2. Bölüm

204 19 10
                                    

Efsun

"...yaşlı hanım haklıydı. Burada bizden başka kimse yoktu."

Kumsal heyecanla arkasını dönüp çıktığında, kitaplarla dolu bu ilginç kütüphane ile başbaşa kalmıştım. Henüz okulun başında olduğumuz için kimse buraya gelmiyordu tabii. Bir iki kişi dışında kütüphane neredeyse boştu ve bu normaldi.

Çoğu kişi kitap okumaktan pek zevk almazdı. Özellikle ağır felsefe kitaplarından... Benim içinse felsefe bir tutkuydu. Bilinmeyeni keşfetmek ve buna kafa yormak, hiç sıkılmadan saatlerce yapabileceğim bir şeydi. Var olanların dışında kalanları, gizemleri, şifreleri veya evreni anlamaya çalışmak benim için bir amaç niteliğindeydi.

Çoğu zaman insanlarla tartışmaya çalıştığım felsefe, dikkat çekici olmadığı için dışlanmama sebep olabiliyordu. Bu yüzden dışarıda bunu konuşmayı pek tercih etmez, genellikle insanların olmamı istediği kişi olmaya çalışırdım. Bunun kulağa oldukça yanlış geldiğinin farkındayım ama ben böyle büyümüştüm işte. Ailem beni böyle yetiştirmişti. Eğer onların istedikleri gibi davranmaz, sorumluluklarımı bilmezsem başıma hiç hoş olmayan şeyler gelirdi.

Mesela bir keresinde tarikatte saçma bulduğum bazı işlerin sadece bana yaptırılmasına karşı çıkmış, diğer iki erkek kardeşlerimin de yardım etmesi gerektiğini söylemeye cüret etmiştim. Tartışma, kafamı bulandırdıklarını iddia ettikleri kitaplarımın yakılması ile sonlanmıştı.

Bunun gibi çokça olay yaşadığınızda ve otoriteniz yetersiz olduğunda, susmanın ne büyük bir lütuf olduğunu anlıyorsunuz. Eğer onların istediği kişi olur ve gözlerine batmazsam bir sorun çıkmazdı. Sanırım benim de yapmam gereken fedakarlık buydu. İçimden geldiği gibi davranmak veya tutkularım hakkında bir yaşam çizmek benim için bir lüks sayılırdı. Kendimi ne bir şey hayal edebilecek kadar özgür, ne de istediğim şeyi alabilecek kadar güçlü hissediyordum. Bu yüzden başkaları konusunda ben, iyi bir aktördüm.

Hayatım boyunca sadece Kumsal beni olduğum gibi kabul etmişti. Adımlarını bana uydurmaya çalışacak kadar çok hemde. Çoğu zaman anlattıklarımdan bir şey anlamasada anlıyormuş gibi kafa sallayıp, ciddi bir yüz ifadesiyle hiç konuşmadan beni dinlerdi. Karakterinin bu tarz şeylere ne kadar zıt olduğunu biliyordum ve buna rağmen bana verdiği değeri böylesine tatlı bir yönüyle göstermesi, onu benim hayatımdaki en önemli kişilerden biri yapmıştı.

Onunla ilk tanıştığımda yıkık dökük bir haldeydi. Aslında tek amacım ona yardım etmekken gün geçtikçe anlamıştım ki, işin gerçeği hep o bana yardım etmişti. Hiç bilmediğim ve keşfetmem gereken yönlerimi keşfetmemi sağlamıştı. Bu üniversiteye gelmemde bile onun payı vardı. Eğer o olmasaydı ailemin sözünü dinleyip üniversiteye bile gitmeyecek ve zamanımın çoğunu Umai'nin tarikatında geçirecektim. Bir hayalim veya olmak istediğim bir kişi olmayacaktı. Bana söylenenleri inkarsızca yapıp, kendime bile ait olmayan bir hayatta öylece savrulup gidecektim.

Kumsal bana "Nasıl bir hayat istedin?" diye gerçekten merak ederek sorduğunda, verdiğim ezbere bir cevabım vardı "Ne önemi var ki? Ne de olsa izin verilmeyecek.". Kumsal yattığı yerden doğrulup bana "Hayallerin için izin mi istiyorsun?" dedi ve ben daha cevabımı bile düşünmeden omuzlarımdan tutup "Kendini keşfet. Bulacağın şey her ne olursa olsun ben onun arkasında olacağım." diye eklemişti. O an hayatımın neredeyse tersine aktığını söyleyebilirdim. İşte o cümleydi benim aradığım. Hiçbir kitapta yazmayan, hiçbir şiirde bulamayacağınız bir sözdü bu. Bir dosttan duyduğumda büyülü bir hale gelmişti. Görünürde aynıydım ama içimde çok şey değişmişti ve evet işe yaramıştı da. Şimdi buradaydım.

Aradığım kitapları bulamıyor olmak sinirimi bozduğunda odağımı raflardan çekip duvarlara çevirdim. Ne ilginç işlemelerdi bunlar. Ne kadar büyüleyici görünüyorlardı. Kahverengi ahşap duvarların arasına kazınmış altın rengi işlemeler... Doğrulup işlemeleri yakından incelemeye başladım. Kim bilir, belkide hepsinin bir anlamı vardı.

ASTRAL: Li&Nksy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin