hoş geldiniz. Aksilikler peşimi bırakmadı valla. iyi okumalar diliyorum. Sarır arası yorumlarınızı esirgemeyin.
————
Bekir'den
Defne'nin nefesleri boynuma çarparken belindeki elimi oynatarak sırtını okşamaya devam ettim. Uykusunda sürekli kabus görüyor, bazen sıçrayarak uyanıyor ama sanki hiç uyanmamış gibi uykusuna devam ediyordu. Aynı odada, aynı yatakta yattığımız her gece bu muhakkak bir iki kez yaşanıyordu ama sabah uyandığında Defne bunları hatırlamıyordu. Gece kabus gördüğünü hatırlıyor muydu bilmiyorum ama kabus aralarında uyanıp bana sarıldığını, korkuyla nefeslendiğini hatırlamadığına emindim. Sanki o anlarda uyanık değil de bir trans içerisindeymiş gibi oluyordu.
Artık gün içerisinde daha sakindi. Merdivenlerle ilgili olan korkusu gitmişti, aşırı dar alanlara girmediğimiz sürece bulunduğumuz ortamlarda, genelde evde, sürekli daralmadığını, klostrofobik hissetmediğini biliyordum. Gündüzleri artık daha iyi hissediyor, daha az sıkıntı çekiyordu. Ama yine de geceleri ona ait değil gibiydi. Gece o eski hayatına, acı dolu günlerine geri dönüyor gibiydi. Bu da canımı yakıyordu ama zamanla iyileştireceğimi umuyordum. O, her nasıl bana ilaç olduysa, yaralarımı sardıysa ben de onu iyileştirecektim.
Defne tekrardan kıpırdanmaya başlayınca gözlerimi devirip kolumu gevşettim, kıpırdanmasına müsaade ettim. Önce zorlukla arkasını dönmeye çalıştı ama sonea vazgeçti, kafasını göğsüme sürte sürte bana doğru döndü, büzülmüş dudaklarıyla derin bir nefes aldı. Bacaklarından birini üzerime atıp koluyla belimi sardı. Dudaklarımdaki tebessüme engel olamadım.
"Tamam babacım," diye mırıldandı içinden. Kim bilir yine ne rüya görüyordu. Uykusunda da baya baya konuşuyordu ve üstelik arada cevap da veriyordu.
Mırıl mırıl konuşurken daha da büzülen dudaklarında kaldı gözlerim. Akşam ne de güzel öpmüştü beni öyle. Ben şaşkınlıkla kasılmışken geri çekilmiş, kıpkırmızı yanaklarıyla gözlerimin içine bakmıştı. Bu kadını sevmeyip de ne yapacaktım ki?
Belki, komutanım aramasa devam edecektik.
Sikeyim, üstelik Defne bu sefer o kadar istekliydi ki o uyuduğundan beri başka bir şey düşünemiyordum. O an bölünmese...
Ayrıca sonrasında odama girmemiş olmasının sebebini de öğrenmem lazımdı. Ben, en yakın zamanda odaları birleştirmek için bir çare ararken Defne'nin hala benden çekiniyor olması canımı sıkıyordu. Bir şeyler söyleyip onu üzmek istemiyordum ama böyle de olmazdı, bir hal çaresini bulmak lazımdı.
Ha, şimdi onun küçük yatağında sıkış tepiş yatmak da bence fena değildi, orası ayrı. Defne sürekli hareketlenip durduğundan biraz rahatsız oluyordu ama benim rahatım yerindeydi. Vücudumuz iyice temas ediyordu, kalp atışlarını, nefeslerini hissediyordum. Dünyada bundan daha güzel bir şey hissettiğim olmamıştı ve hiç şikayetim yoktu.
Ellerimden biri hala onun belindeyken diğerini rahatça kafamın altına koydum. Kafamı hafif eğip kafasının üzerine bir öpücük konduracakken Defne'nin ikinci mırıltısıyla donup kaldım.
"Tamam, Bekir abi."
Ne abi ne abi? Ne demişti o?
Hay sikeyim, bu abi mevzusu nereden çıkmıştı ya? Talip komutana söz vermiştik tamam da bunu Defne'ye duyurmanın ne anlamı vardı şimdi? Ben bir erkek gibi sözümü hafifçe çiğneyecek, hak ettiğim gibi dayağımı yiyecek ve Defne'yle mutlu olacaktım. Şimdi bu abilik işinin benim Defne'me duyurulmasının amacı neydi yani? Al işte, kızın bilinçaltına girmişti. Hiç de yakışmıyordu ağzına adımın yanındaki o çirkin ifade.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sığınak
ChickLitSenden başka gidecek yerim yoktu ama sana gelecek cesaretim de yoktu. Yine de nereden kaçarsam kaçayım hep sana sığındım. ---- "Hep kaçmışsın," dedi kulağıma doğru. "Seni buna zorlamışlar belki de. Kaçmaya alışmışsın. Ama benden kaçmasan olur mu Def...