30. Bölüm

221 24 1
                                    

Kütüphane

Rigel nasıl olur da böyle bir şeyi bana söylemezsin! O iğrenç Ravenclaw'u öbür tarafa göndereceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Rigel nasıl olur da böyle bir şeyi bana söylemezsin! O iğrenç Ravenclaw'u öbür tarafa göndereceğim. Nasıl böyle bir şey yapma cüretinde bulunabiliyor! Hele bide bunu baban öğrense kim bilir ne olur?!" Evan bu olayı öğrenmişti ve sinir küpüne dönmüştü. Babamdan kastı Lord'u. İsmini insanların duyma riskine karşı ona direkt lord diye hitap etmiyorduk tabiki.

"Sorun değil Evan. Ayrıca İksirin etkisinden kurtuldum. Yani ona birisi bir şey yapacaksa o kişi ben olurdum sen değil. Sen bu işe karışma."

"Ama Rigel-."

"Evan Rosier bu kaçıncı söyleyişim!"

"Tamaaaam karışmayacağım. Sen daha iyi bilirsin." Ona gülümseyip kütüphaneye giden koridordan dönerken, Evan'ın yüzündeki bıkmışlık, her açıdan belli oluyordu. Göz devirip devam ettim. Kütüphaneye girdikten sonra boş yada olabildiğince az kişinin olduğu bir yer aradım ve bulmuştum. Eşyalarımı oraya bırakıp, iksir için bir kitap bulmak üzere oradan ayrıldım. En zayıf dersim iksirlerdi. Kitabı gördüğüm zaman tek düşüncem onu oradan almaktı. Normalde merdivenler oluru. Ben merdiveni bulmuştum fakat başka biri merdivenleri arka bölümde kullanıyordu, kitaplıktaki kitaplar ile yoğun bir bakışma içindeydi. Benim kitabımda çok yüksekte yüksekte olmadığı için uzanmaya çalıştım ama pekte bir faydası olmadı. En son zıplamak üzereydim ki bir kolun üstümden kitabı aldığını ve o kolun sahibinin arkamda olduğunu fark ettim. Tedirgin şekilde arkamı döndüğümde dinimde duran kişinin Regulus olduğunu gördüm. Bu normalde beni rahatlatan bir şey olması gerekirken, kalbimin hızlanmasına sebebiyet vermişti.

"Bu kitabı mı almaya çalışıyordun." Evet anlamında kafamı salladım ve elim kitaba doğru yeltendi. Bu boğucu ortamdan gitmek istiyordum. Normalde Regulus ile çok iyi anlaşırdık ama son zamanlarda onunla geçirdiğim zamanlar, bana göre arkadaş denilemezdi. Halbuki değişen bir şey yoktu. Değişen tek şey benim duygularımdı.

Kitaba doğru elimi uzattığımda, elini geriye ve yukarıya doğru kaldırdı ve almama engel oldu. Bu benim daha da sinirlenmeme neden olmuştu. Kitabı almak için ne kadar uzanırsam uzanırım boyum yetmiyordu. Regulus ise bundan keyif alıyordu.

"Hadi ama Ri bütün marifetin bu mu?" En sonunda benden uzak tuttuğu kitabı almak içim zıpladığımda amacıma ulaşmıştım ancak fazla güç kullanmış olduğumdan Regulus'un ayağı bir kitaba takılıp üstüne düşmeme neden olmuştu. Bu benim kitabıma kavuştuğum için zafere kavuşmama ve istemsiz bir şekilde kızarmama neden olmuştu. Regulus'unsa gözleri fal taşı taşı gibi açılmıştı ama sonrasında yüz ifadesi gülmeye başlamıştı.

"Hala kalkmadın? Yoksa çok mu rahat geldi Ri?" Dedi şakacı bir şekilde. Bu benim hemen toparlanıp ayağa kalkmamı sağladı. Yüzüm iyice kızarmıştı.

"B-ben özür dilerim. Bilerek olmadı Reggie. Gerçekten özür dilerim."

"Sorun değil Ri. Yüzüm kıpkırmızı olmuş istersen yıkamaya git." Kitabı da alıp oradan ayrıldım. Bir anda bana ne olmaya başlamıştı. Ne zamandan beri Regulus'a karşı bu kadar utangaç olmuştum. Eşyalarımı da geri alıp çıktım kütüphaneden. Bu seferki ziyaretim kısa sürmüştü ancak ben Rigel'sem ki öyleyim muhakkak buraya yakın zamanda geri gelecektim. Lavaboda yüzümü yıkadıktan sonra yatakhaneye doğru yol aldım ve yolda Alex Avery'nin kendisinden bir yaş küçük bir Gryffindor öğrencisine zorbalık yaptığını gördüm. Avery ile arkadaş denecek kadar samimi sayılmazdık ama arada grup sohbetlerinde konuşuyorduk ya da sabahleyin günaydın dileklerimizi gönderiyorduk.

Gryffindor öğrencisi bir hayli korkmuş görünüyordu. Kim bilir çocuğa ne demişti. Bu görüntü benim onların yanına gitmem için yetmişti.

"Ne oluyor burada!" Sesimin yüksekliğiyle ikisinde bana dönmüştü ve çocuğun korkusu daha da artmış gibi gözüküyordu.

"Hadi ama Rigel. Sadece ona bir ders veriyordum."

"Yani ona karşı tehdit veya hakaret içeren bir şey söylen mi? Ya da ona saldırdın mı?"

"Çok bir şey yapmadım ya. Eğer istersen ona sorabilirsin değil mi?" Dedi bir yandan çocuğa sırıtarak ve şeytanca bakarak. Çocuk titremeye başlamıştı ve birazdan bayılacak gibi duruyordu.

"Slytherin binasından, bu hareketinden dolayı ne kadar istemesem de iki puan kırıyorum."

"Ama Rosier sen de Slytherin binasındansın ve bu çocuk bir bulan-."

"Üç oldu." Avery bir hışımla yanımızdan ayrıldı. Ne kadar puan kendi binamdan da olsa bir cezayı haketmişti. Aklıma benim muggle doğumlulara yaptığım işkence ve katliam gelince duraksamama neden olmuştu. Eğer bana göre bir muggle doğumluya yapılan hakaretin cezası iki üç puansa, benim cezam muhtemelen önce eziyet edip sonra iyileştirilmem ve bu döngümün sürekli tekrar etmesi olurdu. Gözümden bir yaş düştü. Meğer ki ben ne kadar vicdansız bir insan olmuştum. Gittikçe o Lord bozuntusuna benzemeye başlamıştım.

"Teşekkür ederim Rosier. Bunu karşılığını nasıl öderim bilmiyorum. Ben senin de bana saldırmaya geleceğini düşünmüştüm." Kızın konuşmasıyla daldığım yerden kafamı ona çevirdim ve bir gülümseme gönderip, oradan ayrıldım. Benim yatakhaneye gidip, dinlenmeye ihtiyacım vardı. Kafamı bir an önce toplamaya ihtiyacım vardı.

𝔹𝕝𝕒𝕔𝕜/R.A.BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin