28

4.5K 277 129
                                    


"Defne kendine gel!" diyip kolumdan tutan anneme baktım. Beni refakatçi koltuğuna oturttu yanıma bir sandalye çekti.

"Geberticem o herifi," diye mırıldanırken bir bacağımı deliler gibi sallıyor, Alp denen o heriften nasıl bir intikam almam gerektiğini düşünüyordum.

"Yardımcı olmaktan zevk duyarım."

Annem, sinirle Bekir'e dönüp bir bakış attı. "Saçma sapan konuşma." diyip onu da azarladı. Hemen ardından bana döndü. "Adam savcı. Böyle gidip de hesap sorabileceğin birisi değil. Belki de yaptığı şeyin seninle alakası bile yoktur. Kızım mesleğini riske mi atmak istiyorsun sen? Sırf mesleğin riske atılmasın diye daha büyük şeylere göz yummadın mı?"

"Anne," diye uyardım hızlıca.

"Ne anne?" diye yükseldi. "Alp'le görüşülecek işin varsa o iş başka. Gerçekten intikam almak istiyorsan çağır babanı, anlat her şeyi. O zaman almış olursun intikamını. Bak bakalım baban öğrenince ne yapıyor o adama."

Başımı iki yana salladım. Bu konu geçmişte kalmıştı. Şimdi tekrar açmanın bir anlamı yoktu. "O konu kapandı." diye mırıldandım. "Ama Öznur Hanım benim müvekkilimdi. Kadının uzaklaştırma kararı var diyorum size. Nasıl olur da Öznur şu an gözaltındayken o namussuz kocası salınmış olabilir?"

"Hangi konu kapandı?"

"Bekir, konumuz gerçekten bu değil şu anda. Ayrıca doktor kaç kere söyleyecek sana omuzunun üzerine yatma diye." Sinirle yerimden kalkıp yatışını düzelttim, omuzundaki yarayı kontrol ettikten sonra üzerinden kayan örtüyü üzerine çektim. "O yara bir daha kanarsa bozuşacağız gerçekten."

Bekir garip ve hoş bir bakışla bana bakarken içimdeki gerginliği bir türlü atamadığından kafamı çevirdim. Bize bakan annemle göz göze geldiğimde şok içerisindeki bakışına şaşırdım.

Annem ağzı açık bize bir süre baktıktan sonra bir nefes aldı, "Hadi canım," diyip ayaklandı.

"Ne?" dedim gerginlikle. "Noldu?"

"Bana bak," derken istemsizce dudakları kıvrıldı. "Siz... Oldunuz mu?"

Bakir kafasını arkaya atıp gülerken ben, "Ne olduk mu?" diye sordum aptal aptal.

"Açıldı mı bu oğlan sana?"

"Anne sen nereden biliyorsun ya?"

"E benden izin aldı en başta da oradan biliyorum."

Kafam hala gülen Bekir'e döndü. "Sen ne alaka annemden izin alıyorsun ya?"

"E baban izin vermeyecekti benimle evlenmeme yavrum."

Şaşkınlıkla ikisine birden bakarken işin komik tarafı annemin de hafif sırıtarak ikimize bakıyor oluşuydu. Yorgunlukla bir nefes verdim, gözlerimi kapatıp iki parmağımla burun kemerini sıktım.

Annem hala sırıttı aşırı belli olan bir ses tonuyla "Baban sizi mahvedecek ama önce Savaş'ı mahvedecek." diye mırıldandı.

"Savaş?" diye sordu Bekir tek kaşını kaldırıp.

"E sizin aranızda geçenleri babana rapor ediyormuş."

Bekir şaşkınlıkla yattığı yerden sırtını havalandırıp tekrar oturmaya başladı  "Mahvedicem o herifi," diye mırıldandı. "Hem benden habersiz iş yapıyor, hem karımı doğru düzgün koruyamıyor. Geberticem."

"Ay sus," diye Bekir'i susturan anneme kendimi engelleyemeden güldüm. "Koskoca albaya hayır diyecek hali yok ya oğlanın. Hem bence bi teşekkür borcunuz bile var çocuğa. Baban sizi gerçekten abi-kardeş gibi dolanıyorsunuz sanıyordu, ben de şaşırıyordum."

SığınakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin