Uyuşmak

551 38 60
                                    

Kumsal - Günümüz -

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kumsal - Günümüz -

Gerginlik kafa derimi zorluyor. Ense kökümden şakaklarıma çıkan bir ağrı var. Buna sebep olan düzensiz uykularım mı, yoksa tuhaf rüyalarım mı kestiremiyorum. Kabus da diyebilirsiniz. Ben dememeyi tercih ediyorum. Enerjiye inanırım. Bir şeye ne kadar odaklanırsanız onun enerjisini kendinize çekersiniz.

Peki ben neden sürekli iyiye odaklanırken hayatımı bok gibi geçiriyorum. Enerji bile bazen bozuk atar.

Yataktan çıkmadan doğruluyorum. Sırtım tahta başlığın sertliğine dayanıyor. Kemiklerimin isyanını duyabiliyorum. Biraz yemek ye! Bize yumuşak bir et bariyeri lazım. Onları dinlemiyorum bile. Yemek yemek... Bilirsiniz işte, tam anlamıyla külfet. Açlıktan ölmemek için görev bilinciyle vücuduma aldığım yakıtın bir sistemi. Sistemler... Hepsine lanet olsun.

Hep böyle biri değilim. Ağzı bozuk, ruhsuz kızın teki diye yargılamayın beni. Sadece... O günün yıldönümü yaklaştıkça geriliyorum işte. Ben, Dilara ve Hazal'ın düştüğü o bok çukuru yılı. Düşüşümüz hala bitmedi ama ben tükenmek üzereyim. Dudaklarım titrerken aralarına sokuşturduğum sigarayı yakmaya çalışıyorum. Çakmağın gazı bitmiş. Lanet! Çakmağı duvara, sigarayı yatağın üzerine fırlatıyorum. Yanımdaki beden homurdanarak diğer tarafına dönüyor. Yüzüm tiksintiyle buruşuyor. Onu sabahları yatağımda her gördüğümde kendimden biraz daha nefret ediyorum. Onu seviyor muyum bilmiyorum. Sadece, geceleri kabuslarımla baş başa olmak istemiyorum. Onun bedeni benimkini sarmalarken düşüncelerden uzaklaşmak çok kolay ama sonra... Sabah oluyor ve ben onun horultusuyla baş başa kalıyorum.

"Uzay." diyorum bıkkın bir sesle. "İşe gideceğim, kalkman lazım."

"Biraz daha." Sesi yastıkların arasından boğuk bir şekilde yükseliyor ya da kayboluyor.

"Biraz daha yok." Onu ittirip yere düşürüyorum.

Çarşaflara dolanan bedeninde kafası şaşkınlıkla havaya kalkıyor. "Bu da neydi şimdi?" Dağınık saçı yüreğimi sızlatıyor. Onu seviyorum diye kabulleniyorum. Peki öyleyse her sabah ondan neden tiksiniyorum? Yüzüm düşüyor, gözlerim sulanıyor ve yatağın içine tekrar süzülüp cenin pozisyonunda kıvrılıyorum. "İyi değilim." diyorum kulaklarımda yıllar önceki tiz çığlıklar yankılanırken. "Üşüyorum."

Uzay derin bir nefes alıp yanıma yatıyor ve bana sıkıca sarılıyor. "Hep yanındayım, biliyorsun değil mi?"

Gel gitli ilişkimizi düşünüyorum. "Hep değil, sen de bunu biliyorsun öyle değil mi?" Benim gözlerim karanlık ama o gülümsüyor. İşte size kötü bir ilişki örneği. Birbirimize iyi gelmiyoruz ama birbirimizin yanındayken uyuşuyoruz. Bize iyi gelen şey de tam olarak bu, kötü hiçbir şey hissetmemek.

Büş geldiiiiii!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büş geldiiiiii!

Başlama tarihinizi ve bu hikayeye nereden ulaştığınızı belirtin lütfen. Notlar tarihi kesitlerdir.

Bakalım hikaye bizi nereye götürecek, ilk bölüm hakkında düşünceleriniz nedir?

Sonsuza KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin