42

5.9K 251 24
                                    



Keyifli Okumalar Bebekler 🦄🦄
(Ya nefret et benden ya öğren artık sevmeyi)

Oturduğum yerde yine dolandırıcı olmuştum.
Barışın gönderdiği polis memurlarıyla birlikte karakola getirilmiştim ve bir sorgu odasında onun gelmesini bekliyordum.
"Gerizekalı dolandırsam senin gibi bir çulsuzu mu dolandırırım. Hayır bide prodüksiyon yapmış gel evde konuşalım değil mi ama yok görev adamı, polis olduğunu belli edecek ya.
Gerçi artık ondan da şüpheliyim. Hangi polis görev diye diye elalemin karısıyla gezer ki. Kesin bu jigolo yoksa niye hep böyle görevlere çıksın" dediğimde elim karnıma gitti
"Bakın babanızın gerçek mesleği bu olabilir ama üzülmeyin tamam mı? Dağ gibi ananız var burda sizin başınızı yere eğdirmem" diye bebeklerimle konuşuyordum.

Karnımda olan kıpırdanmalarla gülümsediğimde odanın kapısı hızla açıldı.
Gözleri kırmızı Barışı gördüğümde gülümsemem solmuştu. Ona baktığımda gözleri sadece karnımdaydı. Karşıma geçip oturduğunda öyle sinirliydi ki elim refleksle karnıma gitti. Bunu bebeklerimden güç almak için yapmıştım.
"Korkma senin aksine ona zarar vermek aklımın ucundan geçmiyor" dedi.

Bu sözüyle sersemlediğimde bana acımayacağını anladım. Bütün kinini kusacaktı ben buna hazır mıydım? Her gece gördüğüm rüyalardan antrenmanlıydım ama canlı hali karşımdayken ne kadar dayanabilirdim bilmiyorum.
"NİYE SAKLADIN NİYE" diye bağırdığında
cevap vermedim. Bu verecek bir cevabım olmadığından değildi ancak o karşımda böyle dururken kalbim acıyordu. Ona karşı hâlâ böyle hissetmek istemiyordum.
Barış suskunluğum karşısında delirirken
"Ulan sana en büyük hayalim dedim senden bir çocuğum olsun isterdim dedim. Hiç mi acımadın lan" diyip bana baktığında
"Niye beni gerçekleri anlatmaya layık görmedin" dedi ikimizinde gözleri doluydu.
"Mesleğim yüzünden mi? Çıktığım görevler.." diye devam ettiğinde artık konuşmamın zamanı gelmişti
"Ne de olsa Burcu çocuk gibi davranıyor bunları takıyor değil mi" dedim.
Konuşmaya çalıştığında
"Sus ben konuşacağım" diyerek devam ettim
"Sana böyle bir şeyi yaşatmayı istemezdim ama o zamanlar iyi değildim sen benim en kötü günümde gidince içimdeki öfkeye engel olamadım" dedim
"Mecburdum" diye öfkeyle konuştuğunda
"Tabi Mecburdun sonuçta benim hayatım için gittin yoksa beni öylece bırakır mıydın hele ki o koltukta tek başıma uyandığımda neler hissedebileceğimi biliyorken" dedim onun gibi öfkeyle
"Sonra geldin kendini gösterdin bir daha gittin ne de olsa mecbursun. Bu senin mesleğin karının en yalnız olduğu zamanlarda sesine bile muhtaçken sen mecbur olduğun için görevdeydin" gözümden akan bir damla yaşı sildiğimde
"Öfken seni kör etmiş ben senin ne yaptığını biliyordum haberdardım" dediğinde
"Ben değildim gerizekalı ben senden haberdar bile değildim. Aramadın Barış yapmadın. Beni habersiz bıraktın"
"Arasaydım açacak mıydın sanki" dediğinde gözlerimi kapattım
"Senin gözünde kindar kadının tekiyim değil mi? Kalbim kinle dolu o yüzden çocuk bile yetiştiremem" dedim titreyen sesimle

"O kadar kindar değilim aslında sana aldırdığımı söyledikten sonra o kadar pişman oldum ki hâlâ kabuslarını görüyorum.
Dedim ki Burcu sen çocuk musun Barışın mesleği bu tabi ki görevlere çıkacak bazen yalnız kalacaksın ama o bir şekilde yanında olur. Senin için yapmasa bile çocukları için yapar. Bırak şu saçma sapan gururu git aldırmadım de ne olacak ölüm yok ya sonunda.
Aradım açmadın sonuna kadar haklıydın beni görmek, sesimi duymak istemiyordun yine haklıydın. Kalktım Bingöle geldim. Bütün konuşmam hazırdı" diye kendi kendime konuşuyordum. O günü hatırlarken vücudumdaki kanın çekildiğini hissediyordum
"Sana ikiz olduklarını söyleyecektim" dediğimde Barış şok içinde bana baktı.
"İkiz mi" diye beni tekrarladığında gözünden akan damlalara şahit oldum.
Bunlar sevinç göz yaşıydı ya da değildi çözemiyordum.
Yerinden kalkıp yanıma geldiğinde elini karnıma koydu. O kadar hafif bir şekilde dokunuyorduki kırılacak bir şeymiş gibi davranıyordu.
Bu durum beni kahrederken
"Cinsiyetleri belli mi" dedi gözyaşlarının içinde
Boğazım düğümlenmişti
"Biri kız biri erkek" diyebildim fısıltıyla
Barış kafasını kaldırıp gülümsediğinde
"Tam hayalimdeki gibi" dedi. Gülümsemesine bakarken sevinecek gibi oldum. Bunu fark etmesiyle gülümsemesi soldu.
Ayağa kalkıp benden uzaklaşarak
"Niye vazgeçtin söylemekten madem oraya kadar gelmişsin niye anlatmadın"diye tekrar bağırdığında
"Seni Tuğçe'yle sarılırken gördüm" tekrar o görüntüleri hatırlayarak. Tuğçe arada düştüğüm nezarette bana yardımcı olan polisti.
İyi kalpli, güler yüzlü biriydi.
"Arkadaşım beni teselli ediyordu malum karım bebeğimizi aldırmıştı pek iyi bir halde değildim" dedi sinirle
"Biliyorum bende başka bir şey düşünmedim zaten"
"O zaman niye GELMEDİNN" Barış iyice celallenirken masanın üstünde duran su bardağını fırlattı. Korkuyla gözlerimi kapatıp açtım ve ayağa kalktım
Yanına gidip kolunu tuttuğumda bana baktı.
"Yanınıza geleceğim sırada beni böyle tuttu Yusuf." dediğimde şok içinde bana baktı.
"Bırak dedim Barışla konuşmam lazım dedim ama dinlemedi. Sürükleye sürükleye beni ordan uzaklaştırdı. Sonuçta en yakın arkadaşının bebeğini aldırmış vicdansız katilin tekiyim hiçbir şeyi hak etmiyorum" diyip kolunu bıraktım ondan uzaklaştım. Yusuf'la olan konuşmamızı kelimesi kelimesine hatırlıyordum
"Rahat bırak artık Barışı. O senden daha iyilerini hak ediyor. Hiçbirimiz senin ne kadar bencil olduğunu görmemişiz. Bencil bir kadınsın onun hayallerini görmezden geliyorsun. Senin yüzünden mesleğini bırakıyordu. Bir hayali baba olmakken diğeri polis olmaktı ve sen her iki hayalini onun elinden almaya çalıştın. Neyse ki birini kurtardı. Ona iyi gelmiyorsun Burcu o yüzden defol git burdan dedi"
Yusuf'un söylediklerini Barışın gözünün içine baka baka söylemiştim.
"Arkadaşımın söylediklerini bana mı yıktın" dedi kendini göstererek
"Bende öyle söyledim sen böyle düşünüyorsan düşün dedim ama ben Barışla konuşacağım dedim tam yine gidecekken beni durdurdu
Ben arkadaşımı senden iyi tanıyorum benim düşüncelerimden daha fazlasını düşünüyor sonuçta biz onunla kardeş gibiyiz. En büyük sırrını bile karısından önce bana söyledi"
derin bir nefes alıp devam ettim.
Boğazım acımaya başlamıştı artık.
"Yusuf bana bunları söylerken yerimde durmadım aptalım ama o kadar değilim. Tam sana doğru geldiğimde sen Tuğçe'ye gülümsüyordun. Başka bir kadına gülümsemen canımı yaktı. Ben size bakarken o çok yakın arkadaşın gelip Senden daha iyi bir kadın hem Barışın çocuğuda olduğuna göre Tuğçe'yle yapar belki. Senden daha iyi bir anne olacağından eminim dedi"
Barış bu sözümle arkasını dönüp gözlerini sildi
"Haddi olmayan bir adam bile benim anneliğimi sorgularken hiçbir şey söyleyemedim. Hak ettiğimi düşündüm sonuçta bebeklerimin babası bile herkese benim vicdansız bir katil olduğumu söylerken hatta ben bile kendimi bu konuda inanılmaz suçlu hissederken tek bir kelime edemedim"

KÜÇÜK ŞEYTANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin