31. YALANLAR VE DOĞRULAR

19.3K 1.8K 1K
                                    

Seksendört - Hayır Olamaz

Kurşunla delinse bile atmaya devam eden bir kalbim vardı.

Belki de bu yüzdendi bu yaşadıklarım. Belki de bu yüzdendi herkesin benim sırtıma yüklediği bu yük.

Benim kalbim öyle delinmiş, öyle kırılmıştı ki canımın acısı mecaz değildi. Canım gerçekten yanıyordu ve hâlâ yaşamaya devam ettiğim için kimse bunun farkına varamıyordu.

Nefesi burnuma dolduğu andan itibaren gözlerim doldu. Daha sesini duymadan onu tanımıştım. Ama sesi... Sesini duymak beni alaşağı etmişti.

Şarkıdaki, 'ben kimim' sorusunu duyup kulaklığımı çıkarıp bana cevap vermişti.

"Sen benim Ay Parçam'sın, hayatımsın, her şeyimsin," dedi. Şaşkınlıkla yanımda oturan ona dönmek istediğim sırada ise buna müsaade bile etmeden bana sıkıca sarıldı.

Kolları... Kolları evimdi, kolları yuvamdı. Kolları yıllar önce kaybettiğim annemin kucağıydı sanki.

Kolları beni omuzlarımdan daha sıkı sararken dönmeme izin vermiyordu. Çenesini omzuma yaslamadan önce omzuma uzun bir öpücük bıraktı. "Çok... Çok özledim."

"Ben de seni çok özledim," demek istedim ama sustum.

"Bak, yine buldum seni."

Beni önce bulmuş, sonra da sonsuza kadar kaybetmişti aslında.

Tekrar omzumdan öpüp beni sıkıca sardığında derin nefes aldım ve geri çekilmeye çalıştım ama kolları bir kafes gibiydi. "Bırak," diyerek çabaladım. Duymamış gibi davrandı.

"Bırak," dedim bu sefer daha sert sesle. "Polis çağırırım!"

"Seni buldum, Hilal. Kollarımdasın şu an. Başka hiçbir şey umurumda değil. Ne yaparsan yap ne istersen söyle."

"Canım acıyor," dedim yalandan. Oysa aylar sonra canımın hiç acımadığı nadir bir andı.

Kolları boşaldı anında. "Kalbin mi?" Sorusunda endişeli bir tını vardı. Ayağa kalkıp bankın diğer tarafına geçti ve yüzlerimizi aynı hizaya getirdi. Altın hareleri üzerimde gezinirken, "Hastaneye gidelim mi?" diye sordu korkuyla.

"Gerek yok."

"Ne yapalım o zaman?"

"Git."

Başını iki yana salladı. "Aylardır seni arıyordum. Bulmuşken nasıl giderim?"

"Ben yeni bir hayata başladım ve bu hayatta sana yer yok."

"Benim yerim senin kalbinde," dedi ve ardından saçlarıma uzandı. Saçımı okşadığında gözlerimi kapatmamak için kendimi zor tuttum. Onun şefkatini özlemiştim. Onun kokusunu, onun kollarını, onun bana böyle hayran hayran bakmasını...

Dudaklarımı ıslattım. "Doğru, senin yerin benim kalbimdeydi. Ve ben bu yüzden kalbime sıktım, seni öldürdüm."

"Hatırlatma," dedi kederli sesle.

Derin nefes alıp, "Bak," dedim gözlerimi gözlerine kenetleyerek. "Madem beni buldun, seninle doğru dürüst konuşalım. Sonra da çıkıp git, bir daha da karşıma çıkma."

"Birinci söylediğini kabul ediyorum."

"Çocuk gibi davranmayı kes!"

"Sadece senin yanında çocuklaşabiliyorum oysa."

Hüzünlü bir bakışla bana baktığında kurduğum cümleden anında pişman oldum. "Hava soğuk, burada bir kafe var. Oraya gidelim."

Ayaklandığımda sanki her an ondan kaçacakmışım gibi aceleyle kalktı. "Tamam."

FELAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin