Bölüm 3

2.4K 101 27
                                    

Merhabalar,

" Sen korkmuyor musun bu kadar insana korku salan Mirzaoğullarından"

diye tok bir ses duydu Mahru ama hala yüzü internet kafesinin içine bakıyordu. Kafenin sahibi adam;

" Bedirhan Ağam hoş gelmişsin" dedi ama Bedirhan sağ elini pantolonundan çıkartıp adama durması için işaret yaptı....

Mahru "Hemen çıkmalıyım buradan, babamın kulağına bir laf giderse o zaman kötü olur" diye düşünürken arkasında siyah boğazlı bir kazak, dizlerinin üzerinde biten bir kabanı, klasik siyah bir pantolon ve siyah deri botları ile duran, bu bölgenin insanlarının aksine beyaz tenli beyaz yüzünü süsleyen siyah sakalları, sert çene hatları, hafif yukarı bakan burnu ve kurt gibi gözleri olan simsiyah bakışlarıyla insanı karanlığa hapseden Bedirhan duruyordu, arkasını dönüp gitmesi o kadar kolay olmayacaktı. 

" Ne oldu? Daha demin sesin çok korkusuz çıkıyordu. Mirzaoğullarına laf söylerken, insanları ayaklandırmaya çalışırken pek bir sesin çıkıyordu. Sende mi korktun yoksa Mirzaoğulları'ndan" dedi Bedirhan Mirzaoğlu. Mahru yanına düşürdüğü elini önüne çekip sıktı, kocaman bir yumruk yaptı ve derin bir nefes aldı.

" Sus Mahru sus, kendin için " dedi genç kız içinden. Bedirhan tam bir şeyler söylemeye devam etmek için " Sen kimsin ki..." diye konuşmaya başlamıştı ama;

" Yeter!" dedi Mahru sağ elinin tersini göstererek, yüzü hala Bedirhan'a dönük değildi çünkü.

" Benim Allah'tan başka kimseden bir korkum  yok. Hele ki başkalarının sırtına basarak bu güce gelmiş sonra da o gücün asıl sahibi insanları hor gören varlıklardan hiç korkum yok" Mahru aslında abisi içinde konuşuyordu, Nazlı bu adamın kardeşi olmalıydı. Abisini hor görüp kapıdan kovacak adamlardan birisi de bu olacaktı. Mahru bunları da düşünürken daha da celallendi.

" Unutmayın bu insanlar kendilerine gelip sırtlarını düzelttiğinde düşen siz olacaksınız" derken internet kafenin sahibi Mahru'nun gözlerine bakarak;

" Yeter bacım haddini bil, onlar yıllardır bu topraklarda yaşamış, toprakları için insanları için çabalamış Mirzaoğulları. Hadi ağamın elini öp, özür dile" dedi ama Bedirhan bunları duyamaz duruma gelmişti, ilk defa böyle bir saygısızlık yapılmıştı Bedirhan Ağa'ya. Küçüklüğünden beri herkes önünde el pençe divan durmuş, saygı görmüştü 26 yıllık hayatı boyunca.  İstanbul da yurt dışında bulunmuştu ama yine de ağırlığını belli ederdi her zaman. Belki de İstanbul'dan gelmişti bu kız onlar böyle şeyleri bilmezlerdi diye düşünüp yumruğunu sıktı Bedirhan. Tam arkasını dönüp açılışın olduğu yere gidecekken Mahru:

" Ne özürü? Ben doğruları söylediğim için mi özür dileyecekmişim. Benim için Mirzaoğulları aşireti de soy ismi de hiç bir anlam ifade etmiyor, hangi devirde kaldınız siz?" diyerek hızla döndü arkasını. Karşısında ki adamın gitmek için döndüğünü görünce büyük bir adım attı sağdaki boşluğa. "Tamam bitti Mahru" derken Bedirhan Mirzaoğlu, Mahru'nun sol kolundan tutup internet kefenin camına sırtını yasladı. Mahru ne olduğunu anlayamadan geri çekilmenin şokuyla gözlerini kapatmış, nefesini tutmuştu. Bedirhan'ın adamları da hemen etraflarını çevirmişlerdi bu iki gencin, birileri görüp yanlış anlamasın diye. 

Mahru gözlerini açtığında adamın omuz hizasında, göğüs kısmını görüyordu. Hemen kendini toparlayıp kolunu çekmek için hamle yaptı ama Bedirhan bırakmamıştı. Mahru şuanda bulunduğu durumun büyük bir günah olduğunu düşünüyor hem de babasının kulağına bir şey gidecek diye ödü kopuyordu. 

" Bırak kolumu" dedi kaşlarını çatmış, gözünü Bedirhan'a asla kaldırmamıştı.

Bedirhan kendisine bakmayan kızın yüzünü yukarıdan az da olsa görebiliyordu, kaşları çatılmıştı kızın. Bedirhan kendi kaşlarını daha da çattı:

SEVMEYECEĞİM (BERDEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin