SELAMÜNALEYKÜM.......
İmam Nikahı Sabahı
Mahru üzüntüden kahrolmuş bir şekilde oturduğu yerde buz keserken üzerine atılan battaniyenin altından çıkmak istememişti. Güneş iyice kendisini belli etmişti, Rabia ve Hilal yerde sızmışlardı daha fazla dayanamayarak. Ali ve Mehmet de diğer köşede öylece dalmışlardı uykuya. Kapı hafifçe açıldığında Mahru kardeşlerine bakan gözlerini kapıya çevirdi gelen Kerim idi. Kerim kapıyı açınca öylece dikildiği yerde kala kalmıştı. Ablasına son yaşananlardan dolayı çok kötü davranmıştı. Ablası onun annesi gibiydi, tüm hırsını hırçınlığını anlayan canı ablası. Erkekliğini bir kenara bırakarak ablasının yanına çöktü bir kaç adımda ve sarıldı sımsıkı. Mahru erkek kardeşinin ona sarılmasıyla solan gözlerindeki yaşları serbest bırakmıştı.
" Ablammm, özür dilerim beni affet..."
" Kerimmm..."
Mahru ağlıyordu erkek kardeşi dedesine özenirdi, onun gibi acımasız olmak isterdi ama onu Mahru'nun merhameti büyütmüştü, hamurunda yoktu o kin.
" Abla ben sana çok kötü davrandım, sen sen...."
" Kerim şşş, ben sana hiç darılmadım ki"
Mahru'nun dünden beri akmayan yaşları bu kez şelale olmuştu. Kerim onun yumuşak karnıydı sanki sarılınca kırılmıştı. İkisinin de ağlaması şiddetlenince odadakiler de uyanmıştı seslere. Hepsi durumu algılayınca eşlik etmişlerdi.
" Gitme abla"
" Abim..."
" O seni düşünmedi abla bırak ne olursa olsun"
" Olmaz çocuklar olmaz..."
Saat ilerlerken Cihan da odasında takım elbisesini giyiniyordu, içinde hem heyecan hem de hüzün vardı. Kız kardeşi onun canıydı ama Nazlı da dünyasıydı. Sonunda muradına erdiği için seviniyordu, hem kız kardeşi de ağa karısı olacak diye düşünüp vicdanını rahatlatmaya çalışmıştı tüm gece.
Tüm aile büyüklerinde gelmesiyle evden çıkmak için beklerken Mahru dediği gibi simsiyah giyinmiş yerde oturuyordu, merdivenlerden Cihan'ın çıkışını duyunca umutla abisine baktı ama ne bakış. Cihan dünkü yediği dayağın izlerini yüzünden silememişti ama ruhundan çabuk silmiş gibiydi. Yüzünde hüzün yoktu, Mahru,
" Nasıl yani abim benim için hiç mi üzülmüyor" diye geçirdi içinde. Cihan yüzünde ki tebessümü kalabalık odaya girince sildi, herkesin yüzü asıktı çünkü.
" Hadi gidelim" dedi hiç pişmanlık duymadan. Hepsi şok olmuş bir şekilde bakarken,
" Babam nerede Kerim" diye devam etti. Mahru daha fazla dayanamayıp,
" Abi sen ...sen beni hiç mi düşünmüyorsun en bu halin"
Cihan kız kardeşinin yüzüne bakmamak için her yere bakmıştı ama Mahru'nun konuşmasıyla ona dönmüştü. Kendisini toparlayarak,
" Ne diyorsun" dedi soğuk sesiyle. Mahru ayağa kalkıp abisinin tam karşısında dikildi.
" Ne bu halin abi, bir de giyinmiş süslenmişsin, hiç mi utanmıyorsun sen..."
" Neyden utanacağım Mahru"
" Neyden mi? Abi seni dün öldüresiyle dövmüşlerdi, kanın akmıştı o konağın taşlarına, şimdi bir şey olmamış gibi süslenmişsin"
" Ne olmuş Mahru dövsünler, öldürseler ne olur. Ben Nazlı'ma kavuşmuşum çok mu"
" Ne demek ne olmuş ya ne demek." Mahru'nun sesi yükselince annesi "sus kızım baban duyacak" dedi korkuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEYECEĞİM (BERDEL)
ChickLitDoğuda masal bitmez. Her masal da mutlu sonla bitmez....... Geceye Yemin Olsun "Sevmeyeceğim" diye bağırdı Mahru. Geceye Yemin Olsun ki " Sevmem, Sevmeyeceğim" diye karşılık verdi Bedirhan. İki genç, berdelle evlenirken çok övündükleri gururlarını...