Bölüm 11

1 0 0
                                    

  Ateş bütün sabah canlı tutuldu. İnsanlar kahvaltılarını çadırlarında yaptıktan sonra işlerine koyulmuşlardı. Çocuklar bile günün hassasiyetinden dolayı derslerinde uslu durmuşlardı. Herkesin dikkatini ortada yanan odunlardan uzak tutmak istediği belliydi. Jayda da dahil. Bu olay bazı şeyleri kökünden değiştirecekti. Etki ve tepki. Haldir'in kendisine teorilerini anlatırken kullandığı kelimeler aklına gelmişti. Yanında kampın gelir giderlerini gösteren belgeleri toparlamaya çalışan Verna'ya döndü. Yüzünde boş bir ifade vardı. Her birini en az yarım saat okuduğu kağıtta yazanlardan hiçbir şey anlamadığı belliydi.

  "Yabanilere haber vermemiz gerekiyor."

  Ortak alandan ayrıldıktan sonra Verna ve Seral gibi Jayda da kendisini işlere gömmüştü. Kardeşini nasıl kurtaracağını ve nereye gitmesi gerektiğini bulmaya çalışıyordu. Bütün lanet gün haritaya baktım! Elinde sıkıca tuttuğu broşun derisinde iz bıraktığını hissedebiliyordu.

  "Acil durum toplantısı yapacağız." sesini yükselttiği için şimdi Seral da kafasını yaptığı işten kaldırmış kendisine bakıyordu. "Seral, Fin'i de çağır."

  Öğlene doğru toplandıklarında Jayda masanın çevresine dört tane sandalye yerleştirmişti. Tekini kendisi için koymuştu ama konuşurlarken pek oturabileceğini sanmıyordu. Ahşap dikdörtgen masanın üstüne serdiği haritaya baktı. Kenarları kıvrılmaktan aşınmış, kalın bir kağıda özenle çizilmiş bir haritaydı bu. Daha bir süre önce burada hep beraber plan yapıyorduk. Tüm bunlar yaşanmadan önce. Tobin hala ölmüş gibi gelmiyordu.

  Fazla iştahı olmasa bile birkaç lokma yemek yemeye çalışmıştı. Vücudunun güçlü olması gerekiyordu. Herkes oturduğunda o ayakta kaldı. Seral acil durum toplantılarında konuşulanları yazmak üzere hep tanık olarak yer alırdı bu yüzden elinde getirdiği saman rengi kağıtları masaya koyup kalemini batıracağı mürekkebi hazırlamaya başlamıştı. Yanına oturan Verna çaresiz gözlerle haritaya bakıyordu. Yüzük. Evlenme teklifi edecekti. Jayda sıkıca gözlerini kapadı. Kafasında beliren düşüncelerden kurtulmaya çalışıyordu. Fin ise Jayda'nın yanındaki sandalyeye oturarak haritanın üstünde yeni yerleştirilmiş bir taş olup olmadığını inceliyordu. Jayda Fin'in savaş stratejilerine yönelik bilgisi dışında Tobin ve Jayden'a saldıran kraliyetin askerleriyse, kraliyetin nasıl bir strateji izleyeceği konusundaki bilgilerine de güveniyordu. Jayda'nın konuşmaya başlamasıyla Seral'ın kalemiyle önündeki kağıtta hızlıca bıraktığı lekeler çadırı hışırtılı bir sesle doldurmuştu.

  "Öncelikle geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim." Duraksayarak üçüne baktı. "Jayden için bir kurtarma operasyonu düzenleyeceğim." Verna bir saniyelik bir şaşkınlığın ardından yarı umut yarı korkuyla dolu bir ifadeye bürünen gözlerle, konuşmaya devam eden Jayda'ya bakıyordu. Fin ve Seral da meraklarını gizleyememişlerdi. "Tek kişilik bir operasyon olacak." Jayda oldukça kararlıydı, sesinin de aynı netlikte çıkmasına özen gösteriyordu. "Ben gideceğim."

  "Gidemezsin." Verna hızla ayağa kalkmıştı. "Pusu sonrası en tehlikeli zamanlardır, hep söylersin."

  Verna haklıydı. Pusu sonrası kamplarından birinin gitmesi bile tehlikeliyken, KarKıranlar'ın liderlerinden birinin gitmesi. Özellikle şimdi tek lider kalmış olduğundan haberdarlarsa kampları saldırıya açık bir pozisyona düşerdi. Ama bunu günlerdir düşünüyordu. Jayden'ı kurtarmak için kendisinden başka kimseyi riske atamazdı. Birini daha kaybedemem. Üstelik ne kadar sürecek bir yolculuğa çıkacağını bilmiyordu. Kimseyi böyle bir riski göze alması için zorlayamazdı. Güneyde tanıdıkları vardı ve bu tanıdıklar Jayden'ın nerede olabileceğine yönelik bilgiye ulaşabilecek kişilerdi. Ben gitmeliyim, benim kardeşim.

ASSULON 1 | SORİN KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin