İntikam

111 12 0
                                    

Melanie, erken saatlerde duyduğu sesler nedeniyle uyandı. Yatağında doğrulduğunda etrafı dinledi, sesler koridordan geliyordu. Normal bir konuşma değildi bu, çok yüksek ve telaşlıydı. Melanie, yatağından kalkıp sabahlığını üzerine giydi. Kapısını açıp dışarıya göz gezdirdi. Herkes bir yerlere aceleyle koşuşturuyordu. Neler oluyordu? 

“Melanie.” Koridorun biraz ilerisinden koşarak gelen Mia’yı gördü. 

“Neler oluyor?” 

“Arthur’un ordusu geliyor.”

“John nerede?” 

“Duvarın üzerinde, ordunun başında.” 

“Benimde gitmem lazım.” Melanie, hızla odasına geri girdi. Üzerini değiştirmek için dolabını açtı. 

Mia, kapıyı kapatıp arkasından içeriye girdi. “Burada beklememiz daha iyi olur. Duvarın üzerinde olmak tehlik..”

“Hayır. Arthur’u ben öldüreceğim.” 

“Ne? Kral buna izin vermeyebilir.” 

Melanie, dolapta bulunan annesinin zümrüt yeşili elbisesini aldı. “Çoktan kabul etti.” Üzerindeki sabahlığı çıkartıp hızlıca elbiseyi üzerine giydi. 

Mia, genç kadının arkasına geçip elbisesinin iplerini bağlamasına yardım etti. “Bunu nasıl kabul etti? Arthur’u canlı yakalayabilir mi?” 

“Söz verdi.” 

Melanie, elbisesini tamamen giydikten sonra komodinin üzerinde duran tokasını alıp saçlarını önüne gelmeyecek şekilde arkasından tutturdu. “Babamın kılıcı nerede?” 

“Sandığa geri koymuştum.” 

Melanie, sandıkların yanına yöneldi. Sandığı açıp içinden babasının kılıcını çıkarttı. Kılıcı kılıfıyla birlikte beline astı. “Bizde gidelim.” 

“Melanie, bundan emin misin? O zaten ölecek.” 

“O adamın istediği şey beni öldürmek. Ve bende onu öldürmek istiyorum.” 

Odadan ayrılıp hızla sarayın dışına çıktılar. Sarayın dışarısında ayrı bir koşuşturma ve telaş vardı. Melanie, duvara doğru yol alırken Mia onu takip ediyordu. Duvarın yanına vardıklarında girişin çok kalabalık olduğunu gördüler. Duvarın kenarında Lucas’ı fark ettiler. “Lucas.” 

Melanie’nin ona seslenmesi üzerine yanlarına gelen genç adam onları gördüğüne şaşırmıştı. “Burada ne yapıyorsunuz?” 

“Bizi acilen yukarı çıkartman lazım.” 

“Melanie, şuan içerisi çok kalabalık. Biraz beklemeniz gerekiyor.” 

“Savaş başlamadan çıkmam lazım.” 

“Kralın bundan haberi var mı?” 

“Evet.” 

 Lucas, kararsız bir şekilde Mia’ya baktı. Sevgilisinden ses gelmemişti. Melanie’nin inatçılığıyla baş edemeyeceğini biliyordu.  “Tamam, gelin.” 

Birlikte duvarın içine girdiklerinde etrafı saran bir karanlıkla karşılaştılar. Yukarıya çıkmak için bekleyen bir sürü insan vardı. Kafes biçimindeki metal yapıya binip halatların sarılı olduğu mekanizma ile yukarıya çekiliyorlardı. 

“Lütfen Prenses Melanie için öncelik verin.” Lucas’ın söylediklerinden sonra ilk mekanizma boşaltılmıştı. Bindikten sonra yavaş yavaş yukarıya doğru çekilmeye başlanmışlardı. Duvarın üzerine çıktıklarında doğmaya başlayan güneş gözlerini kamaştırmıştı. 

Lanetli PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin