Karanlık.

3.6K 73 24
                                    

Gözümü yavaşça araladığımda başımda hissettiğim acıyla inledim. Oturmaya çalıştığımda elimdeki kelepçeyi fark etmemle gözlerim kocaman açıldı. Siktir..

Ayağı kalktığımda başım deli gibi dönüyordu. Bu oda neden bu kadar kötü kokuyor? Sadece ellerim arkadan kelepçeliydi....ayaklarım falan bağlı olması gerekmez miydi? Sandalyeye? Filmlerde öyleydi....ayrıca filmlerde bant ya da kalın ip vardı...neden kelepçe? Suçlu değilim ki...

İlerlemeye çalıştığımda çarptığım sert demirle acıyla inledim. Demirin ne işi var burada amına koyayım? Hafif çöküp arkamı dönerek demire dokundum. Islak...? Rutubet falandır sanırım. Buranın lambası var mıdır acaba? Umarım vardır!

Soğuk....dışarı çıktığımda üstümde sadece ince bir kazak vardı ve burası ayrı soğuk....Lamba bulursam nasıl açacağım..? Ellerim bağlı! Belki alnımla ya da burnumla açabilirim? Bulduktan sonra düşünürüm....

Hafifçe öksürdüğümde yere çöktüm. Başım çok dönüyor. Seslenmeyi mi denesem? Belki biri duyar...? "Kimse var mı?" Sesimi olabildiğince yüksek çıkarmaya çalışsam da sesim çok zayıftı. Burada ölecek miyim? Koko'da yok....O adam beni burada parçalarıma ayıracak,değil mi?

Hıçkırarak ağlamaya başladığımda acınası durumda olduğumu biliyordum. Daha güçlü olsam belki kaçabilirdim? Ölmek istemiyorum!

Ağlamam gitgide şiddetlenip vücudum korkudan uyuşmaya başladığında kendimi yere bıraktım. Ağlarken nefes alamıyor gibiydim. Sadece kurtulmak istiyorum. Ölmeyi istemiyorum. Parçalanmayı hiç istemiyorum!

Olabildiğince yüksek sesle bağırdım. "LÜTFEN BİRİ YARDIM ETSİN! N'OLUR! BURADAYIM! ÇOK SOĞUK VE BAŞIM DÖNÜYOR! KURTARIN BENİ!" Ses yoktu. Kim bilir neredeydim!

Duyduğum adım sesiyle gözlerim korkuyla genişledi. Gelen kişi o katil mi yoksa yardım etmeye gelen biri mi? Korkuyorum...Lütfen o olmasın!

Kapı hafifçe aralandığında gördüğüm uzun silüetle korkudan bayılmak üzereydim. "Yardım...edin....lütfen!" Geriye doğru vücudumu sürüklediğimde açılan ışıkla biraz rahatlasam da pek uzun sürmedi. Gördüğüm solgun yeşil renkteki duvarların üstündeki kurumuş Kan lekeleriyle şoka girdim. Az önce çarptığım demir şeyin bir çeşit...değişik bir şey! Bir sürü aletler var ve....o demir platformun iki yanında yukarıya zincirle bağlanmış kelepçeler var. Siktir korkunç görünüyor!

Korkuyla adama döndüğümde gördüğüm tanıdık sırıtışla sürünerek duvarı geçmeye çalışıyordum. Üstüme doğru adım attığında kalbim çıkacaktı kesinlikle.

"Yerde olmak yakışıyor sana."

Duyduğum şeyle gözlerim tekrar dolarken yutkundum. "Beni....öldürme lütfen! Ne istiyorsun benden? Polislere bir şey anlatmam söz! Yemin ederim anlatmayacağım seni tanımıyorum!"

Histerik bir şekilde kahkaha attığında gözyaşlarım yanağımdan süzülüyordu.

"Adım Charles,artık tanıyorsun."

Gözlerim kocaman açıldı. Neden bana adını söylüyordu? Katiller biri adlarını öğrendiğinde öğrenen kişiyi öldürmezler miydi? Bunun anlamı zaten beni öldüreceği için adını öğrenmemi umursamamış mıydı?

"Öldürecek misin beni? Yalvarırım yapma...Ben sadece 19 yaşındayım! Ölmeyi hak etmiyorum! Kötü bir şey yapmadım! Sadece köpeğimi arıyordum ben gerçekten seni izlemiyordum yemin ederim! İnan bana lütfen!"

Yüzüme doğru eğildiğinde sıcak nefesi yüzüme çarpıyordu. "Acınasısın. Korkağın tekisin." Sırıtarak kulağıma fısıldadığı şeylerle gözlerim istemsizce tekrar doldu.

"Özür dilerim...seni ihbar etmeyeceğim...yemin ederim yapmam! Sadece...gitmeme izin ver....lütfen...."

Çenemi tutup kaldırarak gözlerine bakmamı sağladığında göz bebeklerimin titrediğine emindim. Nerden çıkardığını bilmediğim siyah zincirsiz tasmayı boynuma yaklaştırdığında irkildim.

"N-ne yapıyorsun...?"

Cevap vermeden tasmayı boynuma bağladığında tutsak hissediyordum. Tasmalar hayvanlar için değil mi...? Neden bana taktı?

"Yakıştı."

Yutkunup yüzüne baktığımda beni kucağına almasıyla şoka girdim. Kalçamdan tutarken yüzüme baktığında çok rahatsız hissediyordum.

"Bırak beni....lütfen....yere indir beni!"

Umursamazca kıkırdadığında kaşlarımı çattım. Neden beni dinlemiyordu? Bu basbaya tacize girer!

Beni daha önce gördüğüm demir platformun üstüne oturttuğunda hissettiğim soğuklukla hafifçe titredim.

"Hayır...onları üzerimde kullanmayacaksın,değil mi? Lütfen....yapma!"

Ellerimdeki kelepçeye hafifçe dokunduğunda içimde belki açar umudu anında belirdi. Yanlış düşünmüşüm. Neden kelepçeye dokunuyordu? Garip....

"Leo Buriano?"

Duyduğum kendi adım ve soyadımla gözlerim yuvalarından çıkacak kadar açılmıştı. Adımı....siktir adımı nasıl bilebilir?

"Adımı nerden biliyorsun?"

Korkuyla sorduğum soruya sırıttı. Orta parmağını tasmamla boynumun arasına geçirip çektiğinde acıyla inledim.

Gözleri soğuk bakıyordu ama deli gibi sırıtıyordu. Acaba....psikopat falan mıydı? Ben...Ben neden duruyorum hala burda?

Ani bulduğum güçle kasığına tüm gücümle vurduğumda geriye sendelemesini fırsat bilerek hızlıca oturduğum yerden inip ilerideki kapıya koştum. Umarım çıkış kapısıdır! Arkadan kahkaha sesi geldiğinde hızlıca kapıyı ittim.

Siktir çıkış değilmiş! Hızlıca olduğumuz bodruma benzeyen odayı terk edip çıkışı görmek için koşarak etrafa bakındım. Pencerelerde kilit vardı....Gördüğüm demir siyah kapıya doğru hızlıca koşup dirseğimle kapı kolunu indirdim.....

Obedience and painHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin