Kahveyi içtikten sonra ayağa kalktığında başı döner gibi oldu Berk'in. Birkaç adım zar zor atabildi kapı girişine kadar. Merdivenleri çıkarken Aybike'nin koluna girdi. Yatak odalarına girerken gördü onları Tolga "Abi neyin var, ne oldu sana? Ya söylesenize ne oldu abime?" diye sordu koluna girerek.
"Biz de anlamadık, birden kötüleşti. " dedi Aybike.
"Ya tamam birden oldu da ne oldu ya? Bir yerine bir ağrı mı girdi kramp gibi bir şey mi ne?" dedi Tolga.
"Önce rengi benzi attı, sonra başı dönmeye başladı. Merdivenleri bile zor çıktı. Doktora gidelim diyorum, dinlemiyor beni." dedi Aybike.
"İyiyim dedim, uzatmayın." dedi Berk.
"Yüzün hiç öyle söylemiyor ama abi. Ya bak valla olmaz böyle ya bir hastaneye gidelim. "
"İkinizde ne çok konuştunuz öyle. Biraz sessizliğe ihtiyacım var sadece. Dinlenirsem geçer. Abartılcak bir şey değil. Öhö öhö. "
"Abi! Abi yok benim içime sinmiyor böyle. Madem hastaneye gitmiyorsun, doktor çağırayım mı o zaman. "
"Evet çok iyi olur." dedi rahat nefes alarak Aybike.
"Telefon odamda kalmış, geliyorum ben. " dedi Tolga.
Odalarına geldiklerinde kız "Tamam. Gel gel şöyle." diyerek yatağa uzandırdı. "Üzerini değiştir sen ben çıkıyorum."
Döndüğünde "Gel hadi kalk. Ateşine bir bakayım." dedi Aybike. Elini alnına koyduktan sonra "Ateşin yok ama yüzün buz gibi. Soğuk soğuk terliyorsun. Noldu sana böyle? "
"İyiyim." dedi Berk kızın eli alnına dokununca yutkundu.
"Sancı gibi bir şey mi? Bir şey söyle, ne olur neyin var?"dedi endişelenerek Aybike.
"Yok bir şey. Bir an bıçak saplandı sanki ama şimdi geçti merak etme."dedi onu sakinleştirmeye çalışarak.
"Emin misin? Canın acıyor ama belli ki." Tam kıza cevap vericekti ki kardeşi elinde bir kupayla içeri girdi.
"Doktoru aradım birazdan burada olur." dedi Tolga.
Berk elinde babaannesinin hastalıkları için özel otlardan kaynattığı çayı kupa bardakta içiyordu. Yüzünü buruşturunca "Çok kötü galiba." dedi Aybike.
"Kokusundan anlaşılıyor dimi?" diye sordu Berk.
"Hayır yüzünden."dedi hafif gülümsedi.
"Gülsüm Hanımın eli değmiş. Şifa verse de acısını hissettirir."dedi tatlı tatlı.
"Bazen anneme benzetiyorum babaanneni biliyor musun? O da sevgisini göstermekte hep cimriydi.
Bir tek abime cömertti. Çocukluğumuzdan beri hep öyleydi işte.
Süsenle beni sevmediğinden değil ama abime daha bir düşkündü. Oysa ben de isterdim ki başımı kucağına koyayım.
Parmaklarıyla saçımı okşasın saçlarıma dolaşan parmakları tüm dertlerimi alıp götürsün isterdim ama yapmazdı.
Koynunda hep abim bazen de Süsen olurdu. Gizli gizli ağlardım geceleri.
Yanağımda yastığımın soğukluğunu hissederken. Anne yüreğinin sıcaklığını hissetmek isterdim. Ama hiç olmadı. "Bir an ona tokat attığı güne dalıp gitmişti genç kız.
"Sen iyi misin?"dedi Berk.
"İyiyim. O kadar göstermemesine rağmen sevgisini yine de onun her halini özlüyorum, biliyor musun? Çünkü anlıyorum annemi yaşadıklarını.
Benim geleceğimdense abimin hayatını korumayı seçmesini. Hepsini anlıyorum.
O yüzden senin de babaannene kızmadım hiç en başından bu yana. Amacı sadece seni korumaktı. Yöntemleri farklı olsa da. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Anlaşılma /AyBer
Fanfic"Derler ki, sığındığın gönül memleketindir." "Derler ki bakan gözdür, gören kalp. " Dördüncü hikayem de Aybike ve Berk'i aşiret ahalisinde görücez. Umarım beğenirsiniz. Günlük dizi "Kan Çiçekleri'nden" kurgulanmıştır. Ön yargısız okumanız dileğiyle ☺