Kumsal
"Li."
Kaos artık sona ermişti fakat kan ve hüzün silinmemişti. Kimi insanlar cesetlerin etrafına toplanmış ağlıyor, kimi insanlar yaşadıkları için arkadaşlarına sarılıp şükrediyordu. Her yer kırmızıya boyanmıştı. Bu manzarayı izlemek ise canımı yakıyordu. Neyse ki Ef iyiydi. Onu kurtarmak için tam zamanında yetişebilmiştim. Soyut Ejderha'nın gücünü kabul etmiştim ve anlıyordum ki doğru kararı vermiştim. Aksi halde Ef veya diğer insanlar için orada olamayacaktım.
Soyut Ejderha'nın bana bahsettiği diğer ejderha sahibi yanımda duruyordu. Onun aksine ben bembeyazdım. Gücü kabullenmemle birlikte etrafımda oluşan beyaz ışık patlamasının ardından kendimi ilginç bir kostümün içinde bulmuştum. Tek bacağımdan belime kadar sarmal bir şekilde uzanan siyah, içinde renkli parıltılar bulunan bir ejderha vardı. Belimi saran siyah rengin ardından vücudumu kaplayan beyaz bir kostüm... Ellerimde, içinde renkli parıltılar bulunduran siyah bir renkle kaplıydı fakat bu ışıltılı karanlık sadece ellerimden kollarımın altına kadardı. Kollarımın üzeri ise yine beyazdı ve boynuma kadar devam ediyordu. Yüzümde tıpkı diğer ejderha sahibininki gibi yalnızca gözlerimin etrafını kapatan beyaz bir maske vardı. Saçlarım her zamanki gibi at kuyruğuydu fakat at kuyruğumdan aşağıya beyaz sarmallar iniyordu. Ef'i bulmak için koşarken okulun içindeki bir aynadan kendi yansımamı görmüştüm ve gördüğüm kişinin kendim olduğunu anlamakta güçlük çekmiştim. Oldukça farklı görünüyordum. Muhtemelen Ef bile beni tanıyamamıştı. Öyle ki hala dik dik bana bakıyor, ne olduğumu çıkarmaya çalışıyordu. Kendimi gülmemek için zor tutuyordum. Derin bir nefes alıp etrafıma tekrar baktım. Belena hariç hepimiz oradaydık ve etrafta tek bir iblis dahi kalmadığından emin olmalıydık.
"Sanırım bitti." dedim sesimin ciddi çıkmasını umarak.
"Öyle görünüyor. diye yanıtladı diğer ejderhanın sahibi. Ardından bana dönüp ellerini bağdaştırdı. "Sen soyut ejderhanın sahibisin değil mi?
"Evet." sesim oldukça cılız çıkmıştı. Bir anlığına onun gibi kahramansal konuşamadığım için utandım. Ezik gibi göründüğüm için kendimi yumruklamak istiyordum. Omuzlarımı dikleştirip elimden geldiğince özgüvenli durarak konuşmaya devam ettim. "Ben soyut ejderhanın seçilmiş sahibiyim."
Omuz silkti. "Daha uzun birisini beklerdim."
"Pardon?" dedim öfkeyle.
Siyah adam beni umursamadan etrafımda dönmeye başladı. Tedirginliğim gittikçe artıyordu ve bu sinirimi daha çok bozuyordu.
"İsmin ne peki?"
Tanrılar. Bu çocuk oldukça küstahtı ayrıca kendi adımı söyleyemezdim. Soyut Ejderha beni kimliğimi gizlemem konusunda sıkı sıkı uyarmıştı. Okula doğru koşarken bana hızlandırılmış bir süper kahraman eğitimi vermişti fakat o an kendime bir isim düşünmemiştim. Hızlı düşünmeliydim.
"Bir adın yok sanı..."
"Li." diyerek sözünü kestim. "Adım Li." Daha özgüvenli bir şekilde konuşmaya başladım. "Ve sende Somut Ejderha'nın siyah taytlı sahibi olmalısın."
Yanında duran iri çocuk elini ağzına götürüp bunundan güldü. Kahkahasını bastırarak yüzüne tekrar ciddi ifadesini takınmaya çalıştı. Ef ise güldüğü gözükmesin diye kafasını başka yöne doğru çevirdi.
Somut Ejderha'nın sahibi karşımda durup doğrudan gözlerime baktı. Bir anlık korksamda bunu gizlemeye çalıştım. Beni incelemeyi bitirmiş olmalıydı. Zaten biraz daha devam etseydi kafasına tekme atmayı planlıyordum. Muhtemelen hemen ardından da koşmaya başlardım çünkü eğer isterse beni rahatça öldürebilecek gibi duruyordu. Yüzüne düşen koyu kahve saçlarını elleriyle geriye doğru taradı. Düz saçları, kahverengi gözleriyle oldukça güzel bir uyum içerisindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTRAL: Li&Nksy (TAMAMLANDI)
FantasyTürk mitolojisini daha önce hiç böyle görmüş müydünüz? Hayallerini gerçekleştirmek için Kıbrıs'a giden Kumsal ve en yakın arkadaşı Efsun, kendilerini hiç beklemedikleri bir kaosun içinde bulur. Soyut Ejderha tarafından seçilen Li ve Üç Büyücü'nün ki...