Azize Teyze'nin Evi
"Biz. Yani ben..." dedi Aybike.
'Nasıl diyeceğim ki şimdi, Belki olabilirdi diye? Daha onu ilk gördüğüm gün içimde ılık ılık bir şeyler aktı diye nasıl derim? '"Kızım. Yüreğin niyetini anlamak için bir rehberdir gözler. İnsanın içinde ne varsa oradan okunur çünkü. Acı da tatlı da sevinçte keder de insanın en derin niyetleri ortak hissidir. Beni yanlış anlama. Ben senin annen yerindeyim ama şu ahir ömrümde hiç şaşmadan öğrendiğim yegane şey, gözlerin yalan söylemediğidir kızım. Yüreğin niyetine en berrak en temiz onlar ortaya koyar çünkü. Sen saklamak istesen de o lekesiz bir ayna gibi yansıtır yüreğinin gizlediğini. Sen böyle gözlerini kaçırdıkça yüreğinin bildiğini gözün gördüğünü dilinden sakınma söyle kızım. " dedi Azize teyze.
Öyle şeyler söylemişti ki kendine kaçacak küçük bir yer olsa gidip oraya saklanırdı Aybike. Söyledikleri doğruydu ama cevap verecek cesareti kendinde bulamamıştı.
Berk ise içeri girmeden gizlice dinlemişti onları. 'Ela gözlüm hadi bir umut ver bana, cevabınla sadece bir umut...' dedi genç adam içinden. Kız susmuştu.
Yemeklerini yerken ikisinin de aklında tek bir soru vardı.
'Başka yerde karşılaşsaydınız tanısaydınız birbirinizi farklı olur muydu her şey' sorusuydu.
İkisi de tuzluğa uzandı. Ancak Berk önceliği Aybike'ye verdi.
"Teşekkürler." dedi genç kız. Elleri birbirine her değdiğinde aynı elektriklenme oluyordu Aybike de. Sebebini bilemediği..."Nasıl geçti gezmeniz? Çok eski bir aktar vardır. Niyazi bey diye. Dükkanında envai çeşit ot satar girdiniz mi dükkanına onun?"
"Yok görmedik." dedi Aybike.
"Hay Allah keşke söyleseydim İstanbul'da bulamazdınız onun gibisini. Baban için şifalı otlar alırdınız, kaynatmalık. Berk oğlum konaktakilere bari alabildiniz mi bir şeyler?"
"Aldık bir şeyler." dedi Berk.
"Ya hani nerede göster bakayım." dedi Azize teyze.
"Yukarıdalar gösteririm sana yemekten sonra. Kader ablaya ipek bir yazma aldık. Gül'e de taşlı bir bileklik." dedi Aybike.
"Ay çok iyi yapmışsınız. Bakın ne diyeceğim? Vakit çok geç oldu. Bu gece de kalsanız ardınızdan atlı kovalamıyor ya yarın sabah gidersiniz he. Hem beni de yalnız bırakmamış olursunuz. "
'Gitmeden şu iki inatçı keçinin biraz daha gözlerini açarım belki. ' dedi içinden Azize teyze."Olur, bugün de kalırız. Yarın sabahtan çıkarız." dedi Berk. 'Bir gün daha saçlarının kokusunu içime çekerek uyuyabileceğim ela gözlüm. Melek gibi uyuyuşunu izleyebileceğim yakından. '
"Nasıl istersen. " dedi Aybike.
'Bir gün daha kendimi senin yanındayken güvende ve huzurlu hissederek uyuyabileceğim. 'Misafir Odası
"Yarın vakitli kalkarız. Fazla geçe kalmayalım. Teyzem tutmazsa gideriz." dedi Berk.
"Kesin oyalamak için bir şey yapıyor." dedi Aybike. Dışı başka içi başka söylüyordu genç kızın.
'Keşke burada daha fazla kalabilmemiz için bizi oyalayacak bir şeyler bulsa ama tabi bu mümkün değil. ' dedi içinden canı sıkılarak.
"Yalnız olduğu için gitmemizi istemiyor.
Normal." Dedi Berk."Keşke Gülsüm hanımla arası iyi olsaydı. Kolay gelip giderdi."
"Onlar barışmaz. Kanlı bıçaklılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Anlaşılma /AyBer
Fanfic"Derler ki, sığındığın gönül memleketindir." "Derler ki bakan gözdür, gören kalp. " Dördüncü hikayem de Aybike ve Berk'i aşiret ahalisinde görücez. Umarım beğenirsiniz. Günlük dizi "Kan Çiçekleri'nden" kurgulanmıştır. Ön yargısız okumanız dileğiyle ☺