Hassas...

2.9K 57 2
                                    

Kapı açıldığında gördüğüm şeye dehşetle baktım.....

Charles elinde tuttuğu parçalanmış adamı üstüme attığında şokla çığlık atıp adamı itmeye çalıştım. Siktir....yüzü belli olmuyordu! Kesinlikle tüm kemikleri kırıktı....her yeri kan içindeydi!

Korkuyla ağlamaya başlayıp adamı iterek geri çekildiğimde kapının tekrae kilitlenmesiyle bağırıp kapıya vurdum.

"CHARLES! CHARLES HAYIR LÜTFEN AL ŞUNU! KORKUYORUM! KÖTÜ KOKUYOR VE ÜSTÜME KAN BULAŞTI! CHARLES KİRLİ HİSSEDİYORUM LÜTFEN YALVARIRIM AL ONU BURADAN! CHARLES!!"

Çığlık atıp ağlarken ses yoktu. Yine mi gitmişti? Beni burada bir cesetle bırakamazdı! Dönüp cesede baktığımda midemi tuttum. Öğürdüğümde daha çok ağlamaya başlayıp kapıyı tekmeledim.

"CHARLES! CHARLES LÜTFEN AL ONU! KURTAR BENİ! KUSACAĞIM!! DAYANAMIYORUM YALVARIRIM ÇIKAR BENİ!"

Ses yoktu.

Burnuma gelen kan kokusuyla tekrar öğürdüğümde dayanamayıp kustum. Kusarken ağlamamın şiddetiyle titriyordum. Geri adım atıp yüzümü kapatarak çığlık attım. Kusmamın etkisiyle sersemlemişken ayrıca kanla karışan kusmuk kokusu midemi altüst ediyordu. Daha fazla bağıramıyordum. Tek yapabildiğim sessizce ağlamaktı. Bağırmaya enerjim yoktu....

Uyumak istiyordum ama susuzluk ve açlıktan bayılacak gibiydim. Yerde ceset ve kusmamdan olabildiğince uzak şekilde oturmuş bacaklarıma sarılmıştım. Karnım acıyordu. Başım dönüyordu. Bir gün geçmiş midir? Büyük ihtimalle. Gözlerimi yorgunca kapatıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Kusmamak zordu. İki berbat koku birleşmiş beni köşede yalnız bırakmıştı.

Gözlerim kapanırken halsizce esnedim. Saat kavramımı yitirmiştim. Gece mi gündüz mü ya da kaç gün geçti bilmiyordum. Tek bildiğim hiç bir şeye halim kalmadığıydı. Gözlerimi yavaşça kapatıp başımı diz kapaklarımın üzerine koyarak uykuya daldım.....

                       ******************

Gözlerimi duyduğum yüksek sesle açtığımda etrafa bakındım. Gözlerim kocaman açık Charles'a bakarken fark ettiğim şeyle titremeye başladım....

Charles adamı kesiyordu! Duyduğum ses elektrikli testere sesiymiş! Kabus mu bu? Lütfen kabus olsun....

"C-charles...."

Sesimi umursamadan adamı gözlerimin önünde parçalara ayırıp poşetlere doldurmaya başladığında kusmamak için ağzımı tuttum.

"Ne yapıyorsun? Dur!....hayır!"

Korkuyla bağırdığımda umursamamıştı. Tek yaptığı her şeyi görmezden gelip işine devam etmesiydi. Kıyafeti ve yüzü kan içindeydi...ayakkabısına kadar kan vardı! Dayanamayıp kustuğumda hala durmuyordu. Poşetleri bağlayıp büyük bir poşete koyarken dehşetle ona bakıyordum.

İşini bitirdiğinde kanları ve kapıyı umursamadan odayı terk etti. Kapı...açık? Kaçmalı mıyım? Beni de böyle öldürecek mi...? Tanrım delireceğim! Hızlıca ayağı kalkıp kapıdan eğilerek baktığımda görünürde yoktu. Bir yere saklanıp o benim gittiğimi düşünürse kaçabilir miydim? Ne yapacağımı bilmiyordum ama kesinlikle saklanmalıydım! Sıradaki olmak istemiyorum....

Hızlıca üst kata koşarak odalara bakıp saklanacak bir yer aramaya başladım. Çekmece? I-ıh. Yatağın altı..? Görme ihtimali yüksek ya da sesimi de duyabilir uyurken! Hah! Gardrop?? Ama...ya kıyafet almaya gelip görürse?

Duyduğum kahkaha sesiyle gözlerim kocaman açılıp hızlıca gardrobun içine saklandım. Büyük ve genişmiş....belki dolabı açsa bile kıyafetler sayesinde beni görmez..?

Adım sesleriyle beraber kıkırdama duyduğumda nefesimi tuttum. Kalbim resmen kulağımda atıyordu. Adım sesleri korkutucu derecede yavaştı. Elimle ağzımı kapatıp ağlamamaya çalıştım.

"Benden mi korkuyorsun? Sikimin üstünde zıplarken deli gibi inliyordun ama."

Sesi biraz uzaktan geliyordu. Yerimi bulamamıştı,değil mi? Bulamaz ki. Sessizce dururken bulamaz beni. Adım sesleri yavaşça devam ederken kahkahasını duyduğumda gözlerim doldu. Gerçekten yapacak mıydı? Beni parçalarıma mı ayıracaktı?..

"Neredeysen çok iyi saklanmalısın. Sonuçta bir katille aynı evdesin,değil mi? Ağzını kapat ve nefesini tut. Ya sen koşarken sesini duyup nereye gittiğini tahmin edebiliyorsam? Ya şuan yerini biliyor ama sadece seninle oynuyorsam?"

Eğlenen sesini duyduğumda gözlerim kocaman açıldı. Yalan söylüyor,değil mi? Ayağımda ayakkabı bile yok sesimi nasıl duyabilir! Ya benimle oynuyorsa? Ya korkup kendim çıkmamı falan bekliyorsa?... çıkmalı mıyım? Belki sadece dövüp bırakır...? O adamı nasıl parçaladı görmedin mi? BENİ DE ÖLDÜRECEK!!

Gözümden bir damla yaş düşerken hıçkırarak ağlamamaya çalışıyordum. Özür dilesem..? Affedici birine mi benziyor amına koyayım....

Adım sesleri yaklaştığında ağzımı sıkıca kapatıp nefesimi tuttum.

"Çok yoruyorsun beni. Kurtulmalı mıyım senden? Çocuk gibi saklambaç oynuyoruz bu yaşta."

Olabildiğince sessizce geri hareket edip kıyafetleri önümde topladım. Belki görmezdi. Ağzımı sıkıca tutarken kalbim küt küt atıyordu. Ağzımı tutan ellerim deli gibi titriyordu. Kapı sesi duyduğumda korkuyla yutkundum.

"Yaramaz çocuklara ne olur biliyorsun,değil mi? Yaramaz çocuklar cezayı hakeder. Çok yordun beni. Ailelerin cezalarıyla katillerin cezaları farklı olmamalı mı?"

Kulağıma dolan adım sesleriyle gözlerimi kapatıp olabildiğince küçülttüm kendimi. Adım sesleri yaklaşırken sanırım yolun sonuna geldiğimi anlamıştım. Son sözüm ne olmalıydı? Umarım benden sonra kimse bunu yaşamaz....

Obedience and painHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin