Bölüm 22

5 0 1
                                    

  Bir önceki gün olduğu gibi yine aynı saatte uyandırılıp toprak yolda sıra oluşturdular. Çalıştırılacakları madenlere götürülürken silahlarıyla dolaşan gardiyanlar sayım yapıyordu. Bu sefer İlos ile aynı gruba yerleştirilmediği için daha eğimli bir yol boyunca devam eden bir kazı alanında çalışması gerekti. Müdürün kendisini yine akşam yemeği saatinde çağıracağını düşündüğü için taşları taşıyıcı arabalara yükleyip çekerken ne yapması gerektiğine karar vermeye çalıştı. Dikkat etmesi gereken çok detay olsa da önceliği kaçmak olacaktı. Sözlü olarak dalaşmamaya özen göstermeliydi ve bir şeyleri kurcalaması gerekirse yakalanmamalıydı. Bu yüzden yapmakta başarılı olduğu yöntemden sapmamak en doğrusu olacaktı. Doğaçlama takılacağım.

  Vücudunu ter içinde bırakan beşinci arabayı yerleşim noktasına çekmeyi bitirdiğinde iki muhafızın kendisine yaklaştığını gördü. Elindeki tozu paçaları yıpranmış pantolonuna sildikten sonra bileklerini birleştirerek öne doğru uzattı. Muhafızlardan biri silahını omzundaki askıyla kenara atarak elinden ayaklarına uzanan zinciri bağlarken, diğer mahkumlar çoktan kazı alanından uzaklaşan topluluğa katılmışlardı. Eğimli yoldan asansörlere varmaları, tüm gün çalışmaktan zayıf düşmüş vücudunun ağır zincirlerle hareket etmesini zorlaştığından uzun sürse de serin koridora vardıklarında hızlıca kapının önüne gelmişlerdi. Kapı tıklatıldı ve içeriden anlaşılır bir girin sesi yükseldi.

  Saatlerdir yanan şömineyle sımsıcak olmuş odaya girdiğinde havaya gül kokusu yayan purosunu tutan müdürü gördü. Bugün üstüne daha turuncu renklerinde bir gömlek ve kahverengi cepken giymişti. Jayden odanın ortasına geçerken müdür çalışma masasıyla yuvarlak yemek masasının arasına ilerlemişti. Yemek masasına serilmiş dantelli örtüden az sonra tepsisiyle içeri girecek gencin gelmesinin yakın olduğunu anlaşılıyordu. Müdür purosundan bir fırt daha çekerken Jayden da etrafı incelemeye karar verdi. Jayda gibi olalım bakalım. Kardeşi olsa neye dikkat ederdi? Nereye bakardı? Çalışma masasında düne göre daha fazla belge ve büyük kağıtlar olduğunu görebiliyordu ama üstündekileri anlayabilmek için yaklaşması gerekecekti. Kütüphane tarafındaki çekmecelerde anahtar gizlenebilecek herhangi bir bölme ya da çekmece yok gibiydi ama içini açmadan fikrinden emin olamazdı. Şimdilik böyle bir riski alıp çekmeceyi açmayı denemek istemiyordu. Yemek masasının arkasındaki L şeklindeki duvara dayanmış ahşap dolabı önceki gün içinden bardak çıkarılırken görmüştü. Takım üretilmiş tabaklar, farklı içkilerin servis edildiği bardaklar ve çatal bıçaklar dışında raflarda başka bir şey yoktu. O zaman masadan başlayacağız. Daha kaç gün müdürün odasına geleceğini bilmiyordu. Eninde sonunda o çekmecelerden birini açması gerekebilirdi ama o gün bugün değildi. Her geçen gün daha da yorulacağının farkındaydı ve bu çaresizliğin delice bir adım atmasında yani çekmeceleri açması için kendisine cesaret vereceğini ümit ediyordu. Öleceksem denerken öleyim. Ama nedense çekmeceyi açarken yakalanırsa müdürün önce sözlü bir uyarı ve en fazla gözünü korkutmaya yönelik bir hamle yapacağını düşünüyordu. İlk denemesinde ölme olasılığının oldukça düşük olduğuna inanıyordu. Müdür elinde tuttuğu purosunun ucunda uzayan külünü çalışma masasında lambanın yanındaki cam küllüğe attırdığında uzun parmakları ışıkla daha da büyük görünmüştü. Parmağındaki yüzük izi de öyle. Jayden böyle şeyleri ilk bakışta ikizi gibi göremese de isteyince detayları fark edebiliyordu. Adam diğer mahkumlar gibi soluk değildi, hatta muhtemelen tatillerini doğudaki adalarda yapmışçasına yanık tenliydi. Parmağının derisindeki açık renkli halka dikkatli bakınca oldukça belirginleşiyordu. Jayden yapacağı doğaçlamasına başlamaya karar verdi.

  "Eşiniz de Uglen'de mi yaşıyor?"

  Müdürün küllüğün üzerinde tuttuğu eli bir anlığına durdu. Mavi gözlerini Jayden'a diktiğinde yüzünde memnun bir sırıtış vardı.

ASSULON 1 | SORİN KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin