Hos geldinizz... Yorumlarda buluşalım mı ❤️
————
Korkuyla asansöre bile vakit bulamadan hızlı hızlı merdivenleri inen Yekta'nın peşinden koştum aşağı doğru. Aklımdaki tek şey Bekir'di ve o kadının Bekir'in yanında olmasıydı.
Hiçbir şeyde haberi olmayan sevgilim hala yanındaki kadını bizden biri sanıyor olabilirdi ve zarar görebilirdi. Üsteğmen olduğunu, koskoca asker olduğunu biliyordum ama içimdeki bu garip his onun için endişelenmeyi bir türlü bırakamıyor, zarar görecek korkusunu aşamıyordu.
Altı kat merdiveni ayağımdaki ince topuklarla indikten sonra büyük salona ilerlerken oteldeki büyük karmaşanın içinde neredeyse kaybolacaktım. İnsanlar, korkuyla bir yerlere gitmeye, otelden çıkmaya çalışıyorlardı ve düşmemek için kendimi zor tutuyordum. Bir sürü insan, yanımdan geçerken bana çarpıyor, yolundan çekilmem için bir yerlere itiyorlardı.
Kargaşanın içinden sonunda sıyrılabildiğimde büyük salonun girişinde bekleyip içeri bir göz gezdirdim. Gözüm ilk önce bir yere koşan Yekta'ya kapıldı. Bekir'in yanına ilerledi, iki kişiyle dövüşen adamın elindeki adamlardan birini alıp Bekir'in yükünü azalttı.
Bekir'i gördüğüm saniye başım döndü. Sabahtan beri içimde bir şeyler olacak hissi gerçekleşmiş gibi üzerinde gezinen gözlerim gömleğindeki kanları görünce kulaklarım uğuldadı. Bembeyaz gömleğinin ön kısmı neredeyse kıpkırmızı olmuştu.
İlerlemek, her şeyi durdurmak ve sadece Bekir'e sarılıp ağlamak istedim. Sabahtan beri onu kendime çekip ölene kadar sarılmak ve hiç bırakmamak, geriye kalan bütün dünyevi işlerden arınmak ve sadece ona temas etme isteğim o kadar ağır geldi ki dizlerimin üzerine çökmek, bağıra bağıra ağlamak istedim. Ağlamak ve bütün belalar kaybolana kadar ona sarılmak.
Elim sıkışan göğsüme doğru ilerlerken solunun bar kapısından, tam solumdan çıkan ve koştur koştur bir yere ilerleyen yeşil elbiseli bir kadın gözüme çarptı. Kafamı çevirip gözlerimi kıstım, Gülay'la göz göze geldim.
Tamam, diye mırıldandım içimden. Bitti her şey. İçimdeki daralma, o huzursuzluk, sana hak verdiğim her saniye... Bitti gitti. Kocamı kanlar içinde iki kişiyle boğuşurken gördüm az önce. Bitti, daha da hiçbir şeye ihtiyacım yok. Medeniyet de bitti, empati de. Hak ettiğini alacağın kısım kaldı sadece içimde.
Gülay, beni görür görmez önce ne yapacağını bilemedi, sonra da arkasını dönüp kalabalığın arasında kaybolmaya çalıştı.
Ama o an, içimde öyle bir öfke vardı ki dünyanın en kalabalık caddesinde ilerlese izini kaybetmezmişim gibi hissettim. Ayaklarım benden izinsiz koşar adımlarla onu takip etti. Gözümü bir saniye olsun ondan ayırmadım. Gülay, sonunda izini kaybettirdiğini düşünüp arkasını döndü, telaşla etrafa bir bakış attı ve beni göremeyince rahat bir nefes verip kadınlar tuvaletine girdi.
"Aptal," diye mırıldandım öfkeyle. "Aptal. Kendi kendini kapana kıstırdın."
Gülay'ın arkasından hızlıca tuvalete girdim. Korkuyla arkasını döndüğünde göz göze geldik. Çaktırmamaya çalışır gibi gülümsedi. "Ben," Kendi kendine kekeleyip iyice telaşlandı. "Ben karmaşadan telaşlandım da. Elimi yüzümü yıkamaya gelmiştim. Siz dosyayı bulabildiniz mi?"
Gülümsedim. Yalandan değil, gerçekten büyükçe gülümsedim, gözlerim kısıldı. Hiç acele etmeden tuttuğum kapıyı kapattım. Yüksek güvenlikli kapı kilidini çevirdim. Kafamı kaldırıp usulca etrafımda bir göz gezdirirken Gülay'ın hareketlerimi izlediğini biliyordum ama yine de hiç telaşlanmadım.
Hemen yan tarafımdaki raflardan birine koyulmuş büyük sabunluklardna birini elime aldım, kapının kilidine hızla vurdum. Otomatik kilit hiç direnmeden kırıldı. Bu sayede kapı artık içeriden de dışarıdan da kırılmadan açılamayacak hale geldiğinde bir nefes verdim, sabunluğu yere fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sığınak
Genç Kız EdebiyatıSenden başka gidecek yerim yoktu ama sana gelecek cesaretim de yoktu. Yine de nereden kaçarsam kaçayım hep sana sığındım. ---- "Hep kaçmışsın," dedi kulağıma doğru. "Seni buna zorlamışlar belki de. Kaçmaya alışmışsın. Ama benden kaçmasan olur mu Def...