Little murderer??

679 21 2
                                    

"N-ne...?" Duyduğum şeyin şokuyla ayağı kalkıp geri adım attım. Bu bir kabus olmalıydı,gerçek olmamak zorunda. Nasıl tutuklanabilirim ki? Hiçbir şeyi isteyerek yapmamıştım. Hepsi onun suçu olup beni zorlamış olmasına rağmen sadece benim videolarımı mı kayıt almıştı? O videoda büyük ihtimalle onun tehdit etmesi veya benim yalvarışlarım da olması gerekirdi. Bana ilaç verdiğini söylemiştim fakat kanımı bile alıp kontrol etmediler! "Suçlu değilim ben! Siz umursamaz davranıyorsunuz! Video kaydında yalvardığıma eminim! Hızlıca kurtulmak için mi böyle bir yola başvurdunuz? Benimle daha fazla uğraşmak istemediğiniz için mi?" Polis memuru soğuk ve duygusuz gözlerindeki keskin bakışı bozmadan kolumdan tuttu. "Zorluk çıkarmaya çalışırsanız zor kullanmak zorunda kalırız. Sadece suçunuzu kabullenin ve emniyetin verdiği karara saygı duyun." Dedikten sonra beni odadan çıkarmak için çekiştirmeye başladı. Ayaklarımı yere doğru bastırıp gitmemek için direndim. "BEN SUÇSUZUM! YALVARIRIM BIRAKIN KORKUYORUM!" Dedim ağlarken. Kendimi yere doğru çekiştirip beni götüremesin diye zorlamaya çalışsam da benden kat ve kat daha güçlüydü. Ben neredeyse tüm vücudumu kullanıyorken o beni tek eliyle odadan çıkarabilecek güce sahiptir,emindim. Sonunda pes edip sessizce ağlayarak takip ettim önümdeki adamı. "Ev fazla karışık olduğu için iş daha derin bir hal alıyor. Emniyet amirimiz olaylara olabildiğince daha derin bakabilmek adına kısa süre nezarethanede kalmanızı emretti." Dedi soğuk bir tonda. "Yani...hala kurtulma şansım var mı? Hala masum olduğum anlaşılabilecek sürem var mı?" Sesimde umut kırıntısı vardı. En azından hapis yerine öncelikle nezarethaneye gidiyordum. O sürede belki yeni bir şey anlaşılır ve bende serbest bırakılırdım. "Charles'a ne oldu?" Merakımdan sormuyordum tabii. Tüm suçu üzerimde yıktıktan sonra ne cehennemde olduğunu bilmek istiyordum. "Serbest." Nezarethanenin önünde gözlerim kocaman açık bir şekilde başımı Polis memuruna döndüm. Serbest? Tüm cinayetleri işleyip psikopat gibi insan koleksiyonu yapan herif serbestti ve onun kurbanı mı tutuklanıyordu? Hani ondan kurtulamazdım? "Nasıl?" İnanamaz bir şekilde sordum. "İçeri girin lütfen,daha fazla konuşamam." Küçük bir alana benzeyen yerin içine dönüp dikkatlice baktım kapı açılırken. İçeride bir kişi daha vardı. Saçları kısa ve kahverengiydi. Üzerinde kolsuz beyaz bir tişört giyiyordu ve kolsuz tişörtü bedenindeki tüm dövmeleri belli ediyordu. Kolu baştan aşağı değişik şekillerde dövmeler ile doluydu ve gördüğüm kadarıyla bu dövmeler çoğunlukla vahşi hayvanlar içeriyordu. Dudağında ve kaşında bulunan piercing onu daha korkunç gösteriyordu. Hafif çıkmaya başlamış sakalları onu bir hayduta benzetmişti. Altındaki siyah kot pantolon kalın bacaklarını iyice sarmış görünüyordu. Pantolonda yırtıklar vardı fakat bu yırtıklar moda veya klasik yırtık kot pantolon gibi durmuyordu. Daha çok buraya gelmeden önce köpekle falan kafes dövüşü yapmış gibi duruyordu. Polis memuru beni içeri resmen fırlatarak kapıyı tekrar üzerimize kilitledi. Gergince ellerimi dirseklerime koyup karşımdaki adama baktım. Bacaklarını resmen sonuna kadar açmış genişçe oturuyordu mavi gözleri üstümde gezinirken. "Süt çocuğu gibi tipin var amına koyayım, ne yaptın da düştün bu cehenneme?" Sesi hafif tırtıklı ve fısıltı gibi çıkmıştı. Gergin bir şekilde gülümseyip yanındaki boş banka oturdum. "İftira..." anlamak istercesine bir bakış atarak kaşlarını kaldırdı merakla. "Ne iftirasıymış bu?" Söyleyip söylememe arasına ikilemde kalsam da suçsuz olduğumu bildiğim için söylemeye karar verdim. "Cinayet. Onun öldürdüğü insanları benim öldürdüğümü söyledi. Sanırım kesit almış bilmiyorum ama video varmış kanıt olarak. Dolayısıyla buradayım...suçsuz bir şekilde." Başını anlayışla salladığında gülümsedim. En azından beni suçlu bulamamıştı. Başımı arkaya yaslayıp gözlerimi yorgunca kapattım. Şuan masum olan ben olmama rağmen nezarethanede oturmuş suçsuz olduğumu anlamalarını bekliyordum. Düşünmeleri bile iyi bir şeydi. Direkt hapishaneye de atmış olabilirlerdi çoktan eğer benim düşündüğüm gibi umursamak istemiyor olsalardı. Derin nefes alarak kendimi pozitif düşünmeye zorladım. Tamam...tutuklandım ve eğer o piç herif delil bırakmamış ise hapse gidecektim ama ne kadar mükemmel olsa da illa bir açığı olmak zorunda. Kimse mükemmel değildir diye düşünmeliyim. O kadar kanıt onu gösteriyorken nasıl tamamen kurtulabilir ki? "Adın ne senin?" Düşüncelere dalmışken aniden duyduğum sesle yerimden sıçradım. "Korkma bu kadar,soru sordum alt tarafı." Gülerek omzumu patpatladı. Rahatsız hissederek kendimi hafifçe geriye çektim. "Leo ben..." omzumdaki elini bacağıma koyup sırıtarak yüzüme baktı. "Bill diyebilirsin." Huzursuzca yerimde kıpırdandım elini işaret etmek istercesine gözümü ellerine dikerek. "Küçük görünüyorsun...tatlı." Bacağımdaki eli sonunda bacağımdan ayrıldığında derince nefes aldım. Ağlamam gerekiyordu. En çokta Charles denen piç kurusunu parçalara bölmem gerekiyordu. Tüm her şeyi üzerime atıp tereyağı gibi aradan kayıp gidemezdi. Ölsem de izin vermezdim buna. Tamam hak etmiştim bu doğruydu fakat en azından beni zorladığı için cezasını alması gerekiyordu. Benden daha fazla insanın canından etmişti ve elini kolunu sallayarak geziyordu. Onlarca göz varsa öldürdüğü kişilerin az bir sayı olduğunu söyleyemezdim. İç geçirip dişlerimin arasından bir küfür savurdum. "Pardon?" Hadi ya. Üstüne mi alınmıştı gerçekten? "Size demedim." Sabır dileyerek boş boş oturmaya devam ettim...

*****

Saatlerdir aynı yerde oturmaktan popom uyuşmuştu. Yandaki pencereden gelen ışıklar yavaş yavaş karanlığa dönüştüğünü göre saat akşam civarı bir yerlerdeydi. Oturduğum yerden kalkarak demirleri tuttum. "Sikeyim seni Charles...kahpe dölü." Diye söylenerek demirlere vurdum. Yemek de vermemişlerdi. Sormuştum fakat veremeyeceklerini söylemişlerdi. Ciddi olup olmadıklarını anlamam bile saatlerimi almıştı. Gerçekten yemek gelmeyince ciddi olduklarını anlayabilmiştim. "Hey...Sıkıldın mı?" Ensemde hissettiğim nefesle yerimden sıçrayıp hızlıca kendimi geri çektim. "Ne yapıyorsunuz? Mesafenizi koruyun lü-" Yüzümü demirlerde buldum. "Şuan beni taciz ediyorsunuz! POLİS! İMDAT!" Eli kalçamda gezinirken umursamaz bir sesle fısıldadı. "Polis...yardım edin ona...ona tecavüz edeceğim...ve kimse durduramayacak...ne kadar da dokunaklı..." sahte bir şekilde burnunu çekti. "Bırak beni!" Çığlık atıp tüm gücümle kasığına tekme attım. "Oruspu çocuğu!" Bağırarak demirleri ellerimle sallamaya başladım. "YARDIM EDİN! TACİZ EDİLİYORUM! POLİS! lütfen..." Sonunda gelen polise baktım. "Lütf-" az önce tekme attığım adamın bedeni bedenime yaslandı. "Aw...yardım et ona...yoksa izleyecek misin? Ücretsiz porno,ha? Sevdiğini biliyorum..." polisin yüzünde geniş bir sırıtış oluştuğunda yeni yeni nereye düştüğümü anlıyordum. Charles'ı salmış olmalarından zaten saçmalık bir yer olduğu belliydi. "İğrenç çükünü döndür de kendine sok,bill." Gülerek göz devirdiğinde sinirle bağırdım. "KURTAR BENİ! ÖYLECE DURUP İZLEYECEK MİSİN? TACİZE UĞRUYORUM ŞUAN! NASIL POLİSS-" Sözümü kesti sinirli bir tonda. "Cırlamayı kes de zevk almaya bak. Bill sana en iyisini verir,değil mi Bill?" Arkamdaki bedene tüm gücümle dirseğimi yüzüne geçirdim. "SİKİK HERİF!" demirleri tekmeleyerek önümdeki polisin yüzüne baktım nefretle. "ÇIKAR BENİ BURADAN! ÖLDÜRÜRÜM SENİ!" polis kaşlarını kaldırdı eğlenerek. "Diğer öldürdüklerin gibi mi?" Yutkunamadım. Tüm hedefim kaymış olduğum yerde donakalmıştım. Gerçekten katil muamelesi yapılıyordu. Bunu demesini beklemiyordum ve açıkçası şoka uğramıştım. "Hadi ama. Alt tarafı birkaç santim,o kadar mı büyük geldi?" Arkamda yediği dayağa rağmen hala gevşek gevşek konuşan adama döndüm. "Rahat bırak beni." Dediğimde gözleri durmak bilmeyen bir azgınlıkta bakıyordu. "Yoksa ne yaparsın? Beni de mi öldürürsün?" Düştüğü yerden tekrar kalkarak bana doğru bir adım attı. "İstediğini biliyorum bebeğim...zorlama istersen...söz veriyorum sen de zevk alacaksın,tamam mı? Sadece bırak o minik deliğini be-" kafasını tutarak tüm gücümle demirlere vurmaya başladım. "GEBER! GEBER,GEBER,GEBER!" Gözlerim dönmüş bir şekilde elimi kontrol edemeden polisin önünde adam bayılana kadar kafasını demirlere vurmuştum. Daha doğrusu bayıldığını sanmıştım fakat tekrar gözlerini açmış genişçe sırıtıyordu. "Geber!" Bağırarak ellerimi boğazına sardım sıkıca. "YETER ARTIK! HEPİNİZDEN BIKTIM! BU SAPIKLIKTAN BIKTIM! AZGIN BOĞA GİBİ ORTALIKTA GEZMENİZDEN BIKTIM! GEBERİP GİDİN ARTIK! YETER!" boğazını sıkmak az gelmeye başlamıştı. Gözlerini açamıyor olmasına rağmen sırıtıyordu ve bu da beni daha da delirtiyordu. "HEPİNİZ AYNISINIZ! POLİS BİLE KARIŞMIYOR! ONLAR KARIŞMIYORSA SENİN CEZANI BEN VERECEĞİM! BU İĞRENÇLİĞİ BAŞKASINA YAPMANA İZİN VERMEYECEĞİM!" Bağırarak kafasını sertçe zemine geçirdim farkında olmadan. Sonunda nefes nefese ellerimi boğazından çekmeden sakinleşmeye çalışıyordum. Duyduğum el çırpma sesiyle yerimden sıçradım. "Mükemmeldi. Porno bile bu kadar ilgimi çekmiyor doğrusu. Katil olduğunu uygulamalı gösterdin..." diyen polis memuru elindeki kahvesinden bir yudum aldı. "Ben kaçar o zaman,sana cesetle başarılar." Yaşadığım olayın transından yeni çıktığımda korkuyla altımdaki bedene döndüm. Kafası kanlar içinde kalmıştı. Nefes almıyordu...hızlıca eğilip kalp atışını kontrol ettim,atmıyordu. Peki...sapığın tekiydi zaten. Üzülecek bir şey yapmadım...pişman duyulacak bir şey de yapmadım. Bu sapıklığa izin verip tecavüze mi uğramalıydım? Suçlu olamazdım. Boğazının arka kısmından elime bulaşmış kanı zemine sürdüm iğrentiyle. "Hak ettin. Daha beterini de hak ediyorsun. Cehennemde geber,piç kurusu."

Obedience and painHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin