Hediye

56 8 0
                                    

Melanie, uyandığında yataktan kalkıp üzerini değiştirdi. Uyuyan kocasını odada yalnız bırakarak çıktı.  Koridor boyunca yürüyüp terasa ulaştı. İçine dolan temiz hava onu rahatlatmıştı.

Sabahın erken saatleriydi. Güneş yeni yükselmeye başlamıştı. Gönderdiği kızıl ışınları terasa vuruyordu. İnsanlar yeni uyanmaya başlamış, biraz sonra hepsi işinin başında olurdu. Etraf hiç olmadığı kadar sessizdi. Küçük sesler bile net olarak duyulabiliyordu. Terasın sol tarafında boyunca uzanan ağaçtan bir tıkırtı geliyordu.

Melanie, tıkırtının nereden geldiğini merak edip o yöne doğru ilerledi. Ses artık son bulmuştu, bir şey duymuyordu. Terasın demirlerini tutup biraz bekledi. Eğer tekrar duyarsa ne olduğunu belki görebilirdi.

Çok geçmeden aynı sesi tekrar duydu. Yine bir şey tıkırdıyordu. Ses daha çok bir şey kırılma sesine benziyordu. Duyduğu sesin tam olarak nereden geldiğini anlayamamıştı. Önce yukarıya baktı ama bir şey göremedi. Sonra aşağıya göz gezdirdi ama yine bir şey göremedi. Heybetli çınar ağacının dallarına bakındı. Yaprakların arasında bir şeyin kıpırdadığını gördü, bir sincap.

Çınar ağacının üst gövdesinde bir oyuğun hemen önünde duruyordu. Kahverengi postu, sırtından kuyruğuna uzanan siyah şeritli küçük bir sincaptı. Elinde tuttuğu cevizi kırıyordu. Duyulan tıkırtı sesi ondan geliyordu. Küçük sincap elindeki kırdığı cevizi yedikten sonra dalların üzerinde zıplayarak terasın demirinin en sonuna geldi. Önce sakince bekledi, bir süre bakışları Melanie’de durdu. Kendisine bir tehlike oluşturup oluşturmayacağından emin olmak istedi. Genç kadının ona yaklaşmadığını anladığında kendini terasa attı. Hızlıca hareket ederek ağzına kadar ceviz dolu olan çömleğe yaklaştı. Almadan önce bakışlarını tekrar genç kadına çevirdi.

Melanie hâlâ aynı yerinde durmuş onu izliyordu. “Alabilirsin.”

Küçük sincap sanki onu anlamış gibi çömleğin içinden birkaç tane ceviz alıp tekrar zıplaya zıplaya dalların arasından eski yerine ulaştı. Oyuğun içine girerek cevizleri kendi küçük ambarına bıraktı. Tekrar terasın demirine geldiğinde meraklı bakışları yine Melanie’yi izliyordu.

Melanie, yerinden kıpırdayarak çömleğin yanına ulaştı. Çömleğin içinden aldığı birkaç ceviz ile tekrar aynı yerine geri döndü. Elinde tuttuğu cevizleri sincaba uzatarak gösterdi. Gelip ondan almasını istiyordu.

Küçük sincap, kendisine uzatılan cevizlere sonra da uzatan genç kadına baktı. Alıp almamakta tereddüt etti. Zarar görmek istemiyordu. Birkaç adım ona doğru yaklaştı ve tekrar bekledi. Birkaç adım daha atarak kendisine uzatılan cevizlere ulaştı. Hızlı bir hareketle cevizin bir tanesini alıp geriye çekildi. Kendisine ceviz uzatan genç kadın kıpırdamıyordu. Halen daha cevizleri uzatıyordu. Küçük sincap tekrar ona yaklaştı ve kalan cevizlerin hepsini aldı. Tekrardan zıplaya zıplaya yuvasına vararak cevizlerini bıraktı. Bir tanesini alarak yuvasının önüne çıktı.

Melanie, hayatında ilk defa bir sincabı bu kadar yakından görmüştü. Elleriyle ona ceviz vermişti. Üstelik kendisinden korkmamıştı. Küçük sincap şimdi karşısında elindeki cevizini kırıp afiyetle yiyordu. Küçük sincap, elindeki cevizi yemeği bitirdiğinde oyuktan içeriye girdi. Kısa süre sonra elindeki palamut ile yuvasından çıktı. Dalların üzerinde zıplaya zıplaya terasın demirine geldi.

Küçük sincap, Melanie’yi izliyordu. Yavaş ve temkinli adımlarla kendisine yaklaştı. Elinde tuttuğu palamudu yakınına bıraktı. Ona verdiği cevizlerin bir hediyesiydi bu. O da elindekileri Melanie ile paylaşıyordu. “Teşekkür ederim,” dedi Melanie. Küçük sincabın kendisini anladığından emindi. Küçük sincap, bir süre Melanie’yi izledikten sonra duyduğu tıkırtıdan korkup hızla yanından uzaklaştı.

Lanetli PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin