Handcuff panic😍

791 25 9
                                    

"Polis!"

Gözlerim kocaman açık olduğum yerde dondum. Ben...artık ben de katildim...korkuyla arkamı döndüm Charles'a bakmak için. "Ne duruyorsun? Açsana kapıyı. Bekletme Polis beyleri..." sırıtarak kapı kenarına yaslanmış bana bakıyordu. "A-ama...ama...Polis...bizim için mi geldiler? Ben..." Gözlerim korkuyla dolmaya başladı. Neden bu kadar sakindi? İkimiz de katildik ve şuan kapının önünde polis vardı. "Kapıyı aç Leo. Ayıp oluyor polislere..." Sırıtarak kollarını çarprazladı. "Lütfen...Charles korkuyorum! Charles ben hapse giremem lütfen korkuyorum çok korkuyorum! Özür dilerim!" Korkuyla ağlamaya başladığımda duyduğum sesle yerimden sıçradım. "Kapıyı açın! Bizi zor kullanmak zorunda bırakmayın!" Korkuyla Charles'ın sakin ve gevşek ifadesine baktım. "Polislerden özür dilersin...affederler onlar da seni. Ne olacak ki? Alt tarafı iki kişiyi parçaladın. Değil mi minik seri katilim?" Sadece normalde böyle olduğunu sanıyordum. Böyle bir ortamda da bu kadar sakin olacağını hiç düşünmemiştim ki! "N-neden açmamı istiyorsunuz?" Dedim ağlarken. "SON KEZ İKAZ EDİYORUM, KAPIYI AÇIN! GÖREV BAŞINDAKİ MEMURA ZORLUK ÇIKARMAKTAN CEZANIZI ARTTIRIRSINIZ SADECE!" elimin tersiyle gözyaşlarımı silsem de gözyaşlarım düşmeye devam ediyordu. Çekinerek kapıyı araladığımda ne olduğunu anlayamadan bileklerimi arkamda ve bedenimi kapıya yaslanmış şekilde buldum. "Adeline oldwing ile bir alakanız olup olmadığını öğrenmem gerek,adamı da alın. En son buraya gelirken görüldüğünü biliyoruz dolayısıyla yalan söylemeye kalkmayın. Yerini söyleyin!" Korkuyla bağırdım. "BİLMİYORUM! GERÇEKTEN BİLMİYORUM!" Bileklerime değen soğuk metalle çığlık attım. Hayır...hayır tutuklanamazdım..."TAMAM! SÖYLEYECEĞİM...ÇIKARIN KELEPÇEYİ LÜTFEN! ONU...O KADINI CHARLES ÖLDÜRDÜ!" Kaşları çatık adam anlamak istercesine bana baktı. "Bunu karakolda öğreneceğiz ve unutmayın dediğiniz her şey delil olarak dosyalara geçirilecek. Charles dediğiniz kişi bu adam mı oluyor?" Dediğinde hızlıca başımı salladım Charles'ın yüzüne bakamayarak. Başka çarem yoktu...o yapmış oluyordu yine de. Yalan değildi ki. O yaptırmıştı bana,ben istememiştim. "Karakola geçiyoruz..."

            *******
İfade odasında ağlayarak verilen suları reddediyordum. Panik atağım vücudumu ele geçirmiş herkese zorluk çıkarıyordu ama en azından hapse girme sürem uzardı veya bu kadar korktuğum için masum bir mağdur olduğumu anlarlardı. "Leo buriano?" Korkuyla çığlık attım. Ellerimi kulaklarıma bastırarak dünyaya odaklanmaya çalışıyordum fakat bir işe yaradığı yoktu. "Sakinleşmeniz gerekiyor. Sadece ifade alacağız...korkulacak bir şey yok." Bu kadar korktuğum için katil olduğumu anlayabilecekleri düşüncesi ağlamamı durdurdu. Kızarmış olduğuna emin olduğum gözlerle karşımdaki polise baktım. "Ben...o kaçırdı beni...uzun zamandır beni evinde tutuyor ve defalarca...şey...tecavüz etti..." Masum gözlerimi yere diktim. Buradan kurtulmam gerekiyordu. Hapse girmeden buradan çıkmam gerekiyordu. "Herhangi bir darp veya şiddet söz konusu mudur,bay Leo?" Hızlıca başımı salladım elimle bacağımı işaret ederken. "Bacağımı kırdı...femur kemiğimi. Öldürdüğü insanlarla beni aynı odaya kapatarak ayrıca bana mental işkence de etti! Kalçamda yanık izi var,o yaptı. Vücudumdaki bıçak izleri de onun eseri! Ben gerçekten masumum lütfen inanın bana yalvarırım..." Korkuyla kollarımı ve tişortümü kaldırmış yaralarımı göstermeye çalışıyordum. Polis gözlerini kısarak gözlerimin içine derince baktı kısa bir süreliğine. Başını sallayıp derin nefes alarak olayları kafasında toparlamaya çalışıyor gibi gözüküyordu. "Sizi burada tutmak zorundayız...bay Charles'ın ifadesinden sonra olanlara bakacağız." Diyerek odayı terk ettiğinde sandalyeye tekrar oturup kelepçeli ellerimi saçlarımdan geçirdim. Tutuklanamazdım...hayır suçlu değildim olamazdı.

              *****
Yaklaşık yarım saatin ardından ellerim saçlarımın arasında başımı masaya yaslamışken kapının açılmasıyla hızlıca başımı kaldırdım. Gözlerimle umutla gelen polise baktım. Elindeki dosyalarla karşıma oturup hafif çatık kaşlarla bana baktı. "Charles bey ifadenizi yalanladı. Ayrıca evin yatak odasının altındaki bir tünelde polislerimiz değişik bir koleksiyon bulduklarını bildirdiler. Şuan bu koleksiyonun hanginize ait olduğunu anlamaya çalışıyoruz ve bay Charles sizin Adeline'yi öldürdüğünüze dair elinde video kaydı olduğunu belirtti. Emniyet amirimiz şuan videoyu izliyor ve umarım ki kayda değer bir şeyler bulabileceğiz. Bahsettiğim koleksiyonda kopuk parmaklar,saç tutamları ve onlarca çıkarılmış göz bulduk. Her şey izlenen video sonrası belli olacak düşündüğüm kadarıyla...söylemek istediğiniz bir şey var mı?" Gözlerim kocaman açık donakalmıştım. Kanıt? Hemde video kaydı? Koleksiyon vardı ve ev benim bile değildi! "Koleksiyon olayı tam bir tartışma konusu ve o Koleksiyon siz yerine bay Charles'a suç atılabilecek veya ikinizi suç ortağı yapabilecek önemli bir unsur çünkü tapu bay Charles'ın üstünde. Dolayısıyla başkasının evinde Koleksiyon yapamazsınız, değil mi? Ayrıca bay Charles sizin psikolojik sorunlarınız olduğunu bu yüzden kendinize zarar verip daha önce evden kaçmış olduğunuzu söyledi. Akrabalık bağlarına baktığımızda bir yakınlık bulunmadığı için kaçırılma durumunuz daha mantıklı geliyor...İlk iş günümde derin bir mevzu." Ellerimi dolu gözlerle ileri doğru uzattım yalvarırcasına. "Lütfen açın...nefes alamıyorum çok korkuyorum....annem çok kızar...Ben mağdurum! Yalan söylüyor....gerçekten yalan söylüyor! Lütfen inanın bana!" Polis memuru sabır dileyerek ayağı kalktı. Başımı iki yana sallayıp yere diz çöktüm.  "Bakın beyefendi...size diyorum! Tecavüze uğradım! Daha bu sabah....dün..." sözlerimi tamamlayamadan ağzımı kapattım utançla. Gece içimde uyudu dersem istekli olan ben olduğumu mu düşünürdü? Ama ilaç...belki ilaç kanda çıkabilir? "Dün ne? Cümlenizi tamamlar mısınız bay Leo? Vereceğiniz tüm bilgilerin işimizi kolaylaştıracağını daha önce söylemiştim." Sesinden az da olsa sinir akıyordu. Başımı yere eğip gözlerimi kapattım konuşmadan önce. "Dün...dün gece içimde uyudu. Bana ben bayıldıktan sonra ilaç verip hareket etmemi engelledi. İlacın etkisi bir gün sürüyormuş...ayrıca ilacı kendisi yaptığını da bana söyled-" sözümü keserek merakla sordu. "Neden bayılmıştınız?" Nefesim vereceğim cevabı doğru seçmem gerektiği stresiyle hızlandı. "Adeline...gözlerimin önünde onun parmaklarını kopardı. Her şeyi gözümün önünde yapıp başıma silah dayayarak zorla izlettirdi fakat ben daha fazla dayanamadığım için bayıldım...çığlıkları haka kulağımda...Ben...Ben bir şey yapamadım..." Yüzüne baktığımda kaşları ilgiyle kalktı. "Kanıtınız hiç mi yok?" Diye sordu. "H-hayır...elimde telefon veya farklı bir şey yoktu mağdur olduğum için...o yüzden hiç bir kayıt alamadım kanıt için...özür d-" diyemeden içeriden gelen bağırma sesiyle yerimden sıçradım. "Hey! Polis memuru bay Giovanni!" Yanımdaki polis hızlıca kapıyı çarpıp odayı terk ederek beni yine sorgu odasında yerde bıraktı. Gözlerim dolu dolu kendi kendime fısıldadım. "Suçlu olan sen değilsin..."

Korkudan ağlaya ağlaya tekrar içeri girip serbest olduğumu ve suçsuz olduğumun anlaşılmasını bekliyordum. Sandalyede zor oturuyordum başım yüzünden. İçeri farklı bir polis geldiğinde merakla başımı kaldırdım. Karşımdaki diğer adamdan daha uzun ve yüzünde sert bir ifadeyle duran adam soğuk bir tonda konuştu. "Bay Leo buriano,Adeline oldwing ve Max bourne'yi öldürmekten tutuklusunuz."

Obedience and painHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin