Bölüm 20

3 0 0
                                    

  Kaçabileceğiniz durumlar vardır. Kaçmayı deneyebilecekleriniz vardır. Bir de kaçamayacağınız durumlar vardır. Jayden'ın da kaçabilmesine dair en ufak ihtimal askerlerin bileğindeki zinciri görüp kim olduğunu anlamasıyla imkansız hale gelmişti. Üç uzun günün sonunda Uglen'deydi.

  Yol boyunca hava hala kuzeydeki kış soğukları gibi insanın içine işleyen derecelere düşmemişti. Yine de kıskıvrak yakalanmış olduğunu düşünmek kesinlikle içini ürpertiyordu. Tapınakçılar onu hafife almıştı. Bu yüzden saldırgan bir stratejiyle ve fedakarlıklarla onlardan kurtulabilmişlerdi ama kraliyet askerleri tek esirleri olan Jayden'dan gözlerini bir an bile ayırmıyordu. Onu sürekli kontrol ediyorlar ve zincirlerini hiç gevşetmiyorlardı. Sadece elleri bağlı bile olsa yol boyunca kaçmayı deneyememişti bile. Zaten buna fazla enerjisi de yoktu. Yakalanmış olmanın moral bozukluğu, doğru düzgün beslenememenin halsizliği ve sol bacağındaki yara hala iyileşmediği için topallamanın verdiği rahatsızlıkla giderek artmıştı. Yakalandığı gece askerler ışığın el verdiği ölçüde bacağını sarsalar bile kas üstündeki kesik deli gibi canını acıtıyordu. İlk gününün akşamında tren yolu üzerindeki bir kasabaya vardıklarında mola verecekleri düşüncesiyle rahatlamıştı. En azından artık bir süre yürümeyecekti. Ama ikinci güne uyandığında adımlarının geri geri gitmesine sebep olan bir yere yol aldıklarını fark etmişti. Hava aydınlanır aydınlanmaz sert bir şekilde uyandırılmış ve azıcık lapamsı pirinç yiyip, atları sırtında keyifle yabani çiçeklerini koklayarak ilerleyen askerlere bağlı şekilde Uglen'e yakın bir kasabaya yol almışlardı. Daha içine girdiğiniz an bu kasabada yaşayanların daha varlıklı insanlar olduğunu hissediyordunuz. Nehir kıyısında kalan evlerin suya bağlanan özel iskeleleri ve oldukça bakımlı mermerlerle süslenmiş binaların arasında tasarımcıdan çıkmış elbiseleriyle dolaşan insanlar vardı. Bu kalabalık yolun ortasından yürüyen Jayden Sorin'i görmek için kaldırımda sıraya diziliyor ve arada birkaç saniye süren alkışlar başlatıyordu. Yolun sonunda kasabanın diğer binalarına göre daha büyük girişli mahkeme kapısının önünde durduklarında kendisini izleyen gözler de artmıştı. Kraliyet en hızlı şekilde Jayden'ın cezasına çarptırılmasını sağlamak ve sarayın bu başarısıyla övünmesi için tüm işlemleri çoktan halletmiş olmalıydı. Böyle güzel bir günde yargılanıyor olmak üzücüydü ama Jayden mahkeme binasının karanlık koridorlarına girdiğinde askerlerin adımlarının beton duvarlar boyunca yankılanması dışında yalnızca hızla atan kalp atışını duyuyordu. Koridora göre daha havadar ve aydınlık salona girdiklerinde çoğu koltuk çoktan dolmuştu. Girişteki kalabalık kadar olmasa da yargı sürecini görmek isteyen de çok izleyici vardı. Tüm karar süreci boyunca eğimli alana yerleşen farklı yaşlardan insanlar Jayden'ın nasıl bir cezaya çarptırılacağını büyük bir heyecanla bekliyorlardı. Yüksek tavanlı salonda yalnızca hakimin sesi çıkıyordu. Kendisi de dahil geriye kalan tüm vatandaşlar, tanık koltuğunda bekleyenler ve konuşulanları kayda geçiren katipler sessizdi. Hakimin gür sesiyle birlikte herkes yerine oturdu. Sonrası bir çırpıda gerçekleşmişti zaten. Önce Jayden'ın hayatı boyunca görmediği ve güneyli oldukları çok belli tanıkların çarpıtılmış ifadeleri dinlendi. Ardından avukatların savunmaları tartışıldı. Kraliyet her şeyin usülüne göre olması için özenle çalışmıştı. Jayden suçlarını kabul etmese de kendisini savunması için saray tarafından atanması mecbur olan avukat bile daha fazla çabalamıyordu.

  "Suçlunun, işlediği suçların net kanıtlarla desteklenmesi ve tanıklar tarafından anlatılanlar doğrultusunda, idam cezasına çarptırılmasına ve idam tarihi saray nezdinde netleşene kadar Gümüşkoy Hapishanesi'nin bağlı olduğu madenlerde çalıştırılmasına karar verilmiştir."

  Zaten KarKıranlar lideri olmasa da kraliyete çalışan askerleri yaraladığı ve öldürdüğü için idam cezasına çarptırılacaktı. Tek yapması gereken şey idam tarihi belli olana kadar kaçmanın bir yolunu bulmaktı. Yine de cezasını sesli şekilde duymak durumu daha gerçek yapmış ve o an tek düşünebildiği şey Jayda olmuştu. İkizinin kendisi için geleceğini biliyordu. Sadece zamanında yetişememesine duyduğu korku hissi kalma çabalarını baltalıyordu. Mahkeme bile bu kadar hızlı gerçekleştirildiyse infaz tarihinin duyurulması da an meselesi olmalıydı.

ASSULON 1 | SORİN KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin