Yakıcı öğlen güneşi önüne geçen bulutlarla perdelenirken denizdeki birinci haftayı geride bırakmışlardı. Saçları hala kısa olsa da her geçen gün uzayan Jayden'ın keyfi adımlarının da iyileşmesiyle daha da yerine geliyordu. Jayda önceki günlerde de yaptıkları gibi kartlarını güvertenin nemli zeminine dizmiş gruba baktı. Jayden sol bacağını öne doğru uzatmış omzunu direğe vererek önüne konulan kartları oluşturduğu destesine ekliyordu. Oma ve İlos da iki yanına yerleşmişti. Doğuya yaklaştıkça ılıklaşan hava geceleri serin olsa da ikizlerin gün içinde hala gömlekle gezmesine olanak sağlıyordu. Jayden'ın boynuna doğru uzanan yaralarına merhem sürerken tek katman giyinmeleri işlerini hızlandırıyordu.
Yelkenlerle ilgilenen mürettebatın güvertede yürümelerini izledi. Birkaçı gemi ambarından mutfağa birkaç fıçı taşıyordu. Doris'in mutfağının açıldığı uzun sofrada bugün sebzeli bir yahni yiyeceklerdi. Dümenin hareketiyle burnu sağa dönen gemiye çarpan soğuk rüzgarı hissetti. Esintiyle dans eden saçları boynunu gıdıklandırıyordu. Dümencinin çaprazında duran Eris'in kabininden aldığı altın kaplama dürbünüyle ufka bakmasını izledi. İlk gün ne yapacaklarını konuşmak için girdikleri kaptan kabini en az mutfak kadar geniş ve ferahtı. Hafif ahşap mobilyaların bir kısmı yere sabitlenmiş bir kısmı da camdan uzak noktalara yerleştirilmişti. Koyu kestane renkli sandalyelerin petrol mavisi minderleri masadaki haritanın üstündeki yazıların yazıldığı mürekkeple neredeyse aynı renkti. Geceleri kapkaranlık denizde giden gemi, yaktıkları ufak aydınlatmalarla loş oluyordu. Sapsarı ışıklar saçan güneşin önüne geçen bulutlar bugün daha erken karanlıkta kalacaklarının habercisi gibiydi. Alt kamaralardan birinden çıkan Neko elinde tuttuğu tabaktan aldığı bir elma dilimini yiyerek Jayda'ya ilerledi. İçi dolu tabağı önüne koyarken Oma'dan tarafa baktı.
"İyi anlaştılar." Neko tabağı bırakıp gitmek yerine Jayda'nın yanına oturmuştu. İkisi de birbirine paralel direklere sırtlarını vermiş bir yandan sonsuza kadar gidiyor gibi görünen denize bir yandan da güvertede dönen kart oyununa bakıyorlardı.
"Hiç beklemediğim bir üçlü oldular itiraf etmeliyim." Tabaktan elma aldığında, ısırdığı parçanın ağzında bıraktığı ekşi tatla kaşlarını çattı.
"Sürprizlerle dolular." Yüzündeki sırıtışla geçmişten bir sahneyi düşündüğü belliydi. "Neyse ki geçen gün çocuk gibi surat asmaları fazla devam etmedi."
Kamaralarına giderken dikkatleri deniz kızlarında olduğu için yemek sırasında sofrada yaptıkları konuşmayı unutmuşlardı. Jayda bu tartışmayı uzatmasa bile ikizinin o gece iğneli bir cümle kuracağından emindi. "İyi ki deniz kızlarıyla karşılaşmışız."
"İyi ki." Neko'nun yüzüne yayılan gülümseme hızla yok oldu. Bir süre sessizce oturup elmalarını yerken dalgın bakışları Jayda'ya kayıyordu. İfadesi bir şeyler söylemek istiyormuş da söyleyemiyormuş gibiydi.
"O gün..."
Boğazını temizleyip Jayda'ya döndü. Kendisine bakan kahverengi gözler, düz koyu kahve saçlarıyla siyah beyaz tenini daha da ortaya çıkarıyordu. "Beni arkada bırakmadın. Teşekkürler."
Jayda hapishaneden uzaklaştıklarından beri, belki ikizinin yaşadıklarını ya da hepsinin sebep olduğu kaosu hatırlamamak için o günü düşünmemeye çalışmıştı. Artık rüyalarına zorla giren anıları dışında beynindeki o bölgeye kilit vurmaya çalışıyordu. O gün Neko'nun hayatını da kurtarmıştı. Neko'nun üzerine gelen adamı öldürmekten neden tereddüt ettiğini bir daha hiç düşünmemişti.
Teşekkürünü kabul edercesine başını eğdi. "Kim olsa yapardı. Yardım ettiğiniz için ben teşekkür ederim." Ne olursa olsun şu an ikizinin hayatta olmasından dolayı onlara borçluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASSULON 1 | SORİN KARDEŞLER
FantasyKraliyete karşı çıkışları ile tanınan KarKıranlar çetesinin ünlü liderleri Sorin kardeşlerden birinin kaçırılması hem topluluklarındaki hem de saraydaki köklü değişikliklerin temelini oluşturacak bir kurtarma operasyonunu başlatır.