Bölüm 10

3 0 0
                                    

  Tobin konuştukları kırmızı cüppeli adamın kim olduğunu bilmiyordu. Kendilerine hakaret edip kenara çekildikten sonra üzerlerine gelen üç adamıyla başa çıkabilmişlerdi ama ahırın içine başkaları da girmeye başladığında her şey büyük bir karmaşa haline gelmişti. Tobin'in tek duyduğu şey aralarına giren adamlardan dolayı göremediği Jayden'ın kılıcından çıkan metalik sesler, arada yere devrilen adamların toprağa çarpma sesleri ve beş atın çıkardığı huzursuz kişneme ve tepinme sesleriydi. Tobin silahını çıkarmıştı. Üzerine gelmeye devam eden birkaç adamı ateş ederek uzaklaştırmayı başarsa da aynı hızda yerlerine başkaları geçiyordu. "Bölünüyor musunuz siz be! Neler oluyor?" Neyin içine düştük biz böyle?

  Fazla mermisi kalmadığının farkındaydı. Kendisine balta sallayan adamın alnına nişan aldı. Bu sırada hızlı hareket etmeye çalışıyordu çünkü yanından da birileri ona saldırmaya çalışıyordu. Adam kafasında açılan delikle yere düşer düşmez yana sıçrayarak diğerini de yere devirdi. Köşeye sıkıştırılmaktan hoşlanmamıştı. Son üç mermi. Yere düşen baltalardan birine uzanmaya çalıştı. Mermilerini harcamak istemiyordu. Baltayı tam zamanında alarak üzerine atılan adama geçirdi. Adamın boynundan süzülen kan samanı boyuyordu. Baltayı saplandığı kemikten çıkarmaya çalışırken yanından aldığı bir darbeyle duvara fırladı. Ayağa kalktığında silahını çoktan kendisine yürüyen üç adama yöneltmişti. Birincisi yere devrilirken diğerleri ellerindeki kılıçlarla ilerlemeye devam ediyordu. Tobin omzunda hissettiği acıya rağmen ayağa kalkmıştı. Neyse ki silah tuttuğum kolum değil. Adamlardan birine ateş ettiği sırada kendisine savrulan kılıçtan kurtulmak için geriye gitmesi gerekti. İki adam bir mermi. Duvara çok yaklaştığını biliyordu. Elini sakince kemerine götürüp bıçağına ulaşmaya çalıştı. Adam kılıcıyla bir hamle yaptığında yana kaydı. Kılıcın duvarın ahşap kısmında kalması ona zaman kazandırmıştı. Adam öfkeyle kılıcını kurtarmaya çalışırken Tobin bıçağını adamın kafasında ilerletti. Bu sırada diğer adamın kendisine savurduğu kılıç darbesinden son anda kurtulmuştu. Ondan uzağa koşarak nişan almaya çalıştı. Bir mermi. Bir adam. Adamın kafasına ateş ettiği sırada yanından üzerine biri atlamıştı. Lanet olsun! Kurşun adamın koluna isabet etmişti. Üzerindeki adamın elinde silah yoktu. Tobin bıçağını göğsüne geçirdiğinde taşıdığı ağırlık da giderek arttı. Adamı yanına ittirerek ayağa kalktı. Çevresinden yaklaşmaya çalışanlara bıçak savurarak kendisinden uzak tutmaya çalışıyordu. Arkasından yaklaşan adamın ayak seslerini duyarak oraya döndü. Üçüncü mermisinin koluna isabet etmesi yüzünden gömleğinin kenarı kan olmuştu. Kılıcını bu sırada düşürmüş olmalıydı. Adam üzerine atıldığında hazırdı. Biraz itiştikten sonra boynuna geçirdiği bıçağının kenarlarından akan kanın sıcaklığını parmaklarında hissedebiliyordu. Hissettiği başka bir şey vardı. Daha acı dolu bir şeydi bu. Adam boğuk bir ses çıkardı ve ağzından akan kanların içinden çarpık bir gülümsemeyle kendisine bakmaya devam etti. Gözlerini bir daha kırpmamıştı. Tobin bıçağını çektiğinde adamın ağırlaşan vücudunun bir çuval gibi yere yığılmasını izledi. Adam yere düşerken kendi vücudunu terk eden bıçak da yere düşmüştü. Elini karnına götürdü. Acı o an çok keskin olsa da şimdi garip bir uyuşukluk hissetmeye başlamıştı. Etrafında olanları tam anlayamıyordu. Sesler kulağında anlamsızca dağılmaya başlamıştı. Jayden'ın uzaktan kendisine korku dolu gözlerle baktığını mı görmüştü? Arkasından yaklaşan adamı hayal mi ediyordu? Arkana bak dostum.

  O andan sonrasını hatırlamıyordu. Belli kısımlarda bilinci yerindeydi ama tamamen doğaçlama hareket ediyordu. Jayden'ı yere düşerken gördüğünü hatırlıyordu. Onu götüren adamları durdurmaya çalıştığını. Yere yığılan adamların üzerlerinden ona yetişmeye çalıştığını. Şimdi de atının sırtındaydı. Hızla bir yere koşuyordu. Kampları. Karnına bağladığı atkısına baktı. Zamanında yetişmeliyim. Onlara haber vermeliyim. Onlar kimdi? Jayda? Verna? Aman tanrım beni öldürecekler! Eğer varana kadar kan kaybından ölmezse. Belindeki atkıyı daha da sıkı bağladı. Atını hızla koşturuyordu. Onu kurtaramadım. Dostumu. Çok fazla adam vardı. "Bu halinle hiçbir şey yapamazdın!" kendisine kızıyordu. Vaktinde dönebilirsen kurtarabilirsiniz. "Orada olanların haberini verebilecek bir tek ben varım."

ASSULON 1 | SORİN KARDEŞLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin