Geçmişe Gidiş
Birkaç Gün Önce
Çalışma OdasıNevin Hanım Aybike'nin ona inandığını ve bu işin peşine düşmeyeceğini zannederek onu doğurtan ebe hemşirenin ismini vermişti.
Ama yanılmıştı Berk Özkaya karısı için bu kadar mühim bir meseleyi enine boyuna araştırmadan isim isim, adres adres bulmadan bırakmayacaktı bu işin peşini.
"Efendim Berk. " diye açtı telefonu Ömer.
"Aybike'nin annesi ile ilgili adres araştırmaların ne durumda?" diye sordu Berk sıkıntılı bir ses tonuyla.
"Elimde 100 tane Gönül Saran olarak kayıtlı kişi ve adres var. Buradan yola çıkamayız liste çok kalabalık. Size bilgilerini yazdığım Nevin Uçar'ı bulup konuşabildiniz mi? "diye sordu Ömer.
"Bulduk. Evine gidip kendisiyle konuştuk." dedi Berk yarım ağızla.
"O ne dedi peki? " diye sordu Ömer.
"Annesinin öldüğünü söyledi. Hatta mezarı İngiltere'deymiş. Ben bu işin doğrusunu öğrenmeni istiyorum Ömer. Ama kesinlikle Aybike'nin haberi olmasın. Bir kere daha ümitlerinin yıkılmasını kaldıramaz. Zaten zar zor kabullendi. Bir de başka bir detay daha var elimizde artık. " dedi Berk.
"O bilgi ne abi? " diye sordu Ömer.
"Esra Yılmaz. Bu ismi araştırmanı istiyorum senden. Aybike'yi doğurtan ebenin adıymış. "Kızınız öldü. " diye söyleyip belgelerde de ölü gösteren o kadınmış. Mardin'deki devlet hastanede çalışıyormuş o zamanlar. Artık bir şey bul Ömer ben bu çıkmaz döngünün içinde olmaktan çok sıkılmaya başladım! " dedi Berk sinirli sinirli
"Tamam tamam abi sen sakin ol. Bugün araştırıp ben sana yazacağım bilgilerini. " dedi Ömer çekine çekine. Berk'i bu zamana kadar böyle gördüğünü hatırlamıyordu.
"Tamam." dedi Berk ve telefonu kapattı direk.
Kapı tıklanınca "Gir." dedi Berk düz bir şekilde.
"Müsait misin oğlum? " diye sordu Resul Bey.
"Tabi baba gel içeri. " dedi Berk.
"Şu haftaya yapılacak olan yönetim kurulu toplantımızda neler konuşacağımızı bir gözden geçirelim istedim. Uzun zamandır bu toplantılara katılamıyordum durumumdan dolayı malum. Konulara hakim olmak istiyorum " dedi Resul Bey. Rezil olmak istemiyoedu toplantıda.
"Tamam baba iyi olur. Hem şu Hollanda ve Almanya'da açacağımız mağazaların da fizibilite raporlarını tartışalım seninle. Açıkçası Almanya'da açma taraftarı değilim. Orada mücevher piyasasının nabzını Atalar Holding elinde tutuyor." dedi Berk elindeki raporları babasına uzattı.
'İşe odaklansam iyi olur. Belki kafamı toplarım. ' diye düşündü genç adam.
"Bu raporlara göre söylediklerinde haklısın oğlum. Sanırım İsviçre'den sonra Hollanda'da açmamız daha makul görünüyor. " dedi Resul Bey.
Kapı beklenmedik bir anda yeniden tıklandı.
"Rahatsız etmiyorum umarım. " dedi Gülsüm Hanım kısık bir sesle. Oldukça üzgün bitik bir hali vardı.
"Yok da ana? Nedir bu halin? " dedi Resul Bey telaşla annesinin yüzüne sorgulayarak bakıyordu.
"Babaanne... Sesin kısılmış senin ne oldu? Hasta falan mısın yoksa? Gözlerin de kızarmış. " dedi Berk endişeyle.
"Ah oğlum! Ben ağlamayayım da kimler ağlasın! Vah başımıza gelenler! " diye dövünüp ağlamaya başladı Gülsüm Hanım.
"Dur dur bi sakin ol anlat hele. Tansiyonun çıkacak şimdi ne oldu? " diye sordu Resul Bey sakin bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Anlaşılma /AyBer
Fanfiction"Derler ki, sığındığın gönül memleketindir." "Derler ki bakan gözdür, gören kalp. " Dördüncü hikayem de Aybike ve Berk'i aşiret ahalisinde görücez. Umarım beğenirsiniz. Günlük dizi "Kan Çiçekleri'nden" kurgulanmıştır. Ön yargısız okumanız dileğiyle ☺