir tekti. Burada böyle yatarak Bekir'in zarar görmesini mi bekleyecektim? Üstelik yaralıydı.

Çöktüğüm yerden kalktım ve dışarıya göz attım. Arabadan Bekir de ona ateş eden adamlar da olduğum yerden apaçık görünüyorlardı.

Bekir bir iki el daha ateş edip birkaç kişiyi indirdikten sonra arkasına saklandığı taşa doğru eğildi ve silahını kontrol etti. Sinirle bir şeyler söyleyip elini yanındaki taşa vurdu. Diğer taraftan ise iki adam sanırım Bekir'in mermisinin bittiğini fark edince arkasına siperlendikleri yerden çıkıp silahları Bekir'e doğrultulmuş halde yürümeye başladılar.

Arabanın aynı zamanda ayna camlı olduğunu ve dışarıdan içerisinin gözükmediğini biliyordum. Bu yüzden hızlıca kalkıp kendimi şoför koltuğuna attım. Bekir hızla telefonunu eline alıp bir şeyler tuşladıktan sonra telefonu kulağına götürdü. Telefonu hızla açtım.

"Arabayı çalıştır ve hızla geriye doğru sür." dedi. "Sakın durma, direksiyonu çevirme. Hiçbir şeyi önemsemeden hızla gidiyorsun buradan. Hadi Defne."

Cevap vermedim. Onu bırakıp hiçbir yere gittiğim yoktu. Besbelli ki bu adamlar benim için gelmişlerdi ve birini almak istiyorlarsa bu, Bekir olmayacaktı.

Adamlar iyice bulunduğumuz yola yaklaşmışken arabayı kontağa takıp çevirdim. "Defne hadi!" diye bağırdı telefondan Bekir.

"Geri çekil." dedim sadece. Bir ayağımı debriyaja atıp bastım, diğerini gazın üzerine koydum. Elimi el freninin üzerine yerleştirip düğmesine bastım ve inmeye hazır hale getirdim.

"Defne, hadi yavrum. Hadi! Bir kez olsun ikiletme lafımı."

Çoktan yan koltuğa attığım telefonumdan gelen boğuk sesini umursamadan gözlerimle iki adamın adımlarını saydım ve tam olarak ne zaman gaza basmam gerektiğini hesap etmeye çalıştım.

Adımlarını yola attıkları an el frenini indirip ayağımı debriyajdan çektim ve gaza bastım. Tam o saniyede silahını Bekir'e doğrultan adamlardan biri elini tetiğe atmışken tüm hızla arabamı ikisinin üzerine sürdüm. İki adam büyük bir kuvvetle kaportanın üzerinden havaya savrulurken araba da şiddetle durdu. Tam o sırada bir silah patladı ve sağ kulağım keskin bir acıyla çınlamaya başladı.

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin