Bölüm 11

1.7K 87 100
                                    

SELAMÜNALEYKÜM.......

Nasıl gidiyor bakalım heyecanlı bölümler için iki delimizi takipte kalalım :)

Mahru yerde sanki canı bedeninden çekilmiş abisinin yanında ağlarken bir yandan da Cihan'ı uyandırmak için konuşuyordu. Nazlı da Cihan'ın hemen çaprazında başını iki elinin arasına almış bir ileri bir geri sallanarak ağlıyordu. Züleyha hanım ve gelinleri diğer aşiret kadınları ile birlikte yukarıda ki büyük odada sessizce oturuyorlar, yukarıdan erkeklerin odasından çıkacak kararı bekliyorlardı. Tüm konağın avlusunu büyük bir sessizlik kaplamışken erkeklerin girdiği odanın kapısı açıldı birden. O kapının gıcırtısı dışarıda bekleyenleri öyle korkutmuştu ki tüm gözler irileşmişti, kulaklar dikleşmişti. Kapıya bakan gözleri Boran Ağa'nın görüntüsü karşılamıştı. Oylama bitmiş kapı açılmıştı, ilk önce Boran Ağa çıktı kapıdan sonra Hüseyin Ağa ardından da İbrahim Ağa. Peşi sıra tüm aşiret büyükleri dışarıya çıkarken avlu bir anda kalabalıklaşmıştı.

Boran Ağa ağır ağır yürüyerek yerde oturan Mahru'nun tam karşısında dikilmişti. Mahru yaşlı adamın sadece ayaklarını görüyordu, gözlerini abisinden ayırmıyordu. Boran Ağa derin bir iç çekerek,

" Kararı sen belirleyeceksin" diye konuştu kalın ve tok bir sesle.

Aşiret ömrü hayatında belki de ilk kez böyle bir olaya şahit oluyordu. Mahru başını hafifçe kaldırdığında gözleri ağlamaktan kızarmış, gözünün beyazı kanla boyanmıştı. Tüm konak anlamaz gözlerle Boran Ağa'nın ne dediğini dinlerken Boran Ağa tekrar konuştu.

" Buralarda kızlara laf düşmez....amma...berdel mi ölüm mü? diye sorduğumuzda baban berdeli seçmedi, yerde yatanı öldürün dedi. Son sözü sana soracağım abinin canı mı yoksa berdel mi?" derken tüm gözler Mahru'ya çevrilmişti. Mahru'nun gözlerinden yumruk yumruk yaşlar süzülürken babasına çevirdi bakışlarını sonrada dizlerinde yatan abisine. Abisinin sonsuza kadar ondan gittiğinin düşüncesi bile genç kızı son saatlerde delirtmeye yetmişti. Abisi için kendisini feda ederdi ama babası, babası kızına kıyamadığından hayır demişti gerekirse Cihan öldün hatasını çeksin demişti. Mahru kafasını kaldırdı yine yerden ve annesine baktı bu defa da. Kendinden geçen kadın kabul et der gibi kafasını sallıyordu.

Mahru bakışlarını son kez babasına çevirdiğinde babası hayır anlamında yavaş hareketlerle kafasını salladı sağa sola. Babasının hemen yanında duran İbrahim Ağa ise yalvaran gözlerle baktı önce Mahru'ya sonra yere eğdi başını. Büyük aşiretin kibirli ağasının bile kızını sevdiğini gördü o an Mahru ama umurunda değildi Nazlı. Mahru derin bir nefes aldı, eliyle abisinin kanlar akan yüzünü okşadı.

" Kabul ediyorum" dedi ağlamaktan kısılmış sesi duyulmuyordu bile. Bu sözler üzerini başı yerde olan Hüseyin Ağa kafasını kaldırıp kızına bakmıştı yaş dolan gözlerle, ilk kez o an dolmuştu gözleri. Biliyordu ki Mahru abisi için kendi hayatını yakacaktı, ona burada neler yaparlardı çok iyi biliyordu. Mahru,

" Kabul ediyorum" demişti ama sesi o kadar az çıkmıştı ki Bedirhan odadan çıkmadığı için kızın ne cevap verdiğini duyamamıştı bile. Odada hala öfkeyle Mahru'nun "hayır" demesini bekliyordu. Dedesi Boran Ağa'nın bu kez daha güçlü ve gür sesini işitti.

" Karar verilmiştir! Bedirhan ile Mahru, Nazlı ile Cihan berdel olacaktır..."

Bedirhan duyduklarıyla çılgına dönmüştü.

" Nasıl kabul edersin, nasıl..." diyerek belindeki silahını çıkarıp toplantı odasında havaya sıkmaya başlayınca avluda yankılanan silah sesleriyle birlikte Bedirhan'ın tüm öfkesini konaktaki herkes iliklerine kadar hissetmişti.

SEVMEYECEĞİM (BERDEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin