Bölüm 18

1.9K 100 228
                                    

SELAMÜNALEYKÜM

Güzel yorumlarınız için çokkk teşekkür ederimmm ♥.......

M ♥ B ' den sevgilerle....... 

Bedirhan kendisini giyinme odasına attığında beyaz gömleğine gitti eli, hızla alıp giyindiğinde siyah takımını da üzerine geçirdi. Saçlarını elleriyle düzenledi ve odaya geçti. Odada Mahru'yu göremeyince bir an dönüp kızı oradan çıkarmayı düşündü ama sabah sabah yeterince olay yaşadığını düşünerek,

"Ne halin varsa gör" demişti ve hırsla çıkmıştı odadan. Merdivenlere geldiğinde konağın büyük masada oturmuş kahvaltıya başladığını görmüştü. Ağır ağır inerken Lorin de hırsla genç adama bakmaya başlamıştı. Gözleri ile onu yiyebilirdi o an, nasıl o kızı savunur en önemlisi nasıl o kızı öper diye çıldırmıştı. Onu kapının önüne atması bile bu kadar delirtmemişti onu.

Bedirhan masanın başına geldiğinde Berfin Hanım,

"İşin bitti herhal" dedi ağzının içinde homurdanarak. Bedirhan sinirle solurken gözlerini sıktı öfkeyle tam cevap verecekti ki dedesi "susun" der gibi öksürdü. Yerine oturdu Bedirhan "la havle" çekerek ama o çatık kaşlarını da daha da çatarak tabi.

Hepsinin içinde garip hisler vardı. Bedirhan ve kızı o halde gördüklerinden beri utançla sessiz bir şekilde devam eden kahvaltı Boran Ağa'nın kalkarken,

"Bedirhan kahvaltıdan sonra yanıma gel" demesiyle bozulmuştu. Bedirhan sımsıkı sardığı bardağı masaya koyduğunda ayağa kalktı:

"Beraber çıkalım" dedi.

Dede torun yukarıya çıkarken tüm masa da peşlerinden bakıyordu. Yardımcılar hemen kahve yapmaya başlamışlardı adetti Boran Ağa mutlaka kahve içerdi kahvaltıdan sonra.

"Bu oğlana bir şey olmuş Züleyha, büyü neyim mi ettiler" dedi gözlerini gidenlerin ardından çevirirken Berfin Hanım.

"Bilmem ki abla hocaya mı sorsak"

"Ne saçmalıyorsunuz" diye sert bir sesle konuştu İbrahim Ağa. O an iki kadında susmuştu.

"Bir daha bu evde hocaydı, büyüydü bunları duyarsam çok fena olur" dedi ve o da kalktı masadan.

Boran Ağa karşılıklı oturduğu torununa bakıp heybetiyle gururlanırken dik başlılığına da içten içe kızıyordu.

"Ne yapıyorsun Bedirhan" dedi sesi yumuşak çıkmıştı.

"Ne yapıyorum dede, senin duymak istediğini mi söyleyeyim yoksa kendi demek istediğimi mi?

"Bak evlat ben sana o gün konuştum. Karını kimseye ezdirme öyle ya da böyle senin adınla anılacak, senin soyunu devam ettirecek dedim. Ama sen gittin töreye sığmayan şeyi yaptın o kıza devlet nikahı kıydın"

"Töre bana gelince mi var dede. O şerefsizi öldüreceğim dediğimde neden kimse töreye uygundur demedi" dedi aynı ses tonunda.

"Bedirhan, sen ağa olacak güçte ve kudrettesin. Abilerin gibi değilsin, seni ben yetiştirdim. Madem nikah kıydın o kıza bugünden sonra bu sabahki gibi bir rezillik yaşanmayacak."

"Ne yaşandı ki bu sabah" dedi Bedirhan karşısındaki adamı çıldırtmak istercesine.

"Ne demek ne yaşandı lan, karınla olan tüm mahremiyetini tövbe tövbe..." diye başını çevirirken kahveler de gelmişti. Bedirhan kahvesinden bir yudum aldığında gökyüzüne çevirdi bakışlarını, dedesi de uzaklara dalmıştı.

"Ben sana son sözümü dedim. Halanı zaten zapt edemiyorken bir de senin bu hareketlerini görüp iyice coşuyor"

"Dede bak senin kızın bizim de büyüğümüzdür. Siz bana gelip Lorin'i ister misin diye sormadan bir konuşma yapmışsınız bende size asla olmaz dedim değil mi? Hele hele şimdi ne şekilde olursa olsun ben evliyken hala bu neyin densizliği"

SEVMEYECEĞİM (BERDEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin