#Smut#

3K 28 0
                                    

"Charles seni istiyorum..." yalvaran bir tonda mırıldandım. "Ne kadar istiyorsun?" Diye sordu inadıma gidercesine. Yalvarıp daha da belli etmemi bekliyordu. En büyük ego okşayıcısı bendim tabii. Gözlerimi devirerek elindeki telefonu çektim. Videoyu hızlıca kapatarak telefonu masanın üzerine bıraktım. "Becer beni." Libidosunu gülüşünün arkasına saklamaya zorladı. Kaşlarımı çatarak göğsüne hafifçe vurdum. "Gülmeyi kes...sen de istiyorsun!" Diye söylendim sinirle. "Bu masada becer beni." Tüm sınırlarımı aşarak olabildiğince dayanılmaz derecede kışkırtmaya çalışıyordum. "Ayağı kalk." Yüzümde zafer sırıtışıyla hızlıca ayağı kalktım dediğini yaparak. Arkasına yaslanıp dilini dudaklarının üzerinde gezdirdi muhtaçlığını saklamak istercesine. "Soyun." Yavaşça başımı sallayıp pijamamdan başlayarak üzerimi soymaya başladım. Gözleri vücudumun her yerinde geziniyordu. Ben üzerimi soyarken altındaki sandalyeyi çekerek masaya doğru yaklaştı. Masadaki şeyleri elinin tersiyle diğer tarafa doğru itti. Bunu yapması içimde deli gibi bir heyecan uyandırmıştı. Ne yapacağını dört gözle bekliyordum. Sonunda üzerimdeki kıyafetlerden tamamen kurtuldum istediği gibi. "Masanın üzerine eğil." Emir tonunda konuşarak sandalyesini masadan uzaklaştırdı. Anlamazca baksam da dediğini ikiletmeden masanın üzerine doğru eğildim. Kalçam ona dönüktü...içimde azıcık bir utangaçlık olsa da bu hissi sevmiştim. Önünde tamamen çıplaktım ve üstelik kalçam tamamen gözlerinin önündeydi. "Parmağını ıslat." Amacının ne olduğunu henüz anlayabilmiş değildim. Dediğini yaparak hızlıca parmağımın üzerine tükürük sıvımı bıraktım. Bunu defalarca tekrar ettiğim için artık utanma duygusu kalmamıştı. İlk yaptığımda ne kadar çekindiğimi hatırlıyorum. "Ne yapman gerektiğini biliyorsun." Hafifçe kıkırdayarak başımı salladım, anladığım kadarıyla deliğimi ıslatmamı istiyordu. ıslak parmağımı deliğimde gezdirdim ıslatmak için. "Yanağını masaya yasla. Ben demeden başını kaldırmayı aklından bile geçirme." Ses tonunda fazla emir vardı. Nazikliği bir tarafa bırakarak kontrol etme moduna hızlı bir geçiş yapmıştı. Dediği gibi yanağımı soğuk masaya yasladım. "Utanıyor musun?" Derin nefes alarak dudaklarımı birbirine bastırdım. "H-hayır...?" Sesimin titremesine binlerce lanet savurdum. Gülme sesi kulaklarıma dolduğunda az da olsa utandığımı anladığına emindim. "Orta parmağını it içine. Kalçanı daha çok dışarı çıkarıp biraz geri çekil bedeninin tam eğilmesi için." Dedi. Beni kontrol etmesi nefesimi hızlandırıyordu. Çok fazla heyecanlanmıştım...tüm yapacağım şeyleri kontrol etmesi sertleştiriyordu. "Peki..." Diyerek parmağımı yavaşça içime kaydırdım. Kendimi geriye doğru hafifçe çektim dediği gibi tamamen eğilmek için. Parmağım sıcacık içimle buluştuğunda gözlerim hafifçe kaydı. "Duvarlarını hisset. İçinin her bir zerresini hissederek yavaşça oynat parmağını..." Gözlerimi kapatarak düşmemek için mücadele verdim. Parmağımı yavaşça yukarı ve aşağı doğru oynattığımda derince inledim. Fazla güzel hissettiriyordu. Parmağımın etrafını sarması gözlerimi kaydırıyordu. "Charles..." ismi dudaklarımdan inlemeyle karışık döküldü. Dudaklarımı birbirine bastırarak yavaşça gelgit yapmaya başladım. "Siktir..." bedeninin sıcaklığını hissettiğimde yavaşça gözlerimi açtım. "Lütfen...dayanamıyorum..." yüzüm öne doğru eğik olduğu için yüzüne bakamıyordum ama bedenini hissediyordum. "Lütfen ne?" Diye sordu açık bir cevap istediğini belli ederek. "Bu...bu masada becer beni...lütfen..." diye yalvardım ağlamak üzere olduğumu bilerek. Fazla muhtaç hissediyordum. "Çıkar parmağını." Komutunu duyduğumda hızlıca parmağımı çektim içimden. Bedenini bana yaslayarak elini belimin kenarına bıraktı. "Bu kadar mı istiyorsun beni?" Cevabı kendisi de biliyordu. Ellerimi bırakacak yer bulamıyordum resmen heyecandan. Bileklerimden tutarak ellerimi bel boşluğumda topladı. Hafifçe alt dudağımı ısırıp kendimi ona doğru itmeye çalıştım istekle. Kalçama sertçe vurarak bileklerimi kemer olduğunu düşündüğüm şeyle bağladı. Ellerim arkamda olduğu için yüzüm zaten otomatik olarak masaya yapışıyordu. "Siktir çok güzelsin." Söyledikleriyle hafifçe gülümsedim. "Charles..." ismini fısıldamamla sertçe yutkundu. Şehvetini görmezden gelmeye çalışarak alaylı bir tonda konuştu. "Hm?" Gözlerimi devirerek ellerimi çekmeye çalıştım. Madem o yapmıyorsa ben yaparım diye düşünmüştüm ama kemer yüzünden bir şey yapamıyordum. Tırnaklarını kalçama geçirerek kendini bana daha çok bastırdığında sessizce inledim. "Charles lütfen!" Sinirle söylendim. Muhtaç olduğumu biliyordu ve bilerek benimle oynuyordu. Parmağının yavaşça içime kaydığını hissettiğimde inleyerek kendimi eline ittim. "Hareket ettirmeyeceğim...kalçanı oynat." Sadece tek bir parmakla çığlık atmak üzereydim. Kendi parmağım bu kadar zevk vermiyordu ama o sadece nefesiyle bile beni boşaltabilirmiş gibiydi. Sanki sadece sesiyle bile defalarca orgazm geçirebilirim gibi hissediyordum. Kalçamı ileri geri oynatarak parmağının içime sürtünmesine izin verdim. Ağzımdan kesik kesik inlemeler dökülürken ağlak bir sesle konuştum. "Parmağını istemiyorum lütfen...sertliğini istiyorum içimde...Charles lütfen..." arkamdan histerik bir kahkaha sesi geldi. Kasılarak kendimi ileri doğru ittim parmağını çıkarmak için. "Yeterli diye düşünüyorum..." Parmağını çekerek bedenini tekrar bedenime yasladı. Vücudu çıplaktı...eli kalçamda gezinerek sertliğime ilerlediğinde sızlandım. "Leo..." eli sertliğimi kavrarken sertçe kendini içime itti. Seslice inleyip olduğum yerde kalıyordum. Kendimi eline mi itmeliyim yoksa sertliğine mi bilememiştim. "Bu hisse bayılıyorum..." diye mırıldandım kendimi sertliğine bastırmadan önce. Uzun ve kemikli parmakları sertliğimi okşamaya başladığında ağzım hafif aralık kaldı. Gözlerimi kapatıp kendimi ana bıraktım. "Azgınlığını seviyorum..." diye fısıldadı. Yavaşça gelgit yapmaya başlamasıyla gözlerim geriye doğru kaydı. "Charles....daha sert istiyorum...." yetmiyordu. Nazik davranması şuan sadece sinirlerimi bozuyordu. Beni belimden daha yakına çekerek sertçe gelgit yapmaya başladı. Ağlak bir sesle inleyip dudaklarımdan isminin defalarca dökülmesine izin verdim. Sertçe parmağı sertliğimin uç kısımlarında dolanırken parmağını içeri zorlamasıyla acı dolu bir inleme dudaklarımdan döküldü. "Ah. Acıdı mı?" Diye sordu eğlenerek. Kesik kesik inleyerek kalçamı ona doğru itmeye çalıştım. "Ne istersen yap..." Dedim teslimiyetle. "Seninim..." diye duymayı sevdiği sözcüğü tekrar ettim. Acıyor olsa da görmezden gelip sadece içimde kayma şekline odaklandım. Zevk suyu içime aktığı için tamamen sırılsıklamdı. Kasığının Kalçamı vuruş sesleri kulağımda çınlıyordu. Zevkten bayılacakmışım gibi hissediyordum. Serçe parmağı hala nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde sertliğimin içindeydi. Böyle bir şeyin yapılabilme ihtimali olduğunu bile bilmiyordum. Sadece minicik gözüküyordu...koskoca serçe parmağını alabileceğini hiç düşünmemiştim. Biraz yakıyordu ama zevkime zevk kattığı aşikardı. Omzuma dudaklarını nazikçe bastırarak hızını azaltmadan fısıldadı. "Sana bayılıyorum." Bacaklarımın titrediğini hissettiğimde düşmek üzereyken belimden sıkıca tuttu. İnleyerek parmağı yüzünden acıyla kıvrandım. Gelmek üzereydim fakat parmağı yüzünden gelemiyordum. "Parmağını çek..." Dedim halsiz bir sesle. Parmağını döndürmesiyle acıyla bağırdım. Bu his...yaşadığımı hissettirmişti. Acıdığı doğruydu fakat sanki canlı olduğumu bana hatırlatıyor gibiydi. "Acısa da bu hissi seviyorum.." Dedim inlemeyle karışık. Sıcak sıvısının içime aktığını hissettiğimde derince inledim. Içime doğru gelirken aynı anda parmağını çekmiş onunla beraber gelmemi sağlamıştı. Nefesim hala çok hızlıydı. "Güzelim..." diye mırıldandı nazik bir tonda. Yavaşça kendini geri çekerek sonunda bileklerimi çözdükten sonra düşmeme izin vermeden kucağına çekti. "Sen kaşındın." Dedi eğlenen bir tonda. Yüzümü buruşturarak başımı göğsüne gömdüm. "Pişman değilim. Çok güzeldi." Dedim kararlılıkla. Kahkaha atarak yürümeye başladı. Banyoya varamadan kucağında uyuyakalmıştım...

Obedience and painHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin