1.5

89 2 0
                                    

Bir hayaletten daha yalnızım.
-Alanur

(Kerem'ın anlatamıyla)

"Iıı şey kanka ben dışarıya çıkacağım hava almak için. Belki yolda sigara falan alırım. İster misin?" diye sordu ayağa kalkarak. Umarım o sigara boğazında kalır. "Hayır beni tanıyorsun, içmiyorum." dedim gülümseyerek.

Emre dışarıya çıktığında Gece'nın kapısına hafifçe çaldım. Ve gördüğüm manzara kanımı dondurmuştu.

"Gece!" diye bağırdım korku içinde. Gece bayılmıştı. Orada öylece yerde yatıyordu. "Gece uyan...gece diyorum! GECE! KIMSE YOKMU?!" Ayağa telaşla kalkıp etrafıma bakındım. Telefon.

Gece'nın telefonu.

Titreyen ellerimle gördüğüm ilk kişiyi aradım. Oda Ayten ablaydı. Bir kaç saniye bekleyip gecenın kafasını bacağımın üstüne koydum ve saçlarını geri attım. Sakin kalmalıydım.

"Gecem? Noldu?" diye sordu Ayten ablanın sesi.
"A-ayten abla, benim. Kerem. Gece bayıldı. Kimse evde yok, b-ben ne yapacağımı bilmiyorum."
Ayten ablanın ayağa kalktığını duydum. "NE?! A-AMBULANSI ARA! HEMEN! HASTANEYE GELİYORUM." Birşey demeden telefonu kapattı.

***
"Sen nasıl kardeşini yalnız bırakırsın,Emre?!" diye bağırdı Ayten abla delirmiş şekilde. Yarim saattır gece o odadaydı. Hastanedeki telaş hepimizi korkutuyordu. Gecenın babası hiç birşey demiyordu, sadece orada oturuyordu.

Emre kendini suçlar şekilde sinir krizi geçiriyordu. Sağa sola yürüyüp gözyaşlarını siliyordu. Gebersin.
"Ayten abla, ben su getireyim." dedim sessizce. Hızlı adımlarla gittim. Çünkü nedense çok ağırıma gidiyordu bu.

(Gece'nın anlatamıyla)

Ölmek bu mu? Gözlerini kapatıp hiç açamamak, sanki kurtulmuş gibi hissetmek. Hiç birşeyi duymamak fakat bilmek, konuşmak istemek ama ağızını açamamak?

"Gece...uyan. Sana söz vermiştim, sana daha güzel bir hayat vermeye. Lütfen sözümü tutmama izin ver. Uyan." dedi bir ses. Gözlerimi açamasamda biliyordum. Oydu. Benim kahramanımdı.

"Ayten ablan, baban seni çok merak ediyor,gece. Ben daima yanındayım." Sonra ayağa kalktığını duydum. Elini tutup 'gitme' demek istiyordum, fakat olmuyordu. Tutamıyordum. Kalkamıyordum. Enerjim yoktu.

Sonra kapının açıldığını, ve içeriye bir kaç kişi girmişti. Lanet olası, oda vardı. Katilim. Ayten abla başımı okşayıp ağlamıştı. "Gecem...kuzum uyan." Babam hala şoktaydı. Çünkü konuşamıyordu. Küçüklüğümden beri böyleydi.

Annem onu bıraktığı günde böyleydi. Babam sessiz sakin orada kalıyordu. O zamanlar 'nasılda kalpsız hiç üzülmüyor' diye düşünürdüm. Fakat gerçek kalpsız annemmiş.

Gözlerim yavaş yavaş açılırken lamba üzerime geliyordu. "Lambayı kapatın ya.." diye söylendim yorgun sesimle. Babam ayağa kalktı, mutluluk içinde. Ayten abla ise kahkaha atmıştı. Sonra o geldi.

Emre.

Bu kez ise yüzünde mutsuzluk gördüm. Üzüntü, pişmanlık, mutsuzluk ve halsizlik. Emre yanıma gelip saçlarımı okşayacakken geri çekildim. "O nerde?" diye sordum.
"Kim?"
"Kerem."
"Dışarda bekliyor, niye?"
"Onu çağırabilir misiniz? Onunla yalnız konuşmak istiyorum. Teşekkür niyetinde."

Ailem sözümü ikiletmeyip dışarıya çıktı. Bir kaç saniye sonra Kerem içeriye girdi. Kendisi bir kaç saniye sessizce bana baktı. "İyi misin?" diye sordu bitkin şekilde.

Kafamı evet anlamında sallayıp ayağa kalktım. Kerem tedirgin şekilde yanıma geldiğinde gülümsedim. "Merak etme, iyim ben."
"Gece sana birşey soracağım. Lütfen doğru cevap ver."
"Peki?"
"Sen kendini öldürmek için ilaçlar mı yuttun?"
Gözlerim dolu şekilde ona baktım.

Kalbim hızla atıyordu, sözleri mermi gibiydi. Hayatımda hiç kendime zarar vermeyi düşünmemiştim. Hayatımda hiç kendime zarar vermemiştim. Vermeyeceğime dair yemin ettim.
"Hayır.." dedim yavaşça. Kerem iç çekti. İnanmıyormuş gibi.

"Bak, doktur bayılmanın sebebi ilaçlar yüzünden olduğunu söyledi." dedi yavaş yavaş. Yutkunarak ona baktım. "Ben...ben ilaç içmedim. Sana yemin ediyorum ki içmedim."
"Gece, hiç ölmeyi düşündün mü?"
Bu soru ağırdı.

"Kerem...sen...sen ne saçmalıyorsun ya!? Ben böyle birşey yapacak kadar düşmedim. Kendime asla zarar vermem."
Kerem kaşını çatarak bana baktı. İnanmıyordu. Şaka gibi, inanmiyordu bana. "He yani ilaçlari ben içtim öyle mi?"

Sinirli şekilde Kerem'e baktım. "Ben sana yapmadım diyorum. Yapmam. Ben ne olursa olsun babam için yaşamaya devam edeceğime yemin ettim. Şimdi bana inanmayacaksan çık git kapıdan ve bir dahada gelme!"

Belki...belki yanıma gelip 'sana inanıyorum' der...?

Kerem ise hala bana bakıyordu. İnceliyormuş gibiydi. "Sana inanamak istiyorum, ama gerçekten bilmiyorum, gece."
'Sana ailen inanmazken o niye inansın?'

"İyi o zaman siktir git!" diye bağırdım. Yanımda duran vazoyu kıracak şekilde elime aldım. Sonrada kendimi tuttum. Olmaz, ben deli değildim. Asla. Bu hareketi yaparsam oda buna inanacak. Benim deli olduğuma inanacak. "Kerem, çik git odadan." dedim bu sefer halsız sesle.

Kerem bir kaç saniye daha yüzüme bakıp gitti. Ve buda bir arkadaşlığın sonuydu.
Başlamadan biten bir arkadaşlığın.

----

Gece'ye hak veren 👉

Kerem'e hak veren 👉

Sizce gece gerçekten kendine zarar vermiş olabilir mi?

Gecem | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin