Kumsal
"O zaman uçurumun kenarında benimle dans et."
Ankara'da ne kadar zaman geçirdik bilmiyordum. Öğrendiğimiz ve denediğimiz onca şeyden sonra her şey birbirine karışmış, takvim yaprakları hızlı hızlı akar olmuştu. Kendimizi havaalanında koştururken bulduğumzda ise Kıbrıs, tekrar bulduğumuz yer olmuştu. Ef valizini hızlı hızlı çekiştirirken çıkan ses, ne kadar aceleci olduğumuzu kanıtlıyordu. Bulduğumuz ilk uçak biletini parasına dahi bakmadan satın almış, her daim kapımın önünde bekleyen şoförüme gözükmeden Ankara'yı yeniden ardımızda bırakmıştık. Havaalanının dev kapılarından kendimizi dışarı attığımızda yüzüme vuran ılık rüzgar beni gülümsetmişti. Ankara'nın korkutucu soğunun yanı sıra burası bizi kucaklıyor gibiydi. Güzel olan her şey adına! Burayı özlemiştim.
Ef "Onlara nasıl ulaşacağız?" dediğinde yüzümdeki gülümseme tamamiyle silindi.
"Bir yolunu buluruz. Öncelikle gidip eşyalarımızı odamıza geri koyalım."
Yoldan geçen bir taksiye yüksek sesle seslendikten kısa bir süre sonra Angora'nın önündeydik. Acele ettiğimizden midir bilmem sanki zaman olduğundan daha hızlı akıyordu. Koşar adımlarla odamıza doğru giderken bir yandan Aureyn ve Uroras'a nasıl ulaşacağımızı düşünüyordum. Daha önce telefon numaralarını almak iyi olabilirdi belki ama bu kimliklerimizi riske atardı. Yani telefonumun rehberinde Aureyn, hani şu süper kahraman olan diye biri kayıtlı olsa... Düşünceme istemsizce kıkırdadım. Ef kapıyı açıp önden içeriye girdiğinde onu takip ettim ve valizimi duvarın kenarına bıraktım.
"Sence dönüşmeli miyiz? Belki onları bulmamız daha kolay olur." dedi Ef çıkmak için yeniden kapıya yönelirken.
"Günün bu saatinde mi? Sence de çok dikkat çekmez miyiz?"
Ef bir eliyle alnını sıkıştırıp sert bir nefes verdi. "Evet haklısın. Ne düşüneceğimi kestiremiyorum."
Ardından kafamda yanan bir ampulle sıçradım. "Bir fikrim var." Ef elini alnından çekip meraklı gözlerle bana bakmaya başladığında devam ettim. "Benimle gel."
Katları hızlıca inip sahile doğru yürürken Ef hiç soru sormadan beni takip etti. Çok geçmeden sahile vardığımızda Aureyn ve Yiğit'le yaşadığım anılar gözümün önünde canlandı. Yiğit ve Aureyn... İkiside benim için çok değerliydi. İkiside bana çok güzel anılar kazandırmıştı. Yiğit daha çapkın ve hareketliyken Aureyn, daha oturaklı ve bir nebze kibirliydi. Yüzümün kızardığını, kulaklarımın ısındığını hissettim fakat hangisini düşünmenin beni utandırdığını veya heyecanlandırdığını kestiremiyordum. Neden böyle hissediyordum?
"Nereye gidiyoruz?"
Ef beni düşüncelerimden çıkardığında bir ağacın önünde durduğumu fark ettim. Bu ağaç benim güçlerimi kazandığım gün sihirli bir şekilde bana bir geçit açan ağacın ta kendisiydi. Hala oldukça görkemliydi ve yaprakları... Kıştan dolayı azalmış olsada rüzgarda dans etmeye devam ediyordu. O gün hissettiğim tüm o güç yeniden içimde dans etmeye başladı. Ef'in sorusunu daha fazla havada bırakmadan ona döndüm. "Bu ağaç benim güçlerimi kazandığım gün bana bir geçit açtı. Soyut Ejderha'yı burada buldum. Küçük bir ihtimal biliyorum ama belki Aureyn'i burada bulabilirim diye düşündüm."
Ef eliyle bana geçmem için işaret etti. "Denemekten zarar gelmez."
Gülümseyip kararlı adımlarla ağaca doğru yaklaştım. Tıpkı o gün gibi her şeyin hissiyatı artmıştı. Evren tekrar o ağaca dokunmam için adeta çırpınıyordu. Daha fazla beklemeden elimi ağacın gövdesine koydum. Vücudumun bu hisle sarsılmasına izin verirken umutla geçidin açılmasını bekledim. Gözlerimi kapatmış, her şeyi hissetmeye odaklanmışken Ef'in titreyen sesini duydum. "Kumsal ağaca neler oluyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTRAL: Li&Nksy (TAMAMLANDI)
FantasíaTürk mitolojisini daha önce hiç böyle görmüş müydünüz? Hayallerini gerçekleştirmek için Kıbrıs'a giden Kumsal ve en yakın arkadaşı Efsun, kendilerini hiç beklemedikleri bir kaosun içinde bulur. Soyut Ejderha tarafından seçilen Li ve Üç Büyücü'nün ki...