Jayden yaklaşık üç gün süren yolculuklarının hızlı geçmiş olmasına şaşırmıştı. Gittikleri güzergah boyunca bazen ormanın içine doğru kamp kurarak dinlenmişler bazen de ufak kasabaların fazla ziyaretçisi olmayan pansiyonlarında kalmışlardı. Jayden öğlen güneşi ile birlikte ısınmaya başlayan Tobin'in boynundaki atkıyı çıkarıp sırt çantasının koluna bağlamasını izledi. Hala kuzeydelerdi ama kamp alanlarına kıyasla kentlere yakın yerleşkeler havanın çok daha sıcak hissedildiği bölgelerdi. İkizler soğuğa alışmış olsalar bile batı yakasının güneyinden gelen biri için Aspan'ın soğuğu derinizde kesik açılıyormuş gibi bir soğuktu, en azından Tobin yaşadığı rahatsızlığı böyle dile getirmişti.
Şimdi yaklaştıkları Belart, ticaret için önemli bir kent olan Tustad'ın yakınında bulunan, limana yakın bir balıkçı kasabasıydı. Aspan sınırında yer aldığı için kuzeyden soğuk rüzgar alsa bile her zaman ılık bir iklimi olmuştu. Gidecekleri yer olan Yule'nin dükkanı Tustad'da olduğu için kasabanın içine girmemişlerdi. İkizinin dediği gibi bu dönemler seyahat etmek için pek akıllıca zamanlar değildi, özellikle pusularını gerçekleştirecekleri dönemler. Ama Jayden bunu yapmak zorundaydı, yeterince beklemişti bile.
"Dostum, evleneceğine inanamıyorum!"
Jayden atının üstünde neşeli ve inanmaz bir ifadeyle kafasını sallayarak ilerleyen Tobin'e baktı.
"Henüz kabul etmedi. Yüzüğü bir alalım da."
Evet, Jayden Verna'ya evlilik teklifi etmeyi planlıyordu. Ve evet bu yolculuğa da teklifini gerçekleştireceği yüzüğü almak için çıkmışlardı. Jayden, Verna'nın teklifini reddedeceğini düşünmüyordu, uzun süredir beraberlerdi ama yine de kendi kulaklarıyla duymadan hayal gücünün beynini ele geçirmesini istemiyordu. İkizinin tepkisinin ya da genel olarak evlenmeye yönelik bakış açısının Verna'yı etkilemesinden korkuyordu. Jayda farkında olmasa da çevresindekiler üzerinde düşündüğünden daha büyük bir güce sahipti.
"Bunu yapmak istediğinden emin misin?"
Tobin bunu, evlenmek istediğini kendisiyle paylaştığından beri soruyordu ve Jayden her seferinde kararından emin olduğunu söylemişti. Tustad yolu boyunca da bu konuşmayı birkaç kez daha yapacağından neredeyse emindi.
"Evet eminim. Onu seviyorum."
"Tabii ki sev, sevmek güzeldir ama kardeşin hala seni bana emanet ediyor."
"Hey! Bazen kimin tarafını tutuyorsun anlayamıyorum Tobin." Jayden sesindeki hayal kırıklığını gizleyememişti, gizlemeye de çalışmamıştı. O kardeşi gibi duygularını göstermemesi gerektiğine inanmıyordu, en azından dostunuz dediğiniz birinin yanında tamamen dürüst olmayı tercih ederdi. Tobin yalnızca omuz silkmekle yetindi.
"Jayda neden beni sana emanet ediyor anlamıyorum dostum." birazdan diyeceklerine Tobin'in tepkisini duymak için sabırsızlanıyordu, "Yaşça benden büyük olabilirsin ama dövüş anında benim seni koruma olasılığım daha fazla. Senden çok daha cüsseliyim."
"Hey! Adi herif!" Tobin atını Jayden'ınkine yaklaştırıp koluyla saldırıya geçtiğinde ikisi de gülüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASSULON 1 | SORİN KARDEŞLER
FantasyKraliyete karşı çıkışları ile tanınan KarKıranlar çetesinin ünlü liderleri Sorin kardeşlerden birinin kaçırılması hem topluluklarındaki hem de saraydaki köklü değişikliklerin temelini oluşturacak bir kurtarma operasyonunu başlatır.