"Müsaadenizle ben çıkayım artık iyi günler." dedi Metin hoca.
"Görüşürüz hocam." dedi Aybike.
"Herkese merhaba." dedi Ömer.
"Niye bana söylemedin?" diye yerin dibine girmişlikle sordu Berk.
"Yanlış bir zamanda geldim galiba?" diye sordu ikiliye bakan Ömer.
"Ömer bey, siz buyurun içeri geçelim." dedi Kader.
Aybike odaya çıkarken kızıl peşinden koşturarak içeri girdi "Neden söylemedin?" diye sordu kibarca Berk.
"Hiç sormadın ki. Kafanda kurduklarınla anlamadan dinlemeden yargıladın beni.
Üstelik çok çirkin ithamlarda bulundun!" dedi Aybike.'Beni haksız yere suçladığı için utanması gerekirken neden söylemedin diye hesap soruyor bir de. '
"Ben kimseyi yargılamadım gördüklerim neyse ona göre davrandım. Eğer en baştan anlatsaydın bu olanları gereksiz gerginliğe hiç gerek yoktu." dedi kendini haklı çıkartmaya çalışarak Berk.
"Anlatsaydım da hiçbir şey değişmezdi. Sen kararını vermişsin. Bu da bi önyargı, değil mi? Başka koşullar altında bu söylediklerine haklısın derdim. Ama bu evde yaşadıklarım bana bir şey öğretti. Ben suçluyum. Ne yaparsam yapayım, suçluyum. Yaptığım her şey yanlış kötü, eksik, hesaplı."
"Ben sana karşı hep adil olmaya çalıştım hep." 'Lütfen affet beni eşeklik ettim kırgın kırgın bakma artık' diye düşünüyordu.
"Bu sefer değil. Bu sefer onurumu kıracak şekilde suçladın beni. Metin hocaya davranışların söylediklerin. Bunlara hiç girmiyorum bile. Beni böyle ezip geçmen. Onun yanında kontrol altında tutulması gereken aciz bir insan gibi davranmak utanç vericiydi. Adama karşı kaba tavırlarında. Evet neden?Nedeni neydi? Bilmediğim başka bir şey mi var? Evet, seni dinliyorum. Başka bir şey mi var? " Dedi ısrarla.
'Öfkemi anlamış olamaz değil mi?' "Ne saçmalıyorsun sen?" Dedi kızıl kaşlarını çatıp.
"Sadece soruyorum. Yaptıkların için mantıklı bir açıklama bulamıyorum çünkü. Başka bir şey olmalı."
"Ne gibi bir şey?" diye yutkundu genç adam.
"Madem başka birşey yok neden böyle davrandın? Haksız yere onurunu kırdığın insan bu konuda bir açıklama duymayı hak ediyor herhalde değil mi?" diye sıkıştırmaya çalışıyordu ela gözlü.
'Sebebini söyleyemem. Çünkü bana inanmazsın, zorlama artık ela gözlüm.' "Konuşacak bir şey yok." diye geçiştirmeye çalıştı kızıl.
"Bu gerçek bir evlilik değil. Neden bu kadar öfkelendin?"
'İki de bir hatırlatmasana şunu!' "Öyle ya da böyle sen Berk Özkaya'nın karısısın. Ve buna uygun hareket etmek zorundasın. Herkese karşı hocan bile olsa herkese karşı."
"Ben yanlış bir şey yapmadım. Hem senin uygun davranmaktan kastın ne? Ayrıca ben iplerinden tutup oynatabileceğin bir kukla değilim. Benim bir karakterim kişiliğim var. Kim olursa olsun hiç kimse bana nasıl davranacağımı söyleyemez. Çünkü ben zaten kendi terazimde tartar kendime uygun, doğru bildiğim şekilde davranırım. Ben senden önce kendime karşı sorumluyum. Kendime göre saygımı korumakla sorumluyum. Aybike Eren olarak tekrar söylüyorum."
"Senin soyadın Özkaya bunu unutma! Karım olduğunu fark et artık lütfen!" Diye sinirle çıktı.
"Ben... " Diye başlamıştı ki suratına sertçe kapıyı çarptı kızıl. 'Hem suçlu hem güçlü pis hödük' diye söylenerek bahçeye çıktı kız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Anlaşılma /AyBer
Fanfic"Derler ki, sığındığın gönül memleketindir." "Derler ki bakan gözdür, gören kalp. " Dördüncü hikayem de Aybike ve Berk'i aşiret ahalisinde görücez. Umarım beğenirsiniz. Günlük dizi "Kan Çiçekleri'nden" kurgulanmıştır. Ön yargısız okumanız dileğiyle ☺