Smut <3

4.9K 63 9
                                    

Kutuyu açtığında merakla eğilerek baktım...vibratör?

Gözlerim kocaman açılırken korkuyla geri süründüm.

"Lütfen...hayır lütfen istemiyorum o şeyi! N'olur yapma!"

Gözlerim korkuyla dolduğunda elindeki siyah vibratörle yanıma yaklaştı. Geriye gitmeye çalışırken yatağın sonuna ulaşmıştım. İstemiyorum...

"Arkanı dönüp minik kıçını havaya kaldır benim için."

Nefesim maratonda koşmuşum gibi çok hızlıydı. Korkudan ağlayabilirim. Korkuyla yüzüne baktığımda kaşlarını kaldırarak kafasıyla 'hadi' der gibi işaret etmişti. Gözlerimi sıkıp yavaşça arkamı döndüm. Ellerim titriyordu. Gözlerim doluydu ama korkudan ağlayamıyordum bile. İstemiyordum! Zevk ya da acı istemiyordum! Onunla ilgili hiç bir şeyi istemiyordum!

"Kıçını kaldır şimdi."

Yavaşça dirseklerimin üzerinde dururken kalçamı hafifçe havaya kaldırdım. Gözlerimi sıkmış açamıyordum. Deliğimde kaygan parmağını hissettiğimde dudağımı ısırdım. Eliyle kayganlığı dağıtıyordu...sanırım kayganlaştırıcı dökmüştü. Bu bile benim için iyi bir şeydi...en azından acımı umursamadan zorlamak gibi bir merhametsizlik yapmayacaktı!

Plastiği yavaşça deliğime bastırdığında kasıldım.

"A-acıyor..."

Hızlıca içime ittiğinde acıyla inleyip kendimi çekmeye çalışsam da içimdeydi. Çekmecenin üzerindeki kumandayı alıp cebine atarak kapıya ilerlediğinde burnumu çekerek pijamamı geri giydim.

"Yürü."

Odayı terk ettiğinde yavaşça ayağı kalkıp onu takip ettim. Merdivenlerden aşağı inerken bu sefer nereye gidiyoruz diye düşünüyordum. Kapıya ilerleyip cebindeki anahtarla kapıyı açtığında gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Gerçekten dışarı mı çıkıyoruz? Siktir sonunda!

"C-charles?"

Dönüp bana baktığında dudaklarımı hafif buruşturdum duygusallıkla. Elini uzattığında minik adımlarla yanına gidip elini tutmamla beni dışarı çekip kapıyı kapattı.

Oksijen....temiz hava...siktir fazla özlemişim! Yüzüme geniş bir gülümseme yayılırken beni elimden çekerek yürüyordu. Bulunduğumuz yer çok sessizdi. Kesinlikle kimsenin yaşayabileceği bir yere benzemiyor. Dağ başı gibi....şuradan bir yerden ayı çıksa şaşırmazdım.

Hızlı adımlarına yetişmeye çalışıyorum....

                   *****************

Ana caddeye çıktığımızda siyah bir arabaya doğru ilerliyordu. Sanırım onun arabasıydı...neden bu kadar uzağa park etmiş ki? Kaçarım diye mi korkmuş gerçekten? Benim ehliyetim yok ki...

Arabaya yaklaşırken elindeki anahtarla arabayı açtı. Elimi bıraktığında kapıyı açarak içeri geçmemi bekliyordu. Yavaşça kapıyı açıp koltuğa oturduğumda kapıyı arkamdan sertçe kapatıp ilerleyerek yanıma oturdu.

"Kemerini tak."

Yavaşça başımı sallayıp kemerimi taktığımda o takmamıştı. Takmasını söylemek bile istemiyordum. Ölebilirdi. Sürmeye başladığında başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım...

"Pencereyi açar mısın?"

Sesimi olabildiğince soğuk çıkardığımda arabanın üstünde bir yere basarak pencereyi araladı. Kemerimi hızlıca çıkartıp dizlerimin üstünde durarak dirseklerimle pencere yanlarına dirseklerimi koyarak dışarı eğildim. Rüzgar yüzüme vururken gülümsedim.

Obedience and painHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin