4. Bölüm

105 17 6
                                    

Efsun

"Ruhunu özgür kıl. İçindeki sana uzan."

Kumsal'ın arkamdan geldiğini umarak kapılara koştum. Yaşlı Hanım kütüphanede yalnızdı ve muhtemelen bunu bilen tek kişi bendim. Onu orada bırakamazdım. Ayrıca okulu benden daha iyi biliyor olmalıydı, bizi bir sığınağa götürebilirdi.

Kapıdan içeri girdiğimde, dışarıdaki kaosun içeridede yaşandığını gördüm. Etrafta sayabildiğim üç tane ceset vardı. Cesetlerin etrafındaysa kan göletleri... Koridorda benden başka kimse yoktu ve kapıların ardımdan kapanması, dışarıdaki çığlık seslerini engellemişti. Artık etrafımda yoğun bir sessizlik hakimdi.

Hızlı fakat sessiz adımlarla koridorda ilerlemeye başladım. Kan göletlerinin etrafından dolanıp, cesetlere yaklaşmamaya özen gösteriyordum. Korku midemi bulandırırken kusmamak için dişlerimi sıkıyordum. Tavandaki ışıklar gidip geliyordu ve bu korkumu gittikçe arttırıyordu. İçeride bir yaratığın olma ihtimali içimi kemiriyordu. Tanrılar... bu güzel geceyi hiçbir şeyin mahvedemeyeceği düşünmemin üzerinden yalnızca dakikalar geçmişti. Bu şanssızlık mıydı yoksa kötüyü mü çağırmıştım?

Kumsal arkamdan gelmemişti. Onun kaçmış olduğunu umuyordum. Ufak tefek ve hızlıydı. Bana kıyasla çabucak karar verebiliyordu. En kötü ihtimalle bir masanın altında saklanabilirdi ve eğer şanslıysa, yaratıklar onu fark etmezdi. Yaşlı Hanım'ı bulduktan sonra Kumsal'ı arayacaktım. Endişeyle derin bir nefes aldım.

Arkamdan gelen bir tıslama sesiyle hızla döndüm. Bir yılandan çok insan tıslaması gibiydi. Yaratık sesi gibiydi... Görünürde bir şey yoktu fakat artık burada yalnız olmadığıma emindim. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Etrafımda kendimi koruyabileceğim hiçbir şey yoktu. Zemin kattaydım ve bir alt kata inmem gerekiyordu. Sonuçta kütüphane bir yeraltı kütüphanesiydi. Asansöre çok yaklaşmıştım fakat ışıkların dengesizliği elektriğe güvenmemem gerektiğini gösteriyordu. Merdivenlere ilerlemeliydim.

Kalbime inen bir acıyla olduğum yere çakıldım. Tanrılar ne yapıyordum ben? Kumsal'ı bırakamazdım. O, şu an dışarıda kaosun göbeğindeydi ve ben onun yanında değildim. Aptalca bir karar vermiştim. Hızla arkama dönüp koşmaya başladım. Çıkardığım ses umurumda değildi, Kumsal'ı bulmalıydım. Geldiğim yöne doğru koşarken boğazımdaki düğüm bastırılamaz olmaya başlamıştı. Eğer Kumsal'a bir şey olduysa kendimi asla affetmeyecektim. Aptal Efsun, aptal Efsun... Kendimi yumruklamak istiyordum. Korkuyla yanlış karar vermiştim.

Köşeyi dönmemle bahçeye açılan kapılar karşıma çıktı. Sadece birkaç adım ve sonra... Omzumdan tutan bir el beni metrelerce geriye savurdu. Dolaplara çarpıp yere düştüğümde kolumda büyük bir acı hissettim. Ciğerlerimdeki tüm nefes boşalmıştı. Kafamı kaldırdığımda bir yaratığın doğrudan bana baktığını gördüm. Kahretsin...

Gülümsüyordu ve görünüşü gerçekten korkunçtu. Siyah gözlerinde iki küçük turuncu ışıltı vardı ve aynı renkteki saçının bi kısmı kazınmış, bir kısmı ise karman çormandı. Kadın vücuduna sahipti ve yanmış gibi görünen kıyafetleri vücudunu zar zor örtüyordu. Normal bir insana göre oldukça uzundu.

Çığlık atmak istiyordum fakat sesim çıkmıyordu. Hızla ayağa kalkıp koşmaya başladım. Ne tarafa gittiğim hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. Tanrılar kesinlikle ölecektim. Bahçedeyken onların ne kadar hızlı olduklarını görmüştüm. Koşarak kurtulmamın imkanı yoktu. Bir şeyler düşünmeliydim lakin korkudan başka hiçbir şey düşünemiyordum.

Ardımdan gelen adım sesleriyle onun peşimden geldiğini anlayabiliyordum fakat adım sesleri hiç yaklaşmıyordu. İsterse bana çoktan yetişebileceğini biliyordum. Benimle oyun oynuyor olmalıydı. Hızla karşıma çıkan bir odaya girip kapıyı ardımdan kilitledim. Malzeme odası... Tiyatro kulübünün malzeme odasında olmalıydım. Etrafımda renkli birçok eşya vardı ve hepsi oldukça eski görünüyordu. İşime yarayacak bir şeyler aramaya başladım. Bir sopa, bir ip veya ölümcül herhangi bir şey.

ASTRAL: Li&Nksy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin