15. Bölüm

23 8 1
                                    

Kumsal

"O karanlığın içine doğmuş bir ışık gibi."

"Başaracağınızı biliyordum." dedi Doğukan omuzuma hafif bir yumruk atarak. Hiçbir şey demeden gülümseyerek karşılık verdim. Kutlama yapmak için oturduğumuz çardağın masası, yediğimiz pastanın çöpleri ile doluydu. Başarımızı kutlamak için dostlarımız bize bir sürpriz hazırlamışlardı. Her ne kadar onların bu ince hareketine sevinmiş olsamda aklım hala birkaç gün önce gördüğüm o andaydı. Gülümseyip hiçbir şey yokmuş gibi davransamda arada bir boşluğa dalıp gidiyordum. Geceleri rüyamda kurtaramadığım o kadını görüyordum. Aureyn ile aramız ısınmış olsaydı ona bunun nasıl olduğunu sorar, Soyut Ejderha hakkında biraz olsun bilgi edinirdim fakat o burada değildi. Onların bizden bir şeyler sakladığı hakkında tartıştıktan sonra hiç antrenman yapmaya gitmemiştim. Aureyn ve Uroras'a hala bir miktar kırgın olsamda bu konuya fazla kafa yoramıyordum. Ejderhamla yaptığım o tuhaf şeyi bir daha yapmaya ise cesaret edememiştim. Korku... Son zamanlarda hissettiğim tek duygu buydu.

"Hey! Bir sorun mu var Kumsal?" dedi Yiğit kolumdan tutarak. Beni daldığım düşüncelerden çıkardı.

"Hayır her şey yolunda. Aslında gitmem gereken bir yer var. Gitsem iyi olacak." dedim ve kocaman gülümseyerek el salladım. Ef bana şüpheli gözlere baktığında ona her şeyin yolunda olduğuna dair göz kırptım. Ardından çardaktan çıkarak taş yolda yürümeye başladım. Sahile gitmeliydim. Düşünmeliydim.

At kuyruğu saçım ben yürüdükçe sallanırken soğuyan hava omuzlarıma vuruyordu. Güneşin batarken oluşturduğu kızıl gökyüzüne gözlerimi çevirdim. O kadını kurtarmalıydım ama nasıl? En azından nerede olduğunu öğrenebilseydim o maskeli adamların icabına bakardım. Üzülerek kollarımı tuttum. O kadın bir anneydi. Çocuklarını çok seven bir anneydi... Çocuklarının şuan ne durumda olduğunu düşünmek bile istemiyordum. Karnıma sancılar girerken yürümeye devam ettim. O gece istemeden bir kadının anılarına girmiştim, bu aşikardı lakin anılara girdiğimde onlara müdahale edemiyordum.

Sahile vardığımda kumların üzerine, denizin dalgalarının usul usul vurduğu kıyıya oturdum. Kim bilir bu kişi gibi daha kaç kişinin başına neler gelmişti. Dövüştüğümüz her iblis aslında masum birer insandı. Elime aldığım bir taşı öfkeyle denize fırlattım. Eğer bu insanları kurtaramıyorsak biz neden bir süper kahramandık ki? Dahası tüm bunları bilirken yeniden bir iblis saldırısı olursa onlara nasıl vurabilirdim ki?

Ayrıca bir de etrafımızda bizi sabote etmeye çalışan kötü niyetli insanlar vardı. Daha onların bile üstesinden gelememişken koca bir örgütü nasıl devirebilirdim?

"Yanlış kişiyi seçtin koca adam." dedim Soyut Ejderha'nın beni duymasını ümit ederek. Dizlerimi kendime doğru çekip dolan gözlerimi dizime doğru bastırdım.

"Seçimlerim konusunda beni çok sorguluyorsun evlat."

Korkarak başımı kaldırdım. İşte, Soyut Ejderha tüm görkemiyle karşımda duruyordu. Yarı saydam devasa vücudu ve beyaz gözleri doğrudan bana bakıyordu.

"Bunca zaman neredeydin?" dedim titrek bir sesle.

"Yüreğinde saklanıyordum."

Susup bu cevabın anlamını bir süre düşündüm. "O kadını kurtaramadım. Kimseyi kurtaramadım."

"Fakat kurtarabilirsin."

"Ama nasıl? Nerede olduklarını, kim olduklarını, ne amaçladıklarını bile bilmiyorum."

"Henüz kendini bile bilmeyen biri için çok şey merak ediyorsun."

Yüzümü tekrar dizlerime gömdüm. "Kim olduğumu biliyorum ben. Beceriksiz bir yüz karası."

ASTRAL: Li&Nksy (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin